4. Hukuk Dairesi 2018/62 E. , 2020/1077 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Davacılar ... ve ...vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ... ve diğerleri aleyhine 27/10/2016 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18/05/2017 günlü karara karşı davacılar vekili ve davalılar ... ... ve ... Gazetecilik Basın Yayın Matbaacılık .... Ltd. Şti vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; davacıların istinaf başvurusunun reddine davalılar ... Gazetecilik Basın Yayın Matbaacılık .... Ltd. Şti ve ... ..."nun istinaf başvurusunun kabulüne, ... 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/421 esas 2017/184 sayılı kararının HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca bu davalılar yönünden düzletilerek; (İstinaf kanun yoluna başvurmayan davalı ... yönünden kararın aynen muhafazasına), davacıların davalılar ... Gazetecilik Basın Yayın Matbaacılık .... Ltd. Şti. ve ... ..."ya yönelik davasının reddine dair verilen 25/10/2017 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm hakkında davacılar vekili ve davalılar ... ... ile ... Gazetecilik Basın Yayın Matbaacılık .... Ltd. Şti. (... Ltd. Şti.) vekilinin istinaf başvurusu üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi tarafından davacıların istinaf başvurularının reddine, davalılar ... Ltd. Şti. ve ..."nun istinaf başvurusunun kabulüne, ... 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/421 Esas, 2017/184 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca bu davalılar yönünden düzeltilerek; (İstinaf kanun yoluna başvurmayan davalı ... yönünden kararın aynen muhafazasına), davacıların davalılar ... Ltd. Şti. ve ..."ya yönelik davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, davalılardan ..."nun yayın sahibi olduğu, davalı ... Ltd. Şti.’nin yayınladığı ...Gazetesi’nin 17/08/2015 tarihli nüshasının 1. ve 12. sayfalarında yayınlanan, davalılardan ... tarafından yazılan "O çapulcular şimdi nerede" başlıklı yazı ile müvekkillerinin kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar ... Ltd. Şti. ile ... vekili, dava dışı bir milletvekilinin twitter adlı sosyal paylaşım sitesinde dava konusu haberde yer alan açıklamaları yaptığını, müvekkilinin yorumsuz olarak milletvekilinin yaptığı bu açıklamaları "O çapulcular şimdi nerede" başlığı ile haber yaptığını, davacıların kişilik haklarına karşı bir saldırının bulunmadığını beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ..."e usulüne uygun tebligat yapılmış, ancak yargılamaya katılmamıştır.
İlk derece mahkemesince; davaya konu yazı bir bütün hâlinde incelendiğinde, dava dışı kişinin açıklamasını yansıtmaktan uzak olduğu, kişilik haklarına saldırı içeren "şerefsiz" sözünün yazının bir kaç yerinde vurgulandığı ve yazının davacı tarafın kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükme karşı taraf vekilleri istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; davaya konu yayında adı geçen milletvekilinin açıklamalarının ifade hürriyeti ve eleştiri sınırları kapsamında olduğu, haber içeriğinde geçen ""çapulcu"" kelimesinin dava dışı bir kişi hakkında kullanıldığı, haberde yer alan ""şerefsiz"" ifadesinin davacıya yönelik kullanıldığının söylenemeyeceği, genel nitelikte düşünce açıklaması ve eleştiri olarak kabulü gerektiği gerekçesiyle davacıların istinaf başvurularının reddine, davalılar ... Ltd. Şti. ve ..."nun istinaf başvurusunun kabulüne, ... 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/421 Esas, 2017/184 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca bu davalılar yönünden düzeltilerek; (İstinaf kanun yoluna başvurmayan davalı ... yönünden kararın aynen muhafazasına), davacıların davalılar ... Ltd. Şti. ve ..."ya yönelik davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık; davacılar hakkında sarf edilen sözlerin ifade özgürlüğü ya da kişilerin şeref ve itibarına saygı gösterilmesini isteme haklarından hangisinin kapsamında kaldığına ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi gereğince kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat talep edebilir.
İfade özgürlüğü; haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilme, düşünce, tavır ve kanaatlerinden dolayı kınanmama ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilme, anlatabilme, savunabilme, başkalarına aktarabilme ve yayabilme imkânlarına sahip olma anlamlarına gelir. Düşüncelerin her türlü araçla açıklanması, açıklanan düşünceye paydaş sağlanması, düşünceyi gerçekleştirme ve bu konuda başkalarını ikna çabaları ve bu çabaların hoşgörüyle karşılanması çoğulcu demokratik düzenin gereklerindendir. Dolayısıyla toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak, her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır. Bu itibarla düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü demokrasinin işleyişi için hayati önemdedir.
İfade özgürlüğü; aynı zamanda demokratik toplumun temelini oluşturan, toplumun ilerlemesi ve bireyin gelişmesi için gerekli temel unsurlardan olup bu özgürlük, sadece toplum tarafından kabul gören, zararsız veya ilgisiz kabul edilen bilgi ve fikirler için değil; incitici, şoke edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerlidir. İfade özgürlüğü; yokluğu hâlinde demokratik bir toplumdan söz edemeyeceğimiz çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin bir gereğidir.
Ancak belirtmek gerekir ki ifade özgürlüğü sınırsız değildir. Başta siyasi kişiler olmak üzere, en geniş hâlde dahi ifade özgürlüğünün, kişilerin itibarına zarar verecek boyuta ulaşmaması gerekir. Bu gereklilik, temel hak ve hürriyetlerin; kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva ettiğini belirten Anayasa"nın 12. maddesinin ikinci fıkrasından doğan bir zorunluluktur. Bu itibarla, Anayasa"nın 26. maddesinin ikinci fıkrasına göre ifade özgürlüğünün sınırlandırılma nedenlerinden biri de başkalarının şeref ve itibarının korunmasıdır. Davalının söylediği sözlerin ve gösterdiği fotoğrafların, ifade özgürlüğünün sınırlarını aştığını tespit ederken mahkemece ortaya konulan gerekçenin, bu özgürlüğü sınırlamak için yeterli ve ilgili olmasının yanında, ifade özgürlüğüne getirilecek sınırlamanın, demokratik bir toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik, ölçülü, orantılı ve istisnai nitelikte olması gerekir. Buna göre, ifade özgürlüğüne yapılan bir müdahale, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değil ise demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez.
Kamuya mal olmuş kişilerin şeref ve itibarı ile ifade özgürlüğünün çatışması hâlinde bu iki hak arasında makul bir denge kurulmalıdır. Dengeleme yapılırken; dava konusu açıklamanın kamu yararına ilişkin bir tartışmaya sağladığı katkı, ilgili kişinin tanınırlığı, toplumdaki rolü ve işlevi ile yazıya konu olan faaliyetin niteliği, açıklama veya yayının konusu, kapsamı, şekli ve etkileri, ilgili kişinin daha önceki davranışları, bilgilerin elde edilme koşulları ve gerçekliği ile uygulanan yaptırımın niteliği göz önüne alınmalıdır.
Somut olayda, ...Gazetesi’nin 17/08/2015 tarihli nüshasında 1 ve 12. sayfalarında yayınlanan davalı ... tarafından kaleme alınan “O çapulcular şimdi nerede?” başlıklı yazıda, davacılar hakkında dava dışı bir milletvekilinin twitter adlı sosyal paylaşım sitesindeki hesabından yaptığı açıklamaların aktarıldığı belirtilerek, “Yalıda oturan, ellerinde viski kadehleriyle Türkiye’yi karıştıran ve ...’ye oy veren şerefsizlere ‘şerefsiz’ diyemeyecek miyiz? ... çakallarına ‘şerefsiz’ demeyeyim de kime diyeyim? Dünya alem biliyor ki ... denilen yapı ...’nın eylemlerini meşrulaştırılmak için vardır. Ağaç için yürüyen o iş adamları o sanatçılar nerede? Nerede Çapulcu ..., nerede...?”ifadelerine yer verildiği anlaşılmaktadır.
İfade özgürlüğünün sınırı, kişilerin şeref ve itibarının korunması hakkıdır. Çatışan bu iki hak arasında dengeleme yapılırken öncelikle dava konusu yayının davacılara ilişkin bölümünün, kamuoyunu ilgilendiren ve kamunun yararına ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığına bakılmalıdır. Yayında ... semtinde yalıda oturan Türkiye’yi karıştırdığı iddia edilen bir kesim ile bir siyasi partiye oy verenlere ‘şerefsiz’ isnadında bulunulduğu, anılan siyasi partinin ... terör örgütünü meşrulaştırmak için var olduğunun belirtildiği, ağaç için yürüyenlere hitaben nerede o çapulcular denildiği görülmüş, bu ifadelerin sonunda davacı ...’un ismi de geçirilerek anılan iddialarla ilişkilendirilmiştir. Davacı tarafın yazıda geçen iddialarla bir ilgisinin bulunduğuna ilişkin dosya kapsamında herhangi bir delil mevcut olmayıp bu olaylarla davacının ilişkilendirilmesinde kamusal bir yararın varlığından da bahsedilemez.
İkinci olarak davalılar vekili cevap dilekçesinde dava dışı milletvekilinin twitter adlı sitede yaptığı paylaşımı aynen yayınladıklarını, herhangi bir yorum katmadıklarına da beyan etmişse de söz konusu ifadelerin davalı tarafa ait yayın organında yayınlanması ve yazı içeriğinde hakaret içeren ve terör örgütü ile ilişkilendirilen ifadelerin de bulunması açıkça davacıların kişilik haklarına saldırı niteliğinde olup kişilerin şeref ve itibarının korunması hakkına aykırı hareket edilmiştir.
Bu durumda davacıların şeref ve itibarının korunmasını isteme hakkı, davalıların ifade özgürlüğünden üstün tutulmalı ve davacıların kişilik haklarının saldırıya uğradığı kabul edilmelidir. İfade özgürlüğüne bu kapsamda getirilen sınırlama, ölçülü ve orantılı olduğu gibi demokratik toplum düzeninin gereklerine de uygundur. Dolayısıyla davaya konu yayında geçen ifadeler nedeniyle ve davacı tarafın bir terör örgütü ile ilişkilendirmesi suretiyle davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığı sonucuna varılmıştır.
Şu durumda; kişilik hakları saldırıya uğrayan davacılar yararına 6098 sayılı TBK"nın 58. maddesi uyarınca uygun miktarda manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle istemin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
Bu haliyle; Bölge Adliye Mahkemesince davalılar ... Ltd. Şti. ve ..."nun istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek, davanın kısmen kabulüne dair ilk derece kararının anılan davalılar yönünden düzeltilip davanın istinaf talebinde bulunan bu davalılar yönünden reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Yukarıda açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 04/03/2020 gününde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.