8. Hukuk Dairesi 2016/20062 E. , 2019/10960 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı üçüncü kişi vekili, müvekkili firmaya ait olan işyerinde 02.04.2015 tarihinde haciz ve muhafaza işlemi yapıldığını, borçlu firmanın müvekkiline olan borçlarını ödeyememesi nedeniyle borçlunun faaliyette olduğu haciz adresindeki işyerini müvekkiline devretme teklifinde bulunduğunu, bunun üzerine müvekkilinin 27.08.2014 tarihli protokolle işyerini devraldığını ve bakiye borcu banka yoluyla ödediğini, müvekkilinin işyerini kiralayarak 01.09.2014 yılında ticari faaliyetine başladığını, işyerinde 117 adet sigortalı çalışan olup ..."ın sigortalı işçisi olmadığını, şirket alacağından dolayı şirket yetkilisinin kurduğu şahsi firmasını devrettiği üçüncü şahsa hacze gidilemeyeceğini belirterek, istihkak iddialarının kabulüne ve davalı alacaklı aleyhine tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, borçlunun ticari faaliyetini devam ettirdiği adresine hacze gidildiğini, borçlu şirket yetkilisi ...’ın mahalde hazır bulunduğunu, borçlu şirket yetkilisinin mahalde bulunmasının muvazaayı ispatladığını, borçlu şirket yetkilisinin üçüncü şahıslar üzerinden ticari hayatını devam ettirdiğini, her iki firmanın da aynı iş kolunda, aynı adreste ve aynı çalışanlarla ticari hayatını iademe ettirdiğini, her iki firma arasında farklı olan tek şeyin ticari unvanları olduğunu, taraflar arasında organik bağ bulunduğunu bildirerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, haczin 02/04/2015 tarihinde borçlunun ticaret sicilde kayıtlı olan adresinde yapıldığı, bu halde İİK"nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, borcun doğum tarihinde düzenlenmiş ve hiçbir ayırt edici özelliği olmayan faturalar ile yine borcun doğumundan sonraki tarihli vergi kaydının karinenin aksini ispata yeterli olmadığı, borçlunun 27/08/2014 tarihli protokol ile davacı üçüncü kişiye işyerini devrettiği, borcun doğumundan sonraki tarihlerde yapılan işlemlerin alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işyeri devri niteliğinde olduğu, kaldı ki işlemlerin ticari işletme devri niteliğinde olması nedeniyle İİK"nin 44 ve BK"nin 179. maddelerinin uygulanması gerektiği, ... İlçe Emniyet Müdürlüğü ve ... Belediyesine yazılan yazılara verilen cevapta, haciz tarihinde belirtilen adreste borçlu ... Kolleksiyon Tekstil İthalat İhracat San. Ve Tic. Ltd. Şti"nin bulunduğunun bildirildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK"nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Tarafların gösterdiği deliller toplanmadan karar verilmesi, hukukî dinlenilme hakkının ihlalidir.
Dava konusu haciz, borçlu şirket yetkilisi ...-... Tekstil’in adresinde yapılmış olup, haciz sırasında borçlu ... Tekstil İth. İhr. Tic. Ltd. Şti.nin yetkilisi ... hazır bulunmaktadır. Bu durumda, mülkiyet karinesi borçlu, dolayısıyla alacaklı lehine olup, mülkiyet karinesinin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir. Öte yandan davacı üçüncü kişinin, haciz yapılan işletmeyi davalı borçlu şirketten devraldığı bildirilmiş ise de, devredilen işletmede haciz yapılabilmesi, devrin muvazaalı olduğunun iddia ve ispat edilmesine bağlıdır. Davacı üçüncü kişi ile borçlu arasında yapılan devir işlemi, başlı başına devrin muvazaalı olduğunu göstermez. Somut uyuşmazlıkta, davacı üçüncü kişi vekili tarafından iddianın ispatına yönelik olarak kira kontratı, vergi levhası, sipariş formu, işyeri SGK kayıtları, tanık beyanları ve bilirkişi incelemesi ile yasal her türlü delile dayanılmış olup, Mahkemece bu delillerin tamamı toplanmadan eksik inceleme ile karar verilmiştir. Bu durumda; Mahkemece yapılacak iş, borçlu şirket ile üçüncü kişinin tutması zorunlu ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılmak sureti ile üçüncü kişi tarafından dayanılan protokolde bahsi geçen ödemelerin ticari defterlere işlenip işlenmediği, devre ilişkin bedellerin ödenmesine ilişkin ticari defterlerde kayıt bulunup bulunmadığı, bu defterlerin usulune uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı hususlarının banka kayıtları da dikkate alınarak açıklığa kavuşturulması, bundan sonra borçlu şirketin haciz tarihini de kapsayacak şekilde vergi kaydı, ticaret sicil kaydı ile SGK kayıtlarının da getirtilerek ve davacı üçüncü kişi tanık deliline dayanmış olup, tanıklarının isim ve adreslerini bildirmesi için süre ve imkan tanınıp bildirmesi halinde tanıklar da dinlendikten sonra dosya içerisinde mevcut diğer bilgi ve belgeler ile birlikte dikkate alınarak uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme neticesinde yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK"nin 366. ve HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 04/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.