5. Ceza Dairesi 2016/1992 E. , 2019/3829 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Tebliğnamede isimlerine yer verilen sanıklar ... ve ... haklarında temyiz talebi bulunmadığı gözetilerek yapılan incelemede;
Suç tarihinde katılan şirkette çalışan sanığın şirkete ait ticari sır niteliğindeki bilgileri aynı sektörde faaliyet gösteren ... isimli firma yetkililerine vererek bu şirkette çalışmaya başladığının kabulüyle hakkında mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de; sanığın tüm aşamalardaki savunmalarında üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği, aynı suçtan yargılanarak haklarında beraat kararı verilen sanıklar ... ve ..."ın savunmalarında katılan firmadan bir kısım bilgileri flash belleğe aldıklarını, ... isimli şirket yetkilileri ile görüştüklerini ancak herhangi bir bilgi vermediklerini ifade ettikleri, tanık olarak beyanına başvurulan ve bir dönem katılan şirketin vekilliğini yapan ..."in de ifadesinde şirkette ticari sır niteliğindeki belge ya da dökümanların korunması için bir tedbir olmadığını ve bu bilgilerin tüm bilgisayarlarda kayıtlı olduğunu, bilgisayarların kullanımının da çalıştıkları bölüme göre herkese açık olduğunu belirttiği, bu itibarla maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanığın sıfat ve görevi gereği katılan şirkette ticari sır kapsamındaki ne tür bilgilere sahip olduğu, ... isimli şirkette çalışıp çalışmadığı, çalışmış ise hangi tarihlerde çalıştığının tespit edilmesi, anılan şirket yetkililerinin tanık sıfatıyla özellikle temyiz dışı sanıklar ... ve ..."in ifadeleri doğrultusunda beyanlarına başvurulması, keza mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda katılan şirkete ait hangi nitelikteki bilgilerin ticari sır kapsamında değerlendirildiğinin somut verilerle gösterilmediği ve hangi bilgilerin paylaşıldığı hususunda da bir açıklık bulunmadığı nazara alınarak, konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden bu konularda tekrar rapor alınması ve 5237 sayılı TCK"nın 239. maddesinde düzenlenen ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçunun oluşabilmesi için “yetkisiz kişilere verme” ya da “ifşa etme” şeklindeki seçimlik hareketlerden birinin gerçekleştirilmesi gerektiği de gözetilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Katılan ..."ın gerekçeli karar başlığında gösterilmemesi suretiyle CMK"nın 232/2-b maddesine muhalefet edilmesi,
CMK"nın 232/7. maddesine aykırı olarak gerekçeli karar ve suretlerinin mahkeme mührü ile mühürlenmemesi,
Temel cezanın belirlenmesi sırasında hapis cezası alt sınırdan tayin olunduğu halde, TCK"nın 51/3. maddesine aykırı olarak yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden denetim süresinin alt sınırdan uzaklaşılarak 2 yıl olarak belirlenmesi suretiyle orantılılık ilkesine aykırı davranılması,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/02/2009 tarihli ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı Kararında da açıklandığı üzere, CMK’nın 231/6-c maddesinde düzenlenen "giderilmesi gereken zarar" kavramının, somut, belirlenebilir maddi zarar olduğu, manevi zararı kapsamadığı, iddianameye konu olayda katılan tarafın somut olarak belirlediği ve istediği bir tazminatın bulunmadığı anlaşılmakla, kayden sabıkasız olan sanık hakkında CMK"nın 231. maddesinin 6. fıkrasının b bendinde düzenlenen "kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum ve davranışları" irdelenerek suç işleme eğiliminin değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, "katılanın suçtan dolayı ekonomik zararının olduğu sanık tarafından bu zararının giderilmediği" biçimindeki yasal olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmamasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 03/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.