Esas No: 2021/24100
Karar No: 2022/5041
Karar Tarihi: 16.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/24100 Esas 2022/5041 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/24100 E. , 2022/5041 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkim davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı itirazın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; 17/06/2017 tarihinde meydana gelen çift taraflı kaza nedeniyle davacının yaralanarak malul kaldığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, dava değerini 129.018,00 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, başvurunun kabulü ile 129.018,00 TL tazminatının 27/02/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... şirketinden alınarak başvuru sahibine ödenmesine karar verilmiş, davalı vekilinin karara itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince itirazın reddine dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz Hakem Heyeti kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin meydana gelen kazada yaralandığını ve malul kaldığını açıklayıp iş göremezlik tazminatı talebinde bulunmuştur.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzük'ü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü
ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik'i, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik'i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik'i, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmelik'e uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda, davacıda oluşan maluliyet oranının tespitine yönelik olarak düzenlenen ve karara esas alınan engelli sağlık raporunda hangi yönetmeliğin esas alınarak rapor düzenlendiği anlaşılamamaktadır. Her ne kadar İtiraz Hakem Heyetince, karara esas alınan bu raporun Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik'ine uygun düzenlendiği belirtilse de düzenlenen raporun içeriğinden maluliyete esas alınan arazın ilgili yönetmelikteki karşılığı denetlenememiştir. Bu nedenle rapor, karar vermeye elverişli değildir. Buna göre, Hakem Heyetince, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalından 17/06/2017 kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik'ine uygun yeni bir rapor alınarak, temyiz edenin sıfatına göre kazanılmış haklar da dikkate alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 818 sayılı BK’nın 43. (6098 sayılı TBK’nın 51.) maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.
Davalı taraf, davacının sigortalı araçta hatır için taşındığı savunmasında bulunarak, bu sebeple tazminattan indirim yapılmasını talep etmiş; İtiraz Hakem Heyeti tarafından, hatır taşımasına ilişkin delil bulunmadığı gerekçesiyle, davalı yanın bu savunmasına itibar edilmemiştir.
Somut olayda; her ne kadar Uyuşmazlık Hakem Heyeti ve İtiraz Hakem Heyeti kararlarında kazanın tek taraflı olduğu belirtilmiş ise de dosya kapsamındaki trafik tespit tutanağının incelenmesinde kazanın sürücü ... yönetimindeki 01 BP 906 plakalı araç ile sürücü ... sevk ve idaresindeki ... araç arasında meydana geldiği, yolcu olarak bulunan davacının hangi araçta seyir halinde olduğunun tutanakta belirtilmediği, dosya kapsamında ceza soruşturmasında alınan ifade tutanaklarının yer almadığı da anlaşılmaktadır.
Eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir. Bu durumda, İtiraz Hakem Heyetince, ceza soruşturma tutanaklarının tamamının temini suretiyle davalı vekilinin hatır taşıması savunması üzerinde durularak, karşı araç sigortacısının hatır taşıması indiriminden yararlanamayacağı hususu da gözetilmek suretiyle öncelikle davacının kaza esnasında hangi araçta yolcu olarak bulunduğunun tespit edilmesi, eğer davacının davalıya sigortalı araçta yolcu olarak bulunduğunun tespiti halinde, taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartları göz önüne alınarak, tazminattan %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılıp yapılmaması gerektiği hususları tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
4- 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu 30/17 md. ve 19/01/2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 6. maddesi ile Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in
16. maddesinin 13. fıkrasına "(13) (Ek:RG-19/1/2016-29598) tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir." hükmü eklenmiştir.
Açıklanan nedenlerle; Uyuşmazlık Hakem Heyetince davacı yararına hükmedilecek vekalet ücreti için yukarıda adı geçen Yönetmelik'in 16. maddesinin 13. fıkrasının uygulanması gerektiği gözetilerek AAÜT'nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi ve İtiraz Hakem Heyetince davalı ... şirketi vekilinin bu yöne ilişkin itiraz başvurusunun reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 16/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.