8. Hukuk Dairesi 2012/6571 E. , 2012/7660 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Takibin taliki veya iptali
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Borçlu vekili müvekkili hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipten ipotekli taşınmazda bulunan kiracının bildirmesi ile haberdar olduklarını ileri sürerek gecikmiş itirazın kabulü ile kendilerine ihtarname tebliğ edilmediğinden ve takipte kredi sözleşmesine dayanılmadığından usulsüz takibin iptali talebinde bulunmuştur.
Davalı banka vekili, davayı kabul etmediklerini adresin değişmesi halinde bankaya bildirilmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile borçlunun yaptığı itirazın kısmen kaldırılmasına takibin 64.981,58 TL ana para, taleple bağlı kalınarak 240.00 TL faiz, 269.76 TL ihtar masrafı ve 12,00 TL BSMV üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hükmü borçlu vekili ödenmeyen hiçbir borcun olmadığını bildirerek temyiz etmiştir.
Hukuk yargılama usulünde olayları bildirmek taraflara hukuki tavsif hakime ait olup davacı vekili tarafından tebligatın usulsüzlüğünden bahsedildiği halde gecikmiş itiraz talebinde bulunulmuş olması takibin şekli de nazara alındığında başvurunun tebligatın usulsüzlüğü ile birlikte takibin iptali yönünde şikayet olduğunun kabulünü gerektirir. Mahkemece tebligatın usulsüzlüğü şikayeti tartışılmadan kabul edilerek işin esası incelenmiş ve icra mahkemesi kararı kendisine tebliğ edildiği halde alacaklı vekili tarafından temyiz edilmediğinden bu hususta temyiz incelemesi yapılmamıştır.
Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna 4822 sayılı Yasa"nın 15. maddesi ile eklenen 10. maddesinde; “ Tüketici kredisi, tüketicilerin bir mal veya hizmet edinmek amacıyla kredi verenden nakit olarak aldıkları kredidir” şeklinde tanımlandıktan sonra maddede bu tür sözleşmelerin yapılma koşulları ile borcun muaccel kılınabilmesi ve temerrüt koşulları gibi farklı ve özel şartlara yer verilmiştir. Yasaya eklenen 10/A maddesinde; kredi kartı ve nakit çekim sureti ile kullanılan kredilerde 10.madde hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra, aynı Yasa"ya 21.02.2007 tarihli 5582 sayılı Yasa"nın 24. maddesi ile eklenen 10/B maddesinde ise; “Konut Finansmanı Sözleşmeleri” de bu yasa kapsamında değerlendirilerek, konut finansmanı sözleşmelerinin düzenlenme koşulları, borçlunun temerrüdü durumunda finansman sağlayan bankanın yükümlülükleri, borcun muaccel kılınabilmesinin ve muacceliyet uyarısının koşulları gibi hususlar özel olarak ve ayrıca düzenlenmiştir. Açıklandığı üzere Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, kredi kartı ve “Konut Finansmanı Kredisi” gibi tüketici kredisi kullanan borçluları, diğer kredi borçlularından ayrı tutmak, tüketicinin koşullarını iyileştirmek ve kolaylaştırmak amacıyla getirilmiş özel bir yasa olup, bu kanun kapsamında verilen krediler nedeniyle borçluların temerrüde düşüp düşmedikleri, borcun muaccel olup olmadığı, muaccel olan borç miktarının ve faizinin, yapılan özel sözleşmelerin Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun koşullarında değerlendirilmesi gerekir.
Tüketici Yasasına göre daha genel bir yasa olan İİK.nun 149. maddesi bu özel yasanın kapsamında kalmayan krediler için uygulanabilir olup, yasa koyucunun anılan kredilere açıkca Tüketici Yasasında yer vermiş olması da, maksadının bu yönde olduğunu ortaya koymaktadır. Aksinin kabulü halinde tüketici kredilerinde de İİK.nun 149.maddesi koşullarında ilamlı takip yapılacak, özel yasada düzenlenen muacceliyet ve temerrüt koşulları tartışılmadan alacağın tahsili, gayrimenkulün satışı gerçekleşecek tüketici, lehine getirilen yasa maddelerine rağmen diğer kredi borçluları ile aynı koşullarda icra takibine muhatap kılınarak mağdur edilecektir. Bu durumda alacağın tüketici kredisinden kaynaklanması halinde, borçlunun temerrüde düşüp düşmediği, alacağın muaccel olup olmadığı, ne miktarının tahsil edilebilir olduğu, faiz miktar ve oranlarının tespiti, tüketici yasası koşullarında yargılama yapılmasını gerektirmektedir.
O halde İİK.nun 149. maddesinin ve İİK. 150/1 maddesinin tüketici kredilerinde uygulanma olanağı yoktur. Yukarıda açıklandığı üzere alacağın varlığı ve miktarı 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında yargılama yapılmasını zorunlu kıldığından mahkemece takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.
Sonuç: Borçlu vekilinin temyiz itirazının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK.nun 366/3.maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine
20.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.