10. Hukuk Dairesi 2016/8307 E. , 2016/9673 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, haksız tahakkuk ettirilen sosyal güvenlik destek primi borcunun iptali, yaşlılık aylığındaki kesinti işleminin iptali ile yapılan kesintilerin geri ödenmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılamada ilamında belirtilen şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Somut olay incelendiğinde, 21.08.2008 tarihinde tahsis talebinde bulunulması üzerine, 01.09.2008 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı bağlanan davacıya, 21.08.2008 tarihinden itibaren dava dışı R… A.Ş. ortaklığından dolayı 5510 sayılı Kanunun 4-1/b maddesi kapsamında Sosyal Güvenlik Destek Primi tescili yapılmış olup 29.02.2016 tarihi itibari ile sonlandırılarak davacının yaşlılık aylığından 21.08.2008-29.02.2016 tarihleri arasında sosyal güvenlik destek primi kesildiği, 01.10.2008-28.02.2011 tarihleri arasında aylıklarından 7108,76 TL prim 2935, 81 TL faiz olmak üzere toplam 10044,57 TL Sosyal Güvenlik Destek Primi tahsil edildiği, ne var ki; 15.09.2008-31.08.2012 tarihleri arasında ilgilinin hizmet akdine tabi çalıştığı işyerinden aldığı ücretlerden mükerrer olarak tahsil edilen miktarın davacıya iade edilmesi için 16.03.2016 tarihli ödeme emri ile ilgili bankaya talimat verildiği, yine 01.09.2012-29.02.2016 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak çalıştığı hizmetlerdeki ücretlerinden kesilen prim tutarlarının iptal edilmesi ve karşılık gelen miktarların ilgiliye ödenmesi için işlem başlatıldığı anlaşılmıştır.
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Kanunun Geçici 7 ve Geçici 14/1. maddeleri uyarınca 1479 sayılı Kanunun Ek 20. maddesinde yer alan “Bu Kanuna göre yaşlılık aylığı bağlananlardan, 24 üncü maddenin (l) numaralı bendinde belirtilen çalışmalarına devam edenlerin veya daha sonra çalışmaya başlayanların, sosyal yardım zammı dahil tahakkuk eden aylıklarından, aylığın bağlandığı veya tekrar çalışmaya başlanıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren, çalışmalarının sona erdiği ay dahil % 10 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir.” hükmü ile 506 sayılı Kanunun 3/II-C maddesidir. 506 sayılı Kanunun 3/II-C maddesinde kanunla kurulu sosyal güvenlik kurumlarından malûllük veya emekli aylığı almakta iken bu Kanuna tabi sigortalı bir işte çalışanların 78’inci maddeye göre belirlenen prime esas kazançları üzerinden 63’üncü madde hükmüne göre sosyal güvenlik destek primi kesileceği, bunlardan kendi kanunlarına göre görev malûllüğü aylığı bağlanmış olanlar Kurumdan yazılı istemde bulundukları takdirde, haklarında istem gününü izleyen aybaşından itibaren malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının da uygulanacağı öngörülmüştür.
Öncelikle belirtilmelidir ki, davacının yaşlılık aylığı aldıktan sonra hem hizmet akdine tabi çalışması, hem de dava dışı R… A.Ş. ortaklığından dolayı 506 sayılı Yasa"nın 3/II-c ve 1479 sayılı Yasa"nın ek 20"nci maddeleri nazarında, davacının sosyal güvenlik destek primine tabi çalışmalarının tespiti bakımından hangi çalışmanın esas alınacağının tespit edilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Bu durumda, taraflar arasındaki uyuşmazlık; sosyal güvenlik destek primine tabi olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmayan 2 farklı nitelikte sigortalılığın söz konusu olduğu, 01.10.2008-28.02.2011 tarihleri arasında hangi sigortalılık nedeniyle sosyal güvenlik destek primi alınması gerekeceğine ilişkindir.
5510 sayılı Kanunun, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve sigortalılık hallerinin birleşmesini düzenleyen 53"üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, “Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılır.” düzenlemesine yer verilmiş iken; 53 üncü maddenin birinci fıkrası, 6111 sayılı Kanunun 33 üncü maddesi ile değiştirilerek, “Sigortalının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir. 6111 sayılı Kanunun yürürlük tarihlerini düzenleyen 125"inci maddesinin (b) bendinde, 33"üncü maddenin, 25.02.2011 tarihli Resmi Gazete"de yayımını takip eden ayın birinci gününde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
Her Kanunun, yürürlükte olduğu dönemdeki uyuşmazlıklara uygulanacağı gözetildiğinde; taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan dönemde yürürlükte olan 5510 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki değiştirilen yasal düzenlemenin somut olayda uygulanma yeri bulunmadığı gibi; Kanun koyucu, bu yönde tartışmaya yer vermeyerek, Resmi Gazetenin yayınlandığı 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren ve 6111 sayılı Kanunun 52 nci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 33 üncü maddesinde, Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla yapılan değişikliklerin, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmayacağını açıkça belirtmiş olup; buna göre, uyuşmazlık konusu dönem için Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasının ilk halindeki düzenlemenin uygulanması gerekir. Bu durumda, davaya konu uyuşmazlığı ikiye ayırarak incelemek gerekir.
a-)01.10.2008 tarihinden önce gerçekleşen çalışmalar bakımından 15.09.2008-01.10.2008 tarihleri arasında davacının çalışmaları içerisinden baskın çalışmanın hangi sigortalılıkta olduğu belirlenmelidir. Baskın çalışma, aynı döneme rastlayan gerçek ve fiili çalışmalardan hangisinin kişinin hayatında ekonomik olarak baskın çalışma niteliği taşıdığı hususunda, vergi ve maliye kayıtları getirtilmek, belirtilen dönemde beyan edilen gelirler araştırılmak suretiyle belirlenen ve kişinin emek ve mesaisini ağırlıklı olarak hangi sigortalı çalışmaya tahsis ediyorsa, ekonomik yönden geçimini hangi çalışmadan sağlıyorsa o çalışmaya üstünlük tanınması gereken çalışmadır.
Bu kapsamda; davacının, baskın çalışmasının araştırılarak 506 sayılı Yasa Kapsamında (5510 sayılı Yasa"nın 4/1-a bendi) geçtiğinin kabulü halinde, 01.10.2008 tarihinden sonraki dönem bakımından da 5510 sayılı Yasa"nın 53 üncü maddesinin birinci fıkrasının ilk halindeki düzenleme gereği 25.02.2011 tarihli değişikliğin yapıldığı döneme kadar önce başlayan sigortalılığın esas alınması gerekeceğinden 5510 sayılı Yasa"nın, 4/1-a kapsamındaki çalışmalara üstünlük tanınması, 25.02.2011 tarihli değişiklikten sonra ise, her halükarda yasal düzenleme gereği 5510 sayılı Yasa"nın 4/1-a bendi kapsamında geçen sigortalılığa üstünlük tanımak gerekecektir.
b-)01.10.2008 tarihinden önce şayet davacının baskın çalışmasının 1479 sayılı Yasa kapsamında (5510 sayılı Yasa"nın 4/1-b) geçtiği kabul edilirse, 01.10.2008 tarihinden sonraki dönem bakımından da 5510 sayılı Yasa"nın 53"üncü maddesinin birinci fıkrasının ilk halindeki düzenleme gereği 25.02.2011 tarihli değişikliğin yapıldığı döneme kadar önce başlayan sigortalılığın esas alınması gerekeceğinden 5510 sayılı Yasa"nın 4/1-b bendinin esas alınması gerekecektir.
Mahkemece, yukarıdaki açıklamalar kapsamında, öncelikle, sosyal güvenlik destek primine tabi olup da, çakışan dönemde hangi sigortalılık üzerinden sosyal güvenlik destek priminin kesilmesi gerekeceğinin belirlenmesi, sonrasında ise kesinti yapılmasına dair kurum işlemi nedeniyle yapılan kesintiler bakımından, Sosyal Güvenlik Kurumu"nun destek primi fark alacağın bulunup bulunmadığının Kurumdan sorulması, kurum kesintileri ile karşılaştırılması ve bu kapsamda iadesi gereken bir tutarın bulunup bulunmadığının araştırılması suretiyle irdeleme yapılarak, sonucuna göre karar verilmelidir.
O hâlde, davalı kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.