10. Hukuk Dairesi 2015/22872 E. , 2016/9668 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ölüm aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği biçimde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İncelenen dava dosyasında, 506 sayılı Yasa kapsamında 1957-1980 yılları arasında 868 gün sigortalılığı bulunan davacının murisi Ramazan Bengi’nin 08.08.2012 tarihinde vefat ettiği, 21.01.2013 tarihinde borçlanma talebinde bulunularak 720 gün askerlik borçlanmasının yatırıldığı, davacının 23.7.2013 tarihinde ölüm aylığı için tahsis talebinde bulunduğu, Kurumun talebi red etmesi üzerine iş bu davanın açıldığı ve mahkemece, davacının murisinin iptal edilen sicil numarası ( 2123072 ) ile Samsun ilinde 1963 yılında 04/04/1963-30/10/1963 ayları arası çalıştığı ve bu dönemden toplam 206 gün sigortalılığının bulunduğu, 206 günün kurumca düzenlenen yeni mükteza tablosunda olmadığı, davacının toplam 868 gün + 206 gün olmak üzere davacının toplam 1074 gün prim gün sayısı olduğu, dolayasıyla 900 gün prim şartını yerine getirdiğinden bahisle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 2. maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanuna göre sigortalı sayılacağı belirtilmiş, 4. maddesinde, bu Kanunun uygulanmasında 2. maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler “işveren”, 5. maddesinde, anılan sigortalıların işlerini yaptıkları yerler “işyeri” olarak tanımlanmış, 6. maddesinde, çalıştırılanların, işe alınmalarıyla kendiliğinden “sigortalı” olacakları, sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümlerinin, sigortalının işe alındığı tarihten başlayacağı açıklanmıştır. Anlaşıldığı üzere zorunlu sigortalılık niteliği, işveren ile çalışan arasında hizmet akdi (iş sözleşmesi) ilişkisinin kurulması ve çalışmaya/çalıştırılmaya başlanması ile kazanılmakta, yazılı olarak düzenlenen veya sözlü olarak kararlaştırılan akitle birlikte, sigortalılığın oluşumu yönünden eylemli (fiili = gerçek) çalışma olgusunun varlığı da gerekmektedir.
Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Bekletici sorun” başlığını taşıyan 165. maddesinde, bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın belirlemesine ya da dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin var olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılamanın bekletilebileceği, bir davanın incelenmesi ve sonuçlandırılması başka bir davanın veya idari makamın çözümüne bağlı ise mahkemece, ilgili tarafa görevli mahkemeye veya idari makama başvurması için uygun bir süre verileceği, bu süre içinde görevli mahkemeye veya idari makama başvurulmadığı takdirde, ilgili tarafın bu husustaki iddiasından vazgeçmiş sayılarak esas dava hakkında karar verileceği öngörülmüştür.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, her ne kadar mahkemece, davacının murisinin iptal edilen sicil numarası ile Samsun ilinde 04/04/1963-30/10/1963 ayları arası çalıştığı ve bu dönemden toplam 206 gün sigortalılığının bulunduğu kabul edilmiş ise de, söz konusu sicil numarasında Mehmet Karatek adına 206 gün bildirim yapıldığından, bu çalışmaların davacının murisine ait olduğunun iddia edilmesi durumunda, davacıya 506 sayılı Kanunun 79/10 maddesine dayalı hizmet tespiti davacı açması için kendisine uygun süre tanınmalı, anılan tespit davasının varlığı, değinilen 165. madde kapsamında değerlendirilerek elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır..
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.