Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/6043
Karar No: 2020/5346
Karar Tarihi: 24.11.2020

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6043 Esas 2020/5346 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/6043 E.  ,  2020/5346 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 30.12.2019 tarih ve 2018/624-2019/925 sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesinin duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 24.11.2020 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalı tarafın başta Almanya olmak üzere birçok ülkede yüksek faiz garantisi ve paraların her istendiği an geri çekilebileceği vaadiyle mevduat toplandığını, müvekkilinden de bu şekilde tahsilat yapılarak makbuz ve ortaklık durum belgesi adlı bir belge verildiğini, müvekkilinin yatırdığı parayı almak istediğinde ise ödemede bulunulmadığını, davalıların yasal düzenlemelere aykırı şekilde para topladıklarını, yasaya aykırı şekilde toplanan paralar karşılığı verilen makbuzlar geri alınıp yerine ortaklık belgelerinin verildiğini, yatırılan paranın istenildiği zaman geri alınabildiği ve bunun taahhüt edildiği bir ilişkinin ortaklık ilişkisi olarak kabulünün mümkün olmadığını, davalı yönetici ...’ın da diğer davalı şirketle birlikte müvekkilinin uğradığı zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, davalılar tarafından müvekkiline hisse senedi devri yapılamayacağının ve müvekkilinin davalı şirketlerde hukuka uygun surette kurulmuş bir ortaklığının bulunmadığının tespitini, yapılacak bu tespit neticesinde her bir müvekkilinden yüksek faiz garantisi verilerek tahsil edilen şimdilik 5.000,00 TL’nin faiziyle davalılardan tahsilini talep etmiş; ıslah dilekçesiyle 19.980 Euro "nun faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
    Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, 07.12.2019 tarih ve 30971 sayılı Resmi Gazete"de yayınlanan 7194 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’a eklenen geçici 4. madde hükmü gereğince, işbu davadaki talep yönünden bir karar verilmesine yer olmadığına; ıslah edilen kısım yönünden ise, yargıtay bozma ilamından sonra davanın ıslahı mümkün olmadığından davacı tarafın ıslah talebinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Mahkemece, asıl talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına; ıslah edilen kısım yönünden ise, davanın ilk olarak açıldığı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen kararın Dairemizin 20.06.2011 tarih, 2010/212 E. 2011/7437 K. sayılı ilamı ile bozulduğu ve bozmadan sonra davacı ...’un tefrik edilen dosyasının yetkisizlik kararı ile Konya Ticaret Mahkemesi"ne gönderildiği ve işbu esasa kaydedildiği, davacı vekili tarafından bozma ilamından sonra 12.04.2019 tarihinde ıslah dilekçesi verildiği, bozmadan sonra ıslahın hiçbir şekilde mümkün olmadığı gerekçesiyle ıslah talebinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
    28.07.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 18. maddesi ile 6100 sayılı HMK’nın 177. maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortan kaldırılamaz.” fıkrası eklenmiştir. Bu durumda mahkemece artık bozma ilamından sonra ıslahın yapılabileceği dikkate alınarak, dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ile yetinilmesi ve ıslah sebebiyle yapılan yargılama giderlerinin de ortaklık üzerinde bırakılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmeyip hükmün bu yönden bozulması gerekir ise de anılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın hüküm fıkrasının 2 no.lu bendinde yer alan ‘‘Yargıtay bozma ilamından sonra davanın ıslahı mümkün olmadığından davacı tarafın ıslah talebinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine’’ ibaresi ile 5 no.lu bendinde yer alan ‘‘Usulden reddedilen ıslah dilekçesine özgü olarak davacı tarafın yapmış olduğu tebligat/yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına ve...’’, ‘‘...ve ayrıca Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince usulden reddedilen ıslah nedeniyle takdir ve hesaplanmış olan azami 2.725,00 TL vekâlet ücretinin davacı taraftan alınarak davalılara verilmesine ’’ ibarelerinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına; hüküm fıkrasının 3 no.lu bendinin 4. paragrafında bulunan ‘‘185,20 TL’’ ibaresi çıkarılarak yerine ‘‘213,20 TL’’ ibaresinin yazılmasına, ‘‘3.439,00 TL’’ ibaresi çıkarılarak yerine ‘‘3.467,00 TL’’ ibaresinin yazılmasına, kararın bu hali ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 24.11.2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    7194 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile çeşitli kanunlara eklenen Geçici 4. madde, kanaatimce, her şeyden önce, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi ve bu maddede öngörülen karar alma hakkıyla birlikte ele alındığında Anayasa’nın 36. maddesinde hükme bağlanan hak arama hürriyetini ihlal eden bir yasal düzenlemedir.
    Öte yandan, söz konusu hüküm, yine Anayasa’nın 9. maddesindeki yargı yetkisinin bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılacağına ilişkin hükme, kanun maddesinin kamuoyunca bilinen ve sınırlı sayıdaki sermaye şirketi ile ve bu şirketler aleyhine açılan davalarla ilgili olduğu düşünülecek olursa Anayasa’nın kanun önünde eşitlik ilkesi kapsamındaki 10/4. maddesi ile yasama meclisinin bir devlet organı sıfatıyla bu ilkeye uygun hareket etme zorunluluğuna ilişkin 10/5. maddesine, yine Anayasa’nın 35. maddesinde belirtilen ve kişinin temel hak ve hürriyetleri kapsamındaki mülkiyet hakkına ve bu hakkın ancak kamu yararı amacıyla sınırlandırılacağına ilişkin hükme aykırı olduğu gibi, buradan hareketle, devletin, kişinin temel haklarını hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan engelleri kaldırmaya çalışması gerekmesine karşın hak arama ve mülkiyet hakkının kullanımının önüne geçen bir düzenleme olarak ortaya çıkmış bulunması nedeniyle Anayasa’nın 5. maddesine, keza düzenlemenin kişinin temel hak ve özgürlükleri kapsamındaki hak arama ve mülkiyet hakkının özüne dokunan niteliği gözetildiğinde Anayasa’nın 13. maddesine, Anayasa’nın 138/3. maddesinde görülmekte olan somut davalarla ilgili olarak yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili görüşme dahi yapılamayacağı hükme bağlanmış iken dava hangi nedenle açılmış olursa olsun verilecek kararın ve hatta yargılama giderlerinin dahi ne şekilde hükme bağlanacağının düzenlenmiş olması nedeniyle söz konusu hükme de aykırı düşmektedir.
    Her ne kadar Anayasa’nın 167. maddesinde devletin para, kredi, sermaye piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alacağı öngörülmüş ise de, alınacak bu tedbirlerin herhalde Anayasaya aykırı bir kanuni düzenleme yoluyla gerçekleştirilmesi düşünülemeyecek olup aksinin kabulü Anayasa’nın başlangıç hükümlerine açıkça aykırı düşecektir.
    Tüm bu nedenlerle, yasa hükmünün, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesi uyarınca itiraz yoluyla iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması ve buradan çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği kanısında olduğumdan çoğunluğun düzeltilerek onama düşüncesine katılmıyorum.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi