14. Ceza Dairesi Esas No: 2016/1097 Karar No: 2020/202
Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı - Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2016/1097 Esas 2020/202 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, sanığın nitelikli cinsel saldırı suçundan hüküm giydiğine dair ilk derece mahkemesi kararını inceledi. Ancak, sanığın suçu tamamlayamaması için elinde bulunmayan nedenlerden dolayı teşebbüs hükümlerinin uygulanabilmesi gerektiğine dair herhangi bir delil bulunmadığından, suçun tamamlandığı kabul edilmiştir. Mahkeme, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda yapılan düzenlemeler de dikkate alınarak, suçun vasfının tayininde yanılgıya düşüldüğüne karar vermiştir. Bu nedenle, hüküm bozulmuştur. Kararı okuyanlar için detaylı bir açıklama olarak, suçun tamamlanması gerekmeyen teşebbüs hükümlerinin uygulanabilmesi için işlenen cinsel saldırı suçunun elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlanması gerektiği belirtilmiştir. Hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Kanun maddeleri olarak ise 6545 sayılı Kanun ve 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi, 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi kararın alınmasında etkilidir.
14. Ceza Dairesi 2016/1097 E. , 2020/202 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı HÜKÜM : Mahkumiyet
İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle başvurunun muhtevası ve inceleme tarihine kadar getirilen kanuni düzenlemeler nazara alınarak dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak, Sanık hakkında teşebbüs hükümlerinin uygulanabilmesi için işlemeyi kastettiği nitelikli cinsel saldırı suçunu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp ta, elde olmayan nedenlerle tamamlayamamasının gerektiği, dosya kapsamı ile olay yerinin özelliklerine göre mağdureye yönelik cinsel saldırı eyleminin organ sokmak suretiyle gerçekleştirileceğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayıp, mevcut haliyle tamamlanan eylemin cinsel saldırı suçunu oluşturduğu gözetilerek hükümden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarda yapılan düzenlemeler de nazara alınıp belirlenecek lehe Kanuna göre hüküm kurulması gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde uygulama yapılması, Kanuna aykırı, sanık müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.01.2020 tarihinde Başkan vekili Beyazıt Aköz"ün karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Olay tarihinde sanık ile iş görüşmesi amacıyla buluşan katılan aşamalarda, sanığın evden bir şey alacağını söyleyerek birlikte evinin bulunduğu apartmana girdiklerini kendisinin kapının iç kısmında
beklemeye başladığını, sanığın ise birinci kattaki evine çıktığını, tuvalet ihtiyacı üzerine sanık yanından ayrıldıktan iki üç dakika sonra evine gittiğini ve dairenin açık kapısından içeriği girdiğini, tuvaletten çıktıktan sonra sanığın kendisine cinsel saldırıda bulunduğunu ve evden kaçarak uzaklaştığını ifade ettiği, Sanık ise benzer ifadelerinde mağdurenin hasta olduğunu söylemesi nedeniyle ilaç almak amacıyla eve birlikte girdiklerini, katılanın banyoya girdiğini, kendisinin ilaç almak için mutfakta bulunduğu esnada ensesinde bir sıcaklık hissettiğini ve mağdurenin ensesini okşadığını ""Seni istiyorum, seni seviyorum"" deyince bağırması üzerine mağdurenin koşarak evden uzaklaştığını ve bu durumu anlatmak için katılanın eşini telefonla aradığını belirtmesi, 05.07.2012 tarihli CD inceleme raporu ve fotoğraflarda ise sanığın kolu mağdurenin omzunda olmak üzere birlikte merdivenlerden çıkarak sanığın evine gittiklerinin görüldüğü, Savunma, katılan anlatımları, CD inceleme raporu ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında , mağdurenin güvenirliliği hususunda şüphe oluşan kısmi çelişkiler içeren beyanları dışında, sanığın savunmasının aksine atılı suçu işlediği hususunda her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından beraatine karar verilmesi gerektiğinden çoğunluk görüşüne katılmıyorum.