21. Hukuk Dairesi 2014/333 E. , 2014/7933 K.
"İçtihat Metni"Davacı, ... Vek. Av. ... ile Davalı ... Vek. Av. ... aralarındaki tazminat davası hakkında ... 1. İş Mahkemesinden verilen 31/10/2012 gün ve 509/622 sayılı kararın Buzulmasına ilişkin Dairemizin 30/04/2013 gün ve 119/8580 sayılı ilamına karşı davalı vekili tarafından süresi içinde maddi hatanın düzeltilmesi yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 07.10.2013 tarihli dilekçe ile; “davalı vekilinin 04.04.2012 tarihli dilekçesi ile temyiz isteminden feragat ettiğini, buna rağmen Dairemizin 30.04.2013 gün 2013/1119 E, 2013/8580 K sayılı kararı ile davacı yararına hükmedilen 18.000,00 TL manevi tazminatın fazla olduğu gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verdiğini” belirterek maddi hatanın giderilmesini istemiştir.
İş Mahkemeleri Kanununun 8/3. maddesi gereğince İş Mahkemelerinden verilen kararlara ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu kapalıdır. Ancak; Yargıtay onama ya da bozma kararlarında açıkça maddi hatanın bulunduğu hallerde, dosyanın yeniden incelenmesi mümkündür. Zira maddi yanılgıya dayalı olarak verilmiş onama ya da bozma kararları ile hatalı biçimde hak sahibi olmak, evrensel hukukun temel ilkelerine ters düştüğünden karşı taraf yararına sonuç doğurmamalıdır. Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır.
Maddi yanılgı kavramından amaç; hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa, inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık yanılgılardır.
Uygulamada zaman zaman görüldüğü gibi, Yargıtay denetimi sırasında, uyuşmazlık konusuna ilişkin maddi olgularda, davanın taraflarında, uyuşmazlık sürecinde, uyuşmazlığa esas başlangıç ve bitim tarihlerinde, zarar hesaplarına ait rakam ve olgularda ve bunlara benzer durumlarda; yanlış algılanma sonucu, açık ve belirgin yanlışlıklar yapılması mümkündür. Bu tür açık hatalarda ısrar edilmesi ve maddi gerçeğin göz ardı yapılması, yargıya duyulan güven ve saygınlığı sarsacağı gibi, Adalete olan inancı ortadan kaldırır ve yok eder.
Bu nedenledir ki; Yargıtay; bu güne değin maddi yanılgının belirlendiği durumlarda soruna müdahale etmiş baştan yapılmış açık maddi yanlışlığın düzeltmesini kabul etmiştir. Kaldı ki kimi açık maddi yanılgıya dayalı ve yanlışlığı son derece belirgin haksız ve adaletsiz sonuçların giderilmesi kamu düzeni açısından zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2002/10-895E ve 2002/838K, 2003/21-425E ve 2003/441K sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Davalı tarafın temyiz isteminden 04.04.2012 tarihli dilekçesi ile feragat ettiği, ne var ki bu dilekçenin temyiz incelemesi sırasında değerlendirilmediği ve işin esasına girilerek yapılan inceleme sonunda davacı yararına hükmedilen 18.000,00 TL manevi tazminatın fazla olduğu gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verildiği, Dairemiz kararının ve dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır. Hal böyle olunca da Dairemiz ilamının, davalının temyiz isteminden feragat ettiğine ilişkin dilekçesinin değerlendirilmemesi nedeniyle maddi yanılgıya dayalı olduğu ve düzeltilmesinin gerektiği açık ve seçiktir.
SONUÇ: 1-Yukarıda açıklanan nedenlerle maddi hataya dayalı olduğu anlaşılan Dairemizin 04.04.2013 gün 2013/1119 E, 2013/8580 K sayılı bozma kararının kaldırılmasına,
2-Taraflar arasındaki iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle talep olunan maddi ve manevi tazminat istemine dair, Mahkemece verilen 31.10.2012 tarihli karar, davalı vekilince süresinde temyiz edilmiş olup, bilahare anlaşmaları üzerine, vekâletnamesindeki yetkisine binaen davalı vekilinin temyiz talebinden feragat etmiş bulunduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin vaki temyiz taleplerinin, feragat nedeniyle REDDİNE, 15.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.