10. Hukuk Dairesi 2016/8218 E. , 2016/9758 K.
"İçtihat Metni"
... adına Av. ... ile ... arasındaki dava hakkında... İş Mahkemesinden verilen 30.12.2014 gün ve 2014/18-2014/554 sayılı hükmün, Dairemizin 14.12.2015 gün 2922/22028 sayılı ilamı ile BOZULMASINA karar verilmiştir. Bozma sonrası, Mahkemenin verdiği 24.03.2016 gün ve 2016/26-2016/99 sayılı karar ile önceki kararında 6100 sayılı HMK’nın 373/(5). maddesi uyarınca direndiği anlaşılmış olmakla ve Direnme üzerine yapılacak işlemlerin neler olduğu 6100 sayılı HMK’nın 373’ncü maddesinin (5). fıkrasında; “İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır. (6) fıkrasında da; “(6) Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur.” şeklinde ifade edilmiş olmakla birlikte 5 Temmuz 2012 gün ve 28344 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava Ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 40. Maddesi ile 5521 sayılı Kanuna eklenen Geçici 2’nci Maddedeki;“ Bölge adliye mahkemelerinin, 5235 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, Yargıtayın bozma kararlarına karşı verilen direnme kararının temyizi halinde dava dosyası, önce kararı veren daireye gönderilir. Direnme kararları daireler tarafından öncelikle incelenir. Kararı veren daire, direnmeyi yerinde görürse kararı düzeltir; yerinde görmezse talebi on gün içinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna iletir.” şeklindeki düzenleme karşısında, direnme kararının süresi içinde temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmesi üzerine Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Dava, davacının 5501017309854 sicil numarasındaki 23.09.1989 tarihinden itibaren Kuruma bildirilen çalışmaların kendisine ait olduğunun tespiti ile yaşlılık aylığı tahsisi istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, hükmün Dairemizce, “Eldeki dava dosyasına konu olayda, mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Mahkemece, Nüfus Müdürlüğünden işe giriş bildirgesinde ismi geçen kişinin varlığı araştırılmalı, davalı Kurumdan, anılan kimlik bilgilerinde sigortalılık kaydının bulunup bulunmadığı belirlenmeli, mevcudiyeti halinde, yargılama sonunda verilecek kararın, bu kişi ya da kişilerin hukuki menfaatlerini etkilemesi ihtimaline binaen,
yöntemince davada davalı sıfatıyla taraf olması sağlanmalı, taraf teşkili sağlandıktan sonra, işe giriş bildirgelerinde ismi geçen kişi, ya da, kişilere ait hizmet dökümünü içeren şahsi sicil dosyaları celp edilmeli, işveren yanındaki Kurum kayıtlarına geçen çalışma süreleri belirlenmeli, ihtilaf konusu çalışmaların geçtiği işyerlerinden (fiilen mümkün ise) imza ve fotoğrafları içeren dilekçeler ve ücret tediye bordrolarıyla sair tüm belge asılları celbedilerek, bu belgeler ile bildirgelerde ismi geçen kişi yada kişilerin mümkün oldukça niza konusu dönemlerdeki imzaları istikdaba esas alınmak üzere celbedilerek, davacıya ait olduğu sabit olan imza ve fotoğraflarda getirtilmek suretiyle, Adli Tıp Kurumu marifetiyle imza ve fotoğraf incelemesi yaptırılarak, çekişme konusu hizmetlerin, gerçekte kime ait olduğu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilerek, varılacak sonuca göre, yaşlılık aylığı tahsis şartları irdelenerek karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.” gerekçesi ile bozulduğu, Mahkemece, “…davanın kabulüne karar verilen kısmı açısından verilen giriş bildirgesinde kimlik bilgileri yazılı kişinin olup olmadığının Nüfus Müdürlüğü"nden araştırıldığı, böyle bir kişi olmadığının bildirildiği, bu hizmetleri bildiren işverenin tanık sıfatıyla dinlendiği, aynı sicil numarasındaki 1990 yılına ait hizmetlerin davacının hizmetlerine aktarıldığı, davacının 1989 yılıyla ilgili giriş bildirgelerindeki imzanın kendisine ait olmadığını bildirdiği, tanık ifadelerinin alındığı, bütün bunlar gözönünde bulundurulduğunda ilk kararda bir yanlışlık olmadığı anlaşıldığından ilk kararda direnilmesine, davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile direnme kararı verildiği anlaşılmakla, bozma ilamı gerekçesindeki açıklamalar ve ihtilaf konusu olan 23.09.1989 tarihli giriş bildirgesinde ismi geçen kişinin Ahmet ve Asiye oğlu 1964 doğumlu Bahri Gör olması, Mahkemece Nüfus Müdürlüğüne yazılan yazı ile M.Bahri Gör adına araştırma yapılmasının istenmesi ve anılan giriş bildirgesinde ismi geçen kişinin nüfus bilgilerine göre Mahkemece araştırma yapılmamış olması karşısında, Mahkemenin direnme kararı yerinde görülmediğinden talebin on gün içinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna iletilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı sebepten ötürü Yargıtay incelemesine konu olan karar, eski hükümde direnmeye ilişkin olup direnme Dairemizce yerinde görülmediğinden ve bu durumda kararın inceleme yeri Yargıtay Hukuk Genel Kurulu olduğundan dava dosyasının Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna sunulmak üzere Yargıtay Birinci Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 13.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.