8. Ceza Dairesi 2015/15843 E. , 2016/8445 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi
HÜKÜM : Hükümlülük
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Eski hale getirme hususunda karar verme yetkisinin CMK.nun 42/1. maddesine göre, hükmü temyizen incelemekle görevli Yargıtay"a ait olduğu gözetilmeden mahkemece verilen temyiz talebinin reddine ilişkin 26.09.2014 günlü ek kararın hukuki dayanaktan yoksun olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Sanık ..."ya 08.07.2014 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilen hükmü, CMUK.nun 310. maddesinde belirtilen bir haftalık yasal süreden sonra 25.08.2014 günü temyiz eden sanık müdafiinin eski hale getirme talebi ile vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK.nun 317. maddesi gereğince oybirliğiyle (REDDİNE),
2- Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;
Gerekçeli karar başlığında 06.07.2011 olarak yazılan suç tarihinin 06.06.2011 olarak mahallinde düzeltilmesi ve 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarının; Anayasa Mahkemesi"nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararı gözetilerek infaz aşamasında değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine , toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanık müdafiinin, eksik araştırmaya, sanığın atılı suçu işlemediğine yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle hükmün (ONANMASINA), 23.06.2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(K.K.D) (K.K.D)
KISMİ KARŞI DÜŞÜNCE
Sanık ... hakkında tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi suçundan kurulan hükmün, sanık savunmanı tarafından temyizi üzerine sayın çoğunluğun onamaya ilişkin kararı yerinde değildir. Şöyle ki;
Sanık ... ile yasal süresi içerisinde temyiz etmemesi nedeniyle temyiz istemi reddedilen sanık ... aşamalardaki savunmalarında özetle, sanık ...’ın maden ocağını kiralayan şirketin sahibi, sanık ...’ın ise şirketin müdürü olduğunu, maden ocağının yanındaki çadır içerisinde bulunan patlayıcı yapımında kullanılan sodyum klorat, bu maddeden yapılmış 6 adet patlayıcı ve kablodan haberlerinin olmadığını, yaptıkları araştırmada çok sayıda kaçak çalışan insanların maden ocağında patlatma yaptıklarını, çadır içerisinde bulunan suça konu malzemelerin şirket çalışanları tarafından bulunarak çadır içerisine başkalarına zarar vermemesi ve kolluğa teslim için koyulduğunu öğrendiklerini, öncesinde de maden ocağında kaçak çalışanlar için yetkililere müracaatın olduğunu, işçi ...’in ise krom maden ocağında temizleme yaptığı sırada kaçak çalışma yapanlar tarafından yere dökülmüş olan toz haldeki sodyum klorat’a hiltinin değmesi sonucunda oluşan patlamada yaralandığını, olaydan önce ya da olay sırasında maden ocağında patlatma yapmadıklarını, ayrıca patlatma yapmak içinde yasal izinlerinin bulunduğunu, suça konu patlayıcıların kendilerine ait olmadığını söylemişlerdir.
Patlamada yaralanan ... aşamalardaki beyanlarında özetle, olay tarihinde maden ocağı içerisindeki galeride temizleme çalışması yaptığı sırada, daha önceden kaçak çalışma yapanlar tarafından dökülmüş olan toz şeklindeki patlayıcıya hiltinin ucunun değmesi sonucu meydana gelen patlamada yaralandığını, çadırda bulunan sodyum klorat ve dinamite benzeyen maddelerin çalıştığı şirkede ait olmadığını, bunların maden ocağında daha önceden kaçak olarak çalışan şahısların bıraktığı malzemeler olduğunu, şirket yetkililerince kullanılmasın diye çadıra bırakıldığını söylemeştir.
Tanıklar ..., ..., ... aşamalardaki beyanlarında özetle, ...un, kaçak olarak madende çalışan şahısların maden ocağı içerisinde unuttukları patlayıcı madde tozuna ısınmış olan hilti ucunun denk gelmesi sonucu patlaması nedeniyle yaralandığını, kesinlikle patlama yaparak maden çıkarmadıklarını, çadırda bulunan patlayıcıların da şirkete ait olmadığını, daha önceden ocaklar içerisine bırakılmış olması nedeniyle bulunduğunu, zabıtaya teslim edeceklerini söylemişlerdir.
Dosyada bulunan belgelerden, sanık ...’e ait şirketin krom madenini suç tarihinde yaklaşık 6 ay kadar önce rödovans sözleşmesi ile ... Tekstil şirketinden kiraladığı, bu şirketin bir çok kez yetkili mercilere maden üretimine ara vermelerine karşın bölge halkının izin almaksızın firmalarına ait sahalarda patlatma yaparak kaçak maden çıkardıkları yönünde şikayette bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 04/04/2006 tarih, 2006/3-35 E, 2006/97 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere “… ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” kuşkudan sanık yararlanır kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkûmiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat teorikte olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir ihtimale değil, kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır.”
Dosya kapsamı, sanık ... ile yasal süresi içerisinde temyiz etmemesi nedeniyle temyiz istemi reddedilen sanık ...’nın aşamalardaki değişmeyen ifadelerinde maden ocağının yanındaki çadır içerisinde bulunan patlayıcı yapımında kullanılan sodyum klorat, bu maddeden yapılmış 6 adet patlayıcı ve kablodan
haberlerinin olmadığını, yaptıkları araştırmada çok sayıda kaçak çalışan insanların maden ocağında patlatma yaptıklarını, çadır içerisinde bulunan suça konu malzemelerin şirket çalışanları tarafından bulunarak çadır içerisine başkalarına zarar vermemesi ve kolluğa teslim için koyulduğunu öğrendiklerini söylemeleri, sanıkların bu savunmaların doğru- layan mağdur ve tanık anlatımları ile maden ocağının kiralandığı şirketin patlayıcı ile yasak şekilde bölge insanının maden çıkardıkları yönündeki şikayetleri, sanık ...’a ait şirketin patlayıcı bulundurma yetkisinin bulunması, ele geçen maddelerin el yapımı patlayıcı olması, Türk Ceza Kanunu’nda objektif sorumluluk ilkesine yer verilmemesi nedeniyle şirkete ait sahada bulunan patlayıcı ve patlayıcı yapımanda kullanılan malzemelerin sanıklar tarafından bizzat koyulmadığı sürece ceza hukuku anlamında sorumlu tutulmalarının mümkün olmaması birlikte değerlendirildiğinde, sanık ... ile yasal süresi içerisinde temyiz etmemesi nedeniyle temyiz istemi reddedilen sanık ...’nın savunmalarının aksine cezalandırılması için şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi, ceza hukukunun şüphe sanık lehine değerlendirilir genel ilkesi göz önüne alındığında sanık ...’in beraati yerine, yazılı şekilde hüküm kurulması gerekçesiyle hükmün bozulması ve 1412 sayılı CMUK.nun 325. maddesi uyarınca temyiz istemi reddedilen sanık ...’ya da sirayetine karar verilmesi yerine, yerel mahkemenin usul ve yasaya uygun olmayan kararının onanmasına dair sayın çoğunluğun kararına katılmıyoruz. 23.06.2016