10. Hukuk Dairesi 2015/3705 E. , 2016/9650 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; mahkemece ek kararla, hükmün miktar itibariyle kesin bulunduğundan bahisle temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
Ek kararın, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine, Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki belgeler okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-21.07.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ve ayrıca 5236 sayılı Kanun; katsayı artışı da uygulanmak suretiyle bu kanunların yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 2013 yılı için 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz(kesinlik) sınırını 1820,00 TL olarak değiştirmiştir..
Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde temyiz (kesinlik) sınırının tespitinde alacağın tamamı gözetilmesi; tamamı dava edilen bir alacağın kısmen kabulünde ise temyiz (kesinlik) sınırının belirlenmesinde kabul ve reddedilen miktarların esas alınması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi gözetilerek, HUMK"nun 427. maddesi hükmü gereğidir.
İnceleme konusu davada, davacı Kurum tarafından, 84.930,79 TL peşin sermaye değerli gelir, 4.287,38 TL işgöremezlik ödeneği ve 99 TL hastane masrafı nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak şimdilik 210,00 TL nin istenildiği, bu şekilde alacağın tamamına göre kesinlik sınırının belirlenmesi gerektiği ve alacağın tamamının kesinlik sınırının üzerinde olduğu anlaşıldığından, ek kararın bozularak ortadan kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Asıl hükmün temyizini amaçlayan temyiz itirazlarına gelince, Dava, 01.11.2004 tarihinde meydana gelen göçük sonucu iş kazasına uğrayan sigortalıya
bağlanan peşin sermayeli gelir, geçici iş göremezlik ödeneği ve yapılan tedavi giderlerinin rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. Maddesi olup, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
506 sayılı Yasanın 26’ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince, işverenin rücu alacağından sorumluluğu, ancak kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi, ya da suç sayılabilir bir davranışının varlığı halinde olanaklıdır. Başka bir anlatımla, işverenin yalnızca, fıkrada öngörülen sınırlı sayıdaki durumlarda sorumluluğu söz konusudur. Anılan fıkraya 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 28’inci maddesiyle eklenen “İşçi ve işveren sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır” cümlesi gereğince, iş kazalarında ilgililerin kusur durumları belirlenirken kaçınılmazlığın da göz önünde bulundurulması ve belirlenen kaçınılmazlık payından işverenin sorumlu tutulmaması gerekmektedir. Kaçınılmazlık olgusundan ise, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda geçerli mevzuat hükümleri çerçevesinde, doğabilecek olası zararlı sonuçların önlenmesi yönünde, duruma ve koşullara göre ilgililerden beklenebilecek tüm özenli ve dikkatli çabaya karşın sigortalıyı bedence veya ruhça arızaya uğratan iş kazasının meydana gelmesi durumunda söz edilebilir. Günümüz teknolojisinde bir takım olayların sonuçlarının kısmen kaçınılmazlık/kötü rastlantılarla açıklanması, alınabilecek önlemler düşünüldüğünde olanaksızdır. Kaçınılmazlık/kötü rastlantı olarak adlandırılan olguların bir çoğunun temelinde insan yanılgı ve savsamaları, özen eksikliği bulunduğu bir gerçektir. Unutulmamalıdır ki, her birey, zararlı sonuçların önlenmesi için durum ve koşulların kendisine yüklediği özen ve dikkat yükümünü göstermek zorundadır. Öngörülebilir sonuçlar karşısında kaçınılmazlık/kötü rastlantı yönünde değerlendirme yapılamaz.
Mahkemece alınan kusur raporunda ve hak sahibi dosyasında alınan kusur raporunda her ne kadar olayın %100 kaçınılmazlık sonucu meydana geldiği kabul edilmiş ise de, yukarıda belirlenen maddi ve hukuki olgular karşısında iş kazasının %100 kaçınılmazlık sonucu oluşmadığı açıktır. Dolayısıyla, konusunda ve iş güvenliği alanında uzman bilirkişilerden iş kazasının oluşumundaki kusur durumunu irdeleyen oluşa ve mevzuata uygun kusur raporu alınmalı ve sonucuna göre çelişkiye yer bırakmayacak şekilde hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, isabetsizdir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.