16. Hukuk Dairesi 2015/17878 E. , 2015/15379 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESi
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan temyiz konusu 124 ada 1, 126 ada 1, 131 ada 34, 134 ada 29, 39 ve 46 parsel sayılı 788,57, 3.032,78, 1.400,39, 2.747,65, 6.390,47 ve 735,70 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ..., 126 ada 2, 127 ada 4, 130 ada 23, 131 ada 7 ve 11 parsel sayılı 415,29, 4.365,63, 381,06, 467,83 ve 1.633,62 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar aynı nedenle davalı ..., 126 ada 6, 129 ada 7, 131 ada 25, 134 ada 28, 42 parsel sayılı 2.091,87, 1.555,77, 1.776,72, 855,30 ve 865,77 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar aynı nedenle davalı ..., 128 ada 9, 131 ada 30, 134 ada 24, 27 ve 47 parsel sayılı 3.199,14, 1.528,27, 2.060,75, 911,76 ve 3.549,06 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar aynı nedenle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, temyiz konusu taşınmazlar tarafların müşterek murisi ..."ya ait iken sağlığında oğulları Kadir ile davalı tarafın murisi Halil"e bağışlanarak zilyetliğin devredildiği, Kadir"in de daha sonra kendi hakkını Halil"e bağışladığı ve taşınmazların davalıların kullanımında olduğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Davacı, çekişmeli taşınmazların kök muris ..."dan geldiği ve mirasçılar arasında paylaşım yapılmadığı iddiasıyla dava açmış; davalılar, muris ..."nın taşınmazlarını sağlığında beş hisseden birini kendisinde bırakmak kaydıyla dört hissesini oğulları Kadir ve babaları Halil"e bağışladığını, daha sonra değişik tarihlerde düzenlenen senetlerle anne, kız kardeş ve çocuksuz ölen ..."in de hisselerini babaları Halil"e bağışladığını, davacının annesinin de satış bedelini aldığını savunmuştur. Davacı tarafın iddiası ve davalıların savunmasına göre, çekişmeli taşınmazların kök muris ..."dan geldiği ve en azından davalı tarafın savunduğu bağış harici tutulan 1/4 payın murisin ölümüyle mirasçılara isabet ettiği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, muris Hasan"ın sağlığında taşınmazlarının 3/4 hissesini oğullarına bağışlayıp, zilyetliği devredip etmediği ve kalan 1/4 hisse yönünden davacı tarafın miras hakkının davalılara satılıp satılmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, taşınmaz başında yapılan keşifte, tarafsız, davada yararı bulunmayan, davalı tarafın dayandığı ve 1943 yılında yapılarak senede bağlandığı anlaşılan bağış işlemini bilebilecek yaştaki kişiler arasından seçilecek yerel bilirkişiler dinlenmediği gibi, davalıların 1943 yılında düzenlenen senetle 3/4 hissenin bağışlandığı ve bağış harici tutulan 1/4 hisse üzerindeki davacının annesinin payını kendilerine sattığı iddiası ve ispat yükümlülüğünün bu iddiaya dayanan davalı tarafa ait olduğu hususu üzerinde durulmadan karar verilmesi doğru değildir. Eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez. Hal böyle olunca; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları huzuru ile yapılacak keşifte; 1943 yılında düzenlendiği anlaşılan senedi bilebilecek yaştaki yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazların 3/4 hissesinin muris ... tarafından sağlığında oğullarına bağışlanıp bağışlanmadığı, bağışlandıysa bağış işleminden itibaren taşınmazların kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı, kalan 1/4 hissedeki davacı tarafın payının davalılara satılıp satılmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında aykırılık bulunması halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle bu çelişki giderilmeye çalışılmalı, davanın niteliği gereği yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmaz başında dinlenmesi gerektiği göz önünde bulundurulmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle hüküm kurulması isabetsiz olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 14.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.