17. Hukuk Dairesi 2014/14266 E. , 2016/4063 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki muvazaa nedeniyle tapu iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı ...arasındaki evlilik birliğinin 30.4.2010 tarihli boşanma kararı ile son bulduğunu, kararın kesinleştiğini, davayı kaybedeceğini anlayan davalının boşandığı eşinden mal kaçırmak amacıyla, müvekkilinin ve çocuklarının 20 yıldır aldığı taşınmazı, gayri resmi ilişki içinde bulunduğu diğer davalı ... ... devir ettiğini ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... ..., satışın gerçek olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... ..., satışın gerçek olduğunu, aynı konuda davacı tarafından açılan davanın red ile sonuçlandığını savunmuştur.
Mahkemece davalı ... ... ile davalı ... ... arasında gayri resmi ilişki olduğu, davalı ... boşanma davasını sonuçsuz bırakmak amacıyla taşınmazını davalı ...sattığı, satışın muvazaalı ve iptale tabi olduğu, ancak dava dilekçesinde tasarrufun iptalinin talep edilmediği, tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilinin istenildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı eşinin boşanma davası sonunda hükmedilecek tazminatı ödememek amacıyla, dava konusu taşınmazın davalı 3.kişiye danışıklı (muvazaalı) olarak devir edildiği iddiası ile eldeki bu davayı açmıştır. Davacının bu davayı açmaktaki amacı, açtığı dava sonucu hak kazanacağı (somut olayda boşanma davası sonunda hak kazandığı) alacağını alabilmeye yönelik olarak, danışıklı olduğunu ileri sürdüğü hukuki işlemin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamaktır. Yargılama sonunda, davaya konu edilen satışın danışıklı olduğunun kanıtlanması halinde, davacı satışa konu edilen maldan da alacağının tahsili için yararlanabilecektir.
Bu yönüyle dava, Borçlar Kanunun 18.maddesinde düzenlenmiş bulunan danışık (muvazaa) iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Kural olarak üçüncü kişiler (somut olayda davacı) danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi onlara karşı bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak, davacının bu hakkı ayni değil şahsi bir sonuç doğuracağından, danışıklı işlemin kanıtlanması durumunda tapunun iptaline değil, kıyasen İİK"nun 283/1.maddesi gereğince, tapu iptali ve tescile gerek olmaksızın taşınmazın haciz ve satışına karar verilecektir. Bu davada güdülen amaç da bu olduğundan eldeki davada talebin bu yönde olduğu kabul edilerek davacının karşılanması gereken bir alacağı bulunup bulunmadığı belirlendikten yani boşanma davası sonunda (maddi-manevi tazminat) verilen kararın kesinleşmesi beklenildikten sonra, davalıların danışıklı bir davranış içinde bulundukları sonucuna varılması durumunda İİK"nun 283/1.maddesi kıyasen uygulanmak suretiyle, tapu iptaline gerek olmadan davacının alacağını tahsil edebilmesini sağlamak için dava konusu taşınmazın haciz ve satışını isteyebilmesi yönünde hüküm kurulmalıdır. Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 31.3.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.