Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/501
Karar No: 2020/457

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/501 Esas 2020/457 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/501 E.  ,  2020/457 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 15. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Sayısı : 351-367


    Nitelikli dolandırıcılık suçuna teşebbüs ve resmî belgede sahtecilik suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanıklar ... ve ..."in, TCK"nın 37/1. maddesi yollamasıyla 158/1-d, 35, 52 ve 53. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 3 yıl 9 ay hapis ve 15.000 TL adli para cezası; aynı Kanun"un 37/1 ve 209/2. maddeleri yollamasıyla da 204/1 ve 53. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 4 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına ilişkin Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 15.07.2013 tarihli ve 192-287 sayılı hükümlerin sanıklar müdafileri ve katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 02.10.2014 tarih ve 13398-16075 sayı ile;
    "...22.04.2013 tarihli raporda ve iddianame kapsamında da belirtildiği üzere; suça konu bono üzerindeki borçlandırıcı-esaslı yazı ve rakamlar ile keşideci imzasının katılan ... eli ürünü olduğu hususunda bir ihtilaf bulunmaması, sanık ..."in bonoyu katılan ..."den aldığına dair savunmasının aksinin ve bononun katılan ..."nın elinden rızası hilafına çıktığı iddiasının kesin surette kanıtlanamaması, bononun icra takibine konulması sonrasında takibin itirazsız kesinleşmesi, "hileyi" belirleyen bilgi ve belgelerin dosyada bulunmaması karşısında; uyuşmazlığın hukuki nitelik taşıdığı nazara alınarak sanıkların beraatlerine hükmolunması yerine yazılı şekilde mahkûmiyetlerine karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi ise 09.12.2014 tarih ve 351-367 sayı ile bozmaya direnerek önceki hükümler gibi sanıkların mahkûmiyetlerine karar vermiştir.
    Direnme kararına konu bu hükümlerin de Cumhuriyet savcısı ve sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.03.2016 tarihli ve 31574 sayılı "Bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 326-1588 sayı ile; 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, Yargıtay 15. Ceza Dairesince 29.03.2017 tarih ve 3815-8375 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı suçların yasal unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkin olup Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, eksik araştırma ile karar verilip verilmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 25.04.2013 tarihli ve 17387-947 sayılı iddianamesi ile; katılan ..."ın, katılan ..."na banka havalesi yolu ile 800.000 TL borç para verdiği, katılan ..."nin de 29.10.2012 ödeme tarihli, alacaklı kısmı boş olan 800.000 TL bedelli senedi katılan ..."ya gönderdiği, katılan ..."nın da çantasında bulundurduğu senedi kaybettiği ve mahkemeden senedin iptali talebinde bulunduğu, bu sırada senedin sanıklar ... ve ... tarafından icra takibine konulduğu, sanıkların senedi hangi borca karşılık olmak üzere kimden aldıklarını ispat edemedikleri, ayrıca ellerinde borca dair herhangi bir fatura da bulunmadığı, böylece sanıkların ele geçirmiş oldukları senedin arkasını cirolayarak icra takibinde bulunmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık ve resmî belgede sahtecilik suçlarını işledikleri iddiası ile kamu davası açıldığı,
    Aslı adli emanette bulunan ve keşidecisi katılan ... olan senette; keşide tarihinin 29.07.2012, ödeme tarihinin 29.10.2012, tutarın 800.000 TL, lehdarın "..." olarak yazıldığı, keşide tarihinin kaşeyle atıldığı, diğer yazıların ise elle doldurulduğu, senedin arka yüzündeki birinci ciro imzası üzerinde sanık ..., ikinci ciro imzası üzerinde ise sanık ..."in adı ve soy adının yazılı olduğu,
    22.04.2013 tarihli bilirkişi raporunda; suça konu senedin ön yüzünde silinti, kazıntı, ilave gibi tahrifat olduğunu gösterir herhangi bir sahtecilik bulgusuna rastlanılmadığından iğfal kabiliyeti hususunda değerlendirme yapılmadığı, senedin ön yüzündeki "29.10.2012, 800.000, yirmidokuz Ekim 2012, sekizyüzbin TL, Ankara, .... Yukarı Yurtçu Yenimahalle ankara ....." şeklindeki el yazılarının katılan ... eli ürünü olduğu, ancak "..." ve "Nakten" el yazılarının sanıklar ve katılanların eli ürünü olmadığı,
    06.06.2013 tarihli oturumda yapılan mahkeme gözlemine göre; suça konu senedin keşidecisinin katılan ..., lehtarın sanık ..., keşide tarihinin 29 Temmuz 2012, ödeme tarihinin 29.10.2012 olduğu, senet bedelinin yazı ve rakamla 800.000 TL olarak düzenlendiği, düzenleme tarihinin daktilo ile yazılı olduğu, diğer bölümlerin el yazısı olduğu, "..." ve "Nakten" yazılarının farklı kalemle yazıldığı, senet arkasında sanıklar ... ve...cirolarının, ayrıca Ankara 3. İcra Müdürlüğünün 2013/4901 Esas sayılı dosyasından vurulan kaşenin olduğu, senedin kambiyo senedi niteliğinde ve iğfal kabiliyetini haiz olduğu, dosya içerisindeki senet fotokopisinin aslına benzediği, senedin ön yüzündeki "..." yazısında kullanılan kalem ile senet arkasındaki "..." isim yazısı ile telefon numarasında kullanılan kalemin aynı kalem izine benzediği,
    Akbank Operasyon İzleme Şubesinin 28.06.2012 tarihli ve Y483020 numaralı dekontuna göre; katılan ..."nın sahibi olduğu Özak Petrol Nakliyat Gıda Ltd. Şti. hesabından katılan ..."nin İş bankası hesabına 400.000 TL havale edildiği,
    .... hesabına ilişkin 27.03.2013 tarihli hesap ekstre bilgileri dökümüne göre; 31.12.2012 tarihinde katılan ..."nın sahibi olduğu Özak Petrol Nakliyat Gıda Ltd. Şti. hesabından katılan ..."ye 50.000 TL ve 50.000 TL olmak üzere toplam 100.000 TL gönderildiği,
    Maltepe Vergi Dairesi Müdürlüğünün 25.06.2013 tarihli ve 15103 sayılı yazısına göre; sanık ..."in emanet deposu faaliyetinden dolayı 22.08.1995 tarihinden itibaren kayıtlı mükellef iken bu faaliyetini 30.04.1998 tarihinde terk ettiği ve yazı tarihi itibarıyla 557,80 TL vergi borcunun bulunduğu,
    Dışkapı Vergi Dairesi Müdürlüğünün 13.06.2013 tarihli ve 12063 sayılı yazısına göre; sanık ..."in Serhat Yediemin Emanet Ltd. Şti"nin % 50 hissesine sahip olduğu, şirketin 03.03.2010 tarihinde faaliyete başladığı, bilinen adreslerinde bulunamamasından dolayı 31.12.2010 tarihinde resen terk işlemi yapıldığı, 12.06.2013 tarihi itibarıyla 2010 takvim yılına ait toplam 4.426,74 TL vergi borcunun bulunduğu,
    Muhammet Karagüzel Vergi Dairesi Müdürlüğünün 17.06.2013 tarihli ve 9861 sayılı yazısına göre; sanık ..."in 10.10.2003 tarihinde alüminyum doğrama işine başladığı, 13.06.2013 tarihi itibarıyla 268.801,30 TL vergi aslı ve 76.543,92 TL gecikme zammı olmak üzere toplam 345.345,22 TL vergi borcunun bulunduğu,
    Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/26 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; katılan ... vekili Av. ... tarafından kayıp senedin iptali talebi ile 11.01.2013 tarihinde dava açıldığı, dava dilekçesinde senet bedelinin 800.000 TL, vade tarihinin 29.11.2009, senet borçlusunun katılan ... olduğu, senedin 2012 yılı içerisinde düzenlendiği, senette katılan ..."nın cirosunun olmadığı, ancak maddi zarar uğrama riskinin bulunduğu bilgilerine yer verildiği, daha sonra verilen dilekçe ile senedin vade tarihinin 29.11.2012 olduğu ve senedin fotokopisinin dahi bulunmadığının belirtildiği, Mahkemece verilen karar üzerine 15.02.2013 tarihli Türkiye Ticaret Gazetesinde senedi elinde bulunduranların ilân tarihinden itibaren 3 ay içerisinde mahkemeye ibraz etmesi, aksi takdirde senedin iptaline karar verileceği hususunda ilân yapıldığı, 3. kişi sıfatıyla sanık ... vekili Av. ... tarafından ibraz edilen 15.04.2013 tarihli dilekçede, senedin icraya konulduğu, davacı olan katılan ..."nın vade tarihi farklı olan ve cirosu da bulunmayan senedi kendi davası ile ilişkilendirmeye çalıştığı hususlarına yer verildiği, Mahkemece 26.04.2013 tarih ve 26-204 sayı ile dava konusu senedin Ankara 3. İcra Müdürlüğünün 2013/4901 esas sayılı dosyası ile takibe konulduğu ve davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği,
    Ankara 3. İcra Müdürlüğünün 2013/4901 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; 06.03.2013 tarihli ödeme emrine göre alacaklının sanık ... olduğu, borçlu adının ödeme emrinin ilgili kısmında "... (Bayramlıoğlu)" şeklinde yazıldığı, asıl alacak tutarının 800.000 TL, borcun dayanağının 29.07.2012 tanzim ve 29.10.2012 vade tarihli 800.000 TL tutarındaki senet olduğu, ödeme emrinin katılan ..."nin çarşıda olduğu şerhi ile aynı konutta birlikte ikamet ettiğini beyan eden eşi Oya Bayamlıoğlu imzasına 23.03.2013 tarihinde tebliğ edildiği, 03.04.2013 tarihinde katılan ... adına tapuda kayıtlı olan taşınmazlara haciz şerhi konulması amacıyla Döşemealtı, Sivrihisar, Silifke, Çankaya, Yenimahalle ve Gölbaşı Tapu Sicil Müdürlüklerine yazı yazıldığı, 03.04.2013 tarihinde katılan ..."nin "S.S. Pet. Yapı ..." adresinde haciz işlemi yapıldığı, haciz işlemi sırasında katılan ..."nin vekili Av. ... ... tarafından düzenlenen yetki belgesinin Av. M. Birol Bilgili tarafından ibraz edildiği, bilahare katılan ..."nin vekili Av. ... ..."in icra takibine ve borca itirazının, UYAP sisteminde yapılan sorgulamaya göre Ankara 6. İcra Hukuk Mahkemesince 06.02.2014 tarih ve 334-65 sayı ile süre yönünden reddine karar verildiği,
    Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.06.2015 tarihli ve 50-410 sayılı kararına göre; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 07.01.2014 tarihli ve 858-246 sayılı iddianame ile sanık ... ile katılan ..."nın 26.03.2013 tarihinde icra mahkemelerinin bulunduğu binada karşılaştıkları ve aralarındaki tartışma üzerine kavga edip birbirlerine vurdukları iddiası ile haklarında açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, adı geçenler hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,
    Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/199 esas sayılı dosyasında; katılan ... vekili avukat ..."ın 02.04.2013 tarihinde Ankara 3. İcra Müdürlüğünün 2013/4901 esas sayılı dosyasında icra takibinin dayanağı olan suça konu senede ilişkin katılan ..."nin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemiyle sanıklar aleyhinde menfi tespit davası açtığı, Mahkemece 23.09.2020 tarihinde yapılan 15. oturumda "Bekletici mesele yapılan Ankara 3. Ağır Ceza mahkemesinin 2014/351 esas sayılı dosyasının sonucunun beklenilmesine, akıbetinin sorulmasına" karar verilerek duruşmanın 27.01.2021 tarihine bıkarıldığı,
    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/65465 soruşturma sayılı dosyasında; katılan ..."nın, 08.05.2013 tarihli dilekçesi ile sanıklar ... ve...ile avukatlar ... ve ... hakkında şikâyetçi olması üzerine başlatılan soruşturmada, aynı konuda kamu davası açıldığı gerekçesiyle sanıklar ... ve...hakkında 14.05.2013 tarihinde ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verilerek avukatlar ... ve ... hakkındaki evrakın avukatların işlediği suçlara bakmakla görevli ve yetkili inceleme bürosuna gönderildiği ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı İnceleme Bürosunun 2013/3-15769 sayılı dosyasında da 17.09.2014 tarihli inceleme fezlekesi ile avukatlar ... ile ... hakkında soruşturma izni verilmesine gerek bulunmadığı kanaati ile evrakın Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderildiği,
    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/192682 soruşturma sayılı dosyasında; katılan ... ile kardeşi ..."nun vekilleri aracılığıyla 26.10.2018 tarihinde müracaatta bulunarak aralarında katılan ..."nın da bulunduğu toplam 11 şüpheli hakkında şikâyetçi olmaları üzerine; katılan ... ile kardeşleri...ve ..."nun 2012 yılında ticari faaliyetlerinin zor duruma girmesinden dolayı tefecilik yapan katılan ..."dan 850.000 TL ve 700.000 TL tutarında borç para aldıkları, bu borçlarını zamanla ödedikleri, ancak 700.000 TL"lik senedin katılan ..."da kaldığı, bu senedin bulunamadığı gerekçesi ile kendilerine verilmediği, bir müddet sonra söz konusu senedin icraya verildiği ve şikâyetçilerin ekonomik olarak çok zor duruma düştükleri, bundan dolayı Ankara ile Ankara dışında adlarına tapu kaydı bulunan yaklaşık 500 adet taşınmazlarına yönelik icra takibi başlatıldığı, icra takibinden kurtulmak için katılan ..."nın bağlı olduğu ve liderliğini şüpheli..."ın yaptığı suç örgütü ile irtibat kurdukları ve 18.12.2015 tarihinde sözleşme imzaladıkları, bu sözleşmedeki amacın şikâyetçilerin icra borçlarının şüpheli... ve ekibi tarafından kapatılması, borçlar kapatıldıktan sonra tapular üzerinde bulunan tüm ipotek, haciz ve icra şerhlerinin kaldırılması, bu şerhlerin kaldırılmasından sonra tapulardan yeteri kadarının satılarak şüpheli... ve ekibine icra borçlarını kapattıkları tutarın komisyon farkı ile birlikte ödenmesi olduğu, bu sözleşmeden sonra 23.12.2015 tarihinde noter huzurunda vekâletname düzenlendiği, şüpheli... ve ekibi arasında yapılan sözleşmenin aksine şüphelilerin şikâyetçilerin vekâletname ile kendi adlarına aldıkları tapuları üçüncü şahıslara sattıkları, bu satışlar sonrası şikâyetçilerin icra dosyalarındaki borçlarını kapatmayarak hem şikâyetçileri örgütlü bir şekilde dolandırdıkları hem de yüksek miktarlarda haksız yere menfaat temin ettikleri ve bu kapsamda şüpheli..."ın örgüt lideri, şüpheliler..., ..., S.T. ve M.K"nın örgüt yöneticileri, diğer şüpheliler V.A, M.Y, A.B, H.Ö, F.S, A....A, Y.M, H.P, A.S, ..., N.D, A.Ö, M.K, C....G, F.T, A.Ş, B.Z, H.S ve ..."in ise örgüt üyeleri oldukları iddialarıyla başlatılan soruşturma kapsamında Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 06.03.2020 tarihli ve 2020/279 sorgu sayılı kararı ile aralarında sanıklar ... ve ..."in de bulunduğu 10 şüpheli hakkında adli kontrol kararı verildiği ve sanıklar ... ve ..."in yurt dışına çıkmamak ve Cumartesi günleri kolluğa imza bildiriminde bulunmak yükümlülüklerine tabi tutuldukları, Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliğinin 29.11.2019 tarihli ve 2019/9812 değişik iş sayılı kararı ile aralarında katılan ... ve sanık ..."in de bulunduğu 27 şüphelinin iletişimlerinin tespitine karar verildiği, katılan ... ile sanıklar ... ve ..."in şüpheli sıfatıyla ifadelerinin alındığı ve soruşturmanın halen devam ettiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan ... soruşturma evresinde; katılan ..."yı 20 yıldır tanıdığını, birçok kez ticari ilişkileri olduğunu, 2012 yılı ortalarında paraya sıkışınca katılan ..."dan 800.000 TL istediğini, katılan ..."nın paranın büyük çoğunluğunu Akbank"tan kendi hesabının olduğu İş bankası Dikimevi Şubesine gönderdiğini, paranın bir kısmını ise kendi çalışanı olan tanık ..."in yanında elden aldığını, katılan ..."nın verdiği paraya karşılık teminat senedi istediğini ve avukatı ... ile iş yerine geldiklerini, avukat ... ..."in senet üzerindeki yerleri tarif ettiğini, kendisinin de el yazısı ile vade tarihi 29.10.2012 olan 800.000 TL tutarlı senetteki "yirmidokuz Ekim 2012" ve "sekizyüzbin TL" yazıları ile alt kısmında kendi adı soyadı, adresi ve kimlik numarası bilgilerini yazıp senedi imzaladığını, senedin orta kısmındaki alacaklı ve bedeli bölümü ile düzenleme tarihinin boş bırakıldığını, senedi doldurduğu sırada yanında tanıklar ..., ...Köğüş ve ..."nun olduğunu, borcunu tanık ... ile parçalar hâlinde gönderdiği paralar ile katılan ..."ya ödediğini, toplam 750.000 TL"yi bu şekilde elden ödediğini, kalan 50.000 TL"yi de ödeyeceğini söyleyip katılan ..."dan senedi istediğini, katılan ..."nın senedi kaybettiğini söylediğini ve Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açtığını, daha sonra kendisine icra ödeme emri geldiğini, araştırdığında katılan ..."ya vermiş olduğu senet nedeniyle icra takibi başlatıldığını öğrendiğini, sanıkları tanımadığını, sanıklar ile herhangi bir ticaretinin olmadığını, senedin sanıklara nasıl geçtiğini bilmediğini,
    Kovuşturma evresinde ek olarak; Kayaş"ta ve Eskişehir Yolu ile İstanbul Caddesi üzerinde olmak üzere üç akaryakıt istasyonu sahibi olduğunu, istasyonlarında yanık yağın olmadığını ve yanık yağ değiştirilmediğini, dökümle de hiç ilgisinin olmadığını, 6-7 yıldır kendisini tanıdığını söyleyen sanık ..."in kendisinden mal aldığına dair belge göstermesi ve telefon görüşmelerini ortaya koyması gerektiğini, senette daktilo ile yazılmış düzenleme tarihinin, "..." ve "Nakten" yazılarının kendisine ait olmadığını, katılan ..."nın 400.000 TL"yi banka havalesi ile, 400.000 TL"yi de tanık ... ile gönderdiğini, bir zaman sonra "Ölüm var kalım var" diye düşünüp senedi doldurarak katılan ..."ya verdiğini, senedi verirken fotokopisini almadığını, bütün mallarının üzerinde haciz olduğunu,
    Katılan ... 26.03.2013 tarihinde kollukta; 2012 yılında katılan ..."nin paraya sıkıştığını söyleyip kendisinden 800.000 TL istediğini, paranın büyük çoğunluğunu Akbank Keçiören Şubesinden katılan ..."nin hesabının bulunduğu İş bankası Dikimevi Şubesine ve hatırlamadığı bir başka banka şubesine gönderdiğini, paranın bir kısmını da tanık ..."in yanında elden verdiğini, verdiği paraya karşılık teminat senedi istediğini, katılan ..."nin, iş yeri olan Eskişehir Yolu üzerindeki Shell akaryakıt istasyonunda el yazısı ile doldurduğu senedi verdiğini, senedin orta kısmındaki alacaklı bölümü ile bedeli bölümünün ve düzenleme tarihinin boş bırakıldığını, senet yazılıp doldurulurken yanlarında avukat ... ..., tanıklar ...ve..."nin de olduğunu, senedin avukat ... ..."in nezaretinde ve yönlendirmesi ile doldurulduğunu, aldığı senedi kendi iş yerindeki çelik kasaya koyduğunu, anahtarın birisinin kendisinde, diğerinin ise yanında çalışan yeğeni Sultan Küçük"te olduğunu, katılan ..."nin parçalar hâlinde elden 750.000 TL ödediğini, senedin ödeme günü geçtikten sonra 50.000 TL"yi de ödeyeceğini söyleyip senedin getirilmesini istediğini, senedi çelik kasadan alıp şifreli olan el çantasına koyduğunu, iş yoğunluğundan birkaç gün senedin çantasında kaldığını, iş yerine gelen kişiler olduğu gibi kendisinin de başka iş yerlerine gittiğini, çantanın şifresini açık unuttuğunun da olduğunu, katılan ..."nin iş yerine gittiğinde çantasını açıp senedi vereceği sırada senedi çantasında bulamadığını, 50.000 TL"sini de alamadığını, senedi kaybettiğini düşünerek iptal davası açtığını, senedin kaybolduğuna dair ticaret sicili gazetesine ilân verildiğini, 2013 yılı Mart ayında katılan ..."nin kendisini arayarak icra tebligatı geldiğini, tebligatı kontrol ettiğinde vermiş olduğu senedin başka kişilerce bulunup icra takibi yapıldığını söylediğini, katılan ..."ye karşı icra takibi yapıldığını öğrendikten sonra takibe konu senedin kendisine verilen senet olduğunu anladığını, sanıkları tanımadığını, kendileri ile ticaretinin veya alışverişinin olmadığını, 26.03.2013 tarihinde saat 10.30 sıralarında Ankara 3. İcra Müdürlüğüne gittiğini, tesadüfen sanık ..."in avukatının da orada olduğunu, sanık ... ile görüşmek istediğini söylediğinde avukatın müvekkilini satmayacağını söylediğini, orada bulunan birinin sanık ..."in avukatın yanında olan kişi olduğunu söylemesi üzerine sanık ..."in yanına gidip senedin nasıl eline geçtiğini sorduğunu, "Seni ilgilendirmez, s... git" dediğini, düzgün konuşmasını isteyince tartıştıklarını, belindeki siyah bir silaha elini atınca elini tuttuğunu, birbirlerine yumruk attıklarını,
    26.03.2013 tarihinde savcılıkta ek olarak; ticaret ile uğraştığını, arkadaşı olan ve ticaret ile uğraşan katılan ..."ye banka havalesi yoluyla 800.000 TL emanet olarak para yolladığını, suça konu senedin alacaklı kısmına "..." ve "Nakten" yazıları yazılıp düzenleme tarihi de 29.07.2012 şeklinde kaşe ile basılarak sanık ... tarafından senedin arkası cep telefonu yazılarak ve imzası atılıp sanık ..."e devir edildiğini, sanık ..."in de icra takibi başlattığını, senedin ne şekilde sanıkların eline geçtiğini ve ne şekilde kullandıklarını bilmediğini, farklı olarak ise; katılan ... tarafından doldurulan senedin kendisine gönderildiğini, bu senedi şifresini kullanmadığı çantasının içine koyduğunu, ancak bir zaman sonra senedi kaybettiğini anlayıp Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/26 esas sayılı dosyasında zayi nedeniyle iptal talebinde bulunduğunu,
    Tanık ... ile karşılıklı hakaret olayına ilişkin olarak 24.05.2013 tarihinde kollukta ek olarak; sanıkların suça konu senet ile ilgili olarak daha önce tanık... ile görüşme yaptıklarını haricen öğrendiğini ve tanık..."ı aradığını, buluştuklarında tanık..."ın "Galerici olduğu, avukat ..."yı sanık ... aracılığıyla tanıdığı, sanık ... ile avukat ..."nın kendisini telefon ile arayıp iş yerine geldikleri, kendisinden 5.000 TL istedikleri, müsait olmadığını, veremeyeceğini ancak araç isterlerse alıp götürebileceklerini söylediği, avukat ..."ya "Abi hayırdır neden 5.000 TL istemektesin" diye sorduğunda "Ayhancığım ..."in 800.000 TL"lik senedi var, onu tahsile koymak için bu para lazım bu nedenle senden borç istemeye geldik" dediği, kendisinin "Abi ... kim 800.000 TL"lik senedi olsun, ben yıllardır tanırım, Cafen bana 1.200 TL borçlu, adamın dolmuş parasına kadar ben vermekteyim" dediği, avukat ..."nın "İnanmıyor musun" deyip cebinden çıkarttığı senedi gösterdiği, senedin tarihsiz ve boş olduğu, üzerinde sanık ..."in adının yazılı olmadığını görünce senedi kimden aldıklarını sorduğu, senedin Eskişehir yolunda bir petrolcünün senedi olduğunu, ..."in ismini yazıp icraya koyacaklarını, bir sıkıntı olmadığını, alacaklı oldukları adamın çok sağlam olduğunu, Türkiye genelinde bütün petrolleri dağıttığını, 800.000 TL"nin ona çıtır geleceğini söyleyip "Sen de yolunu bulursun" dedikleri, avukat ... gittikten sonra sanık ..."e bu olayın neyin nesi olduğunu sorduğu, tankerle mazot verdiğini, ancak sıkıştırınca senedi avukat ..."nın getirdiğini, senedi kimin nasıl çaldığını bilmediğini, sadece bildiği kadarı ile senedin çalıntı olduğunu söylediği, sinirlenip "Çık git iş yerimden borcunu öde benim canımı sıkma" dediği" şeklinde olayı kendisine anlattığını, tanıklık yapmasını istediğini, ancak tanık..."ın kabul etmediğini, sinirlenip bağırınca polise haber verdiklerini, tanık..."a hakaret etmediğini,
    Kovuşturma evresinde ek olarak; katılan ..."den aldığı senedin günü geçince avukatı ..."in kendisini arayarak "Senedi tahsile koyalım" dediğini, kendisinin "Naci beyle dostluğumuz var, senedi takibe koyamayız öder" dediğini, daha sonra katılan ..."nin senet bedelini parça parça 20 gün ila 1 ay içerisinde ödediğini, ancak senedin tarihi geçtikten sonra ödediğini, 50.000 TL alacağı kaldığını, avukat ... ..."in ofisine geldiğini ve "Senede bakabilir miyim" dediğini, senedi kasadan çantasına almış olduğunu, çantasında başka senetlerin de bulunduğunu, ..."e senetleri verdiğini, "Senetlere bakın günü geçenler de var, günü geçenleri tahsile koyacağız inceleyin" dediğini, senetlere bakıp geri verdiğini, kendisinin de senetleri çantasına koyduğunu, senetleri geri aldığı sırada kontrol etmediğini, iki gün sonra katılan ..."den 50.000 TL"yi almaya gideceği sırada senedin olmadığını anladığını, avukat ... ..."i aradığını, senedin kaybolduğunu söylediğini, "Benden mi şüpheleniyorsun" dediğini, "Ben öyle bir şey düşünmedim ne yapmamız gerekiyor" diye sorduğunu, daha sonra ticaret mahkemesine avukatı ..."ın dava açtığını, o süreçte avukat ... ..."den şüphelendiğini ve kendisini de azlettiğini, tanık... üzerinden bu senedin takibe konulmaya çalışıldığını söyleyen arkadaşının adını söyleyemeyeceğini, endişeleri olduğunu,
    Katılan ... ve kardeşlerinin 26.10.2018 tarihli şikâyet dilekçesi üzerine başlatılan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/192682 soruşturma sayılı dosyasında şüpheli sıfatıyla 04.03.2020 tarihinde kollukta; katılan ..."nin kendisini arayarak bir sıkıntısı olduğunu ve 400.000 TL"ye ihtiyacı olduğunu, 10-15 gün içerisinde ödeyeceğini söylediğini, bunun üzerine Akbank"ta bulunan kendi şirket hesabından katılan ..."ye 400.000 TL para havale ettiğini, o sırada ofisine gelen avukatı ..."in katılan ..."nin sıkıntıya düştüğünü ve senet alınması gerektiğini söylediğini, kabul etmediğini ancak ödeme de olmayınca avukatı ... ile birlikte katılan ..."nin Eskişehir Yolu üzerinde bulunan Shell petrol istasyonuna gittiklerini, 400.000 TL meblağlı senedi kısa bir vade ile yazarak verdiğini, zamanı gelince senet tutarını elden ödediğini, aradan bir zaman geçtikten sonra katılan ..."nin paraya ihtiyacı olduğunu söyleyerek tekrar para istediğini, 800.000 TL parayı parça parça katılan ..."nin şoförü aracılığıyla gönderdiğini ve daha sonra 800.000 TL meblağlı senet aldığını, senedi ya avukatı ile giderek aldığını ya da katılanın şoförü ile gönderdiğini, senet kendisine geldiğinde hiç kontrol etmediğini, alacaklı kısmında ne yazdığını bilmediğini, katılan ..."nin 750.000 TL"yi ödediğini ve 50.000 TL borcu kaldığı sırada senedi katılan ..."ye vermek istediğini, ancak "50.000 TL"yi verdikten sonra senedi alırız" dediğini, senedin diğer alacak senetleri ile birlikte çantasında durduğunu, avukatı ..."e icraya verilecek diğer senetlerle birlikte katılan ..."nin de senedini verdiğini, diğer senetleri işleme koymasını, katılan ..."nin senedini de kontrol edip geri vermesini söylediğini, işlem yapılmayacak olan senetleri verdiğinde çantasına koyduğunu, avukatına güvendiği için senetleri kontrol etmediğini, katılan ..."nin senedini geri verip vermediğini bilmediğini, katılan ..."nin kalan 50.000 TL"yi vereceğini söyleyip "Senedi getir paranı al" dediğini, ancak senedi diğer senetlerin arasında bulamadığını, avukatı ..."i arayarak senedin diğer senetler içerisinde olup olmadığını sorduğunu, avukat ... ..."in faks yolu ile katılan ..."nin bahse konu senetle bir sorumluluğunun olmadığına, sorumluluğun kendisine ait Özak Petrol şirketine ait olduğuna dair bir yazı gönderdiğini, kendisinin ise bu şekilde olmayacağını, ticaret mahkemesine dava açılması gerektiğini söylediğini, geçiştirince içine bir şüphe düştüğünü, kendisini kısa süre sonra azlettiğini, farklı bir avukata ticaret mahkemesine dava açmasını söylediğini, dava açıldıktan sonra 3 ay dolmasına 15 gün kala katılan ..."ye ödeme emri tebliğ edildiğini, senedin kendi ofisinden avukatı ... tarafından çalınarak ele geçirildiğini düşündüğünü, yaptığı ticaret ve verdiği borçlar nedeniyle aldığı çek ve senetler dolayısıyla birçok kişi, kurum ve tüzel kişilikler hakkında icra takipleri yaptığını, şüpheli..."ı tanımadığını, şüpheli..."ı Green Park Otel"de katılan ..."den alacaklarını temlik etmek için görüştüğü sırada tanıdığını, katılan ..."den 2.100.000 TL olan alacaklarını 700.000 TL olarak şüpheli..."a temlik ettiğini,
    Tanık... soruşturma evresinde; katılan ..."nin mali işlerini takip ettiğini, 2012 yılı sonlarında iş yerinde iken katılan ... ile avukatı ..."in geldiklerini, katılan ..."nin borcuna karşılık el yazısı ile senet düzenleyip imzalayarak verdiğini, sonraki günlerde katılan ..."nın senedi kaybettiğini ve bulan kişilerin icraya koyduğunu öğrendiğini,
    Kovuşturma evresinde ek olarak; katılan ..."nin senedin isim kısmına yani senedi kime verdiği ile ilgili bölüme isim yazmadığını, "Niye böyle yapıyorsun" diye sorduğunda yıllardır dost olduklarını ve sürekli alış veriş yaptıklarını söylediğini,
    Tanık ...; katılan ..."nin işlerini takip ettiğini, patronu olan katılan ..."nin maddi olarak sıkıştığı için önceden de ticareti olan katılan ..."dan 800.000 TL aldığını, karşılığında teminat senedi verdiğini, senedi verirken kendisi ile tanıklar ...ve...ile avukat ... ..."in orada olduklarını, senedi katılan ..."nin tanzim ettiğini, kendisinin değişik tarihlerde parçalar hâlinde elden..."ya para verdiğini, çok az bir borç kaldığını, Musa"nın senedi kaybettiğini söylediğini, sanıkları tanımadığını, ticaretleri olmadığını,
    Tanık ...; Ankara Barosuna kayıtlı avukat olduğunu, katılanların müvekkili olduklarını, katılan ..."nin düzenlemiş olduğu senedi, aralarında olan ticari ilişkiye dayanarak katılan ..."ya verdiğini, senet düzenlenirken senedin doldurulacak yerlerini kendisinin gösterdiğini, katılan ..."nin kendi el yazısı ile senedi düzenlediğini, senedin düzenleme tarihi ve lehdar kısmının özellikle boş bırakıldığını, daha sonraki günlerde senedi katılan ..."da gördüğünü, katılan ..."nın senedin ödenmeye devam ettiğini söylediğini, bir kaç gün sonra ise senedi kaybettiğini söylediğini, bu nedenle iptal davası açıldığını, sanıkları tanımadığını,
    Tanık ...; ağabeyi olan katılan ... ile birlikte Altındağ"da bulunan Türk Petrol isimli iş yerini işlettiklerini, yine akaryakıt işi ile uğraşan katılan ..."yı 30 yıldır tanıdığını, uzun zamandır kendisi ile ticaret yaptıklarını, 2012 yılı içinde maddi olarak sıkıştıkları için katılan ..."nin katılan ..."dan 800.000 TL borç aldığını, aldığı paraya karşılık iş yerinde bir senet düzenlediğini, senet düzenlenirken tanıklar ..., ... ve katılan ..."nın yanlarında olduğunu, daha sonra senedin çalındığını öğrendiklerini, sanıkları tanımadığını, kendileri ile hiç iş yapmadıklarını,
    Tanık ...; galericilik yaptığını, sanık ..."i babadan dededen dost oldukları için tanıdığını, avukat ..."yı da sanık ... aracılığıyla tanıdığını, avukat ..."nın kendisini arayıp sanık ... ile birlikte yemeğe geleceklerini söylediğini, yemekte bir süre konuştuktan sonra avukat ..."in "Ayhancığım bize 5.000 TL para vereceksin" dediğini, üç tane araba aldığı için borçlu olduğunu ve bu parayı veremeyeceğini söylediğini, parayı niçin istediklerini sorduğunda avukat ..."in "... beyin 800.000 TL"lik evrakı var, onun haczine girişeceğiz" dediğini, kendisinin gülerek "Ben ..."i tanırım, bana 1.200 TL borcu var, adam o parayı veremiyor, ... hayırdır" dediğini, "İnanmıyor musun" diyerek avukat ..."in cebinden çıkarttığı bir senedi gösterdiğini, senedin 800.000 TL tutarında tarihsiz boş bir senet olduğunu, alacaklı kısmında sanık ..."in adının yazılı olmadığını, borçlu kısmında hatırladığı kadarıyla Ö.N. olarak Eskişehir yolu üzerinde bir petrol ofisinin adının yazılı olduğunu, senedin bir petrolcünün senedi olduğunu, parayı aldıktan sonra sanık ..."in ismini yazıp icraya koyacaklarını söylediklerini, bu miktar bir senet için 5.000 TL istemeleri nedeniyle "Bu işte bir sıkıntı olmadığına emin misiniz" diye sorduğunu, hiç bir sıkıntı olmadığını, adamın çok sağlam olduğunu, bu paranın ona koymayacağını, Türkiye genelinde bütün petrolleri dağıttığını, bu paranı ona çıtır geldiğini söyleyip "Sen de yolunu bulursun" dediklerini, avukat ..."in "Ayhan sen bize yardımcı olamayacak mısın" dediğini, kendisinin "Ağabey adamın dolmuş parasını ben veriyorum, ben yardımcı olamam" dediğini, bunun üzerine avukat ..."in ayrılıp gittiğini, sanık ..."e "Hayırdır ... abi senin ayranın yok içmeye, 800.000 TL"lik senet sende ne gezmekte, bu neyin nesi bana anlat" dediğini, sanık ..."in "Ben mazot verdim" dediğini, "Senin traktöre konulacak mazotun yok işin aslını anlat, ben de ona göre hareket edeyim" dediğini, "Ben mazot verdim, senedim hırsızlık, çalıntı, sana ne kardeşim, verirsen bana parayı yolunu bulursun" dediğini, "Kimden elinize geçti bu senet, kim çalmış, bak bu işin sonunda çok sıkıntı çekersin" deyince "Avukat getirdi senedi, kim çalmış nasıl çalmış bilmiyorum, sadece bildiğim çalıntı olduğu, sana ne kardeşim" dediğini, kendisinin sinirlenerek "Bu konuyla bana gelme" dediğini, sanık ..."in bu şekilde gittiğini ve bir daha kendisini görmediğini, bu konu ile ilgili olarak katılan ..."nın kendisini aradığını, buluştuklarında olayı anlattığını, katılanın "Madem senet sana geldi, neden polise bildirmedin" deyip hakaret ettiğini, kendisinin de ona hakaret ettiğini, birbirlerine vurduklarını, olayın polise intikal ettiğini,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık ... soruşturma evresinde; 2002 yılından itibaren Gazioğulları Alüminyum isimli şirketin sahibi olduğunu, iş yerine hammadde olarak aldığı alüminyum malzemesini işleyerek kapı, pencere, cephe giydirme ve döküm bağlantı işleri yaptığını, katılan ..."yi 6-7 yıldır tanıdığını, alüminyum eritilmesi için kullandığı yanık yağ ve mazotu ara sıra katılan ..."nin sahibi olduğu Yenimahalle 26. km"de bulunan Shell petrol istasyonundan aldığını, parasını sürekli peşin ödediğini, katılan ..."nin maddi olarak zor durumda ve paraya ihtiyacı olduğunu söyleyip borç para istediğini, bunun üzerine nakit olarak 750.000 TL"yi katılan ..."ye verdiğini, daha önceden de 50.000 TL alacağı olduğunu, parayı banka aracılığıyla göndermediği için belge, fatura ya da tanığının bulunmadığını, parayı kendi iş yerinin önünde teslim ettiğini, kamera da bulunmadığını, katılan ..."nin parayı aldığında suça konu senedi kendisine bırakıp gittiğini, senedin lehdar kısmında kendi adının yazılmış olduğunu, senedi kendisinin doldurmadığını, aldığı bu senedi ciro ederek borcuna karşılık sanık ..."e verdiğini, parasını genelde iş yerindeki kasasında bulundurduğunu, bankadan çekmediğini, katılan ..."yı tanımadığını,
    Kovuşturma evresinde ek olarak; aylık gelirinin 30.000 TL olduğunu, katılan ..."nin iş yerine gelip sıkıntılarından bahsettiğini, 700.000-800.000 TL gibi bir paraya ihtiyacı olduğunu söylediğini, kendisinin Ankara Kalecik Karayolu üzerindeki çiftliğinde altın, dolar ve euro bulundurduğunu, "Onları bozdururum senin sıkıntını gideririm" dediğini, 2012 yılı Ağustos veya Eylül ayında sitelerde bulunan çıraklık eğitim merkezinin önünde katılan ..."ye para vererek senet aldığını, senedi katılan ..."nin yazmış olduğunu, senedi yazılı vaziyette aldığını, parayı ödemediklerini, bu senedi kendisinin sanık ..."e verdiğini, sanık ..."in 20 yıllık arkadaşı olduğunu ve sanık ..."den yüklü miktarda borç para aldığını, bölük pörçük 100.000, 200.000, 300.000 TL şeklinde 2012 yılının 5, 6 ve 8. aylarında borç para almış olduğunu, çiftliğinde 800.000 TL tutarında altın ve parası bulunduğu halde sanık ... 20 yıllık dostu olduğu için "İhtiyacım var" deyip aldığını ve almaya da devam ettiğini, sanık ..."den borç para aldığına dair 750.000 TL tutarında senedi olduğunu ve bu senedi geri aldığını, bunun dışında sanık ..."den borç aldığına dair başkaca elinde yazılı belge bulunmadığını, tanık ..."e 1.200 TL borcunun olmadığını, tanık..."dan 12.000 TL alacağı olduğunu, Kayseri"den kendisine 10.000 TL para çıkarttığını,
    Katılan ... ve kardeşlerinin 26.10.2018 tarihli şikâyet dilekçesi üzerine başlatılan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/192682 soruşturma sayılı dosyasında şüpheli sıfatıyla 05.03.2020 tarihinde kollukta; katılan ..."ye verdiği borca teminat olarak üzeri dolu ve yazılı vaziyette aldığı senedi ciro ederek borcuna karşılık sanık ..."e verdiğini, katılan ..."den senedi aldığında üzerinde kendisinin adının yazılı olduğunu,
    Sanık ... soruşturma evresinde; katılanları daha önceden tanımadığını ve kendileri ile bir ticaretlerinin olmadığını, sanık ..."i 20 yıldır tanıdığını, kendisi ile alışverişi olduğunu ve elden borç para verdiğini, sanık ..."den olan alacağının bir ticarete dayanmadığını, elinde bir belge bulunmadığını, nakit ve altın olarak 750.000 TL borç verdiğini, parayı banka aracılığı ile göndermediğini, sanık ..."in borcuna karşılık 750.000 TL tutarında kendi adına olan bir senet verdiğini, bu senedin vadesine daha çok zaman olduğunu, daha yakın vadeli bir senet verip 750.000 TL"lik senedini almayı teklif edince kabul ettiğini, bunun üzerine 2012 yılının 7 veya 8. ayı içerisinde sanık ..."in suça konu 800.000 TL tutarındaki senedi verip 750.000 TL"lik senedini geri aldığını, senedi aldığında tüm kısımlarının dolu ve imzalı olduğunu, sadece arkasını sanık ..."e ciro ettirdiğini, ödenmemesi nedeniyle kendisinin de ciro ederek icraya koyduğunu, 26.03.2013 tarihinde saat 10.45 sıralarında avukatı ... ile buluşmak için icra mahkemelerinin olduğu adliye ek binasına gittiğini, dışarı çıktıklarında avukat ... ..."in avukat ..."a hitaben "Siz bu senedi çaldınız nasıl takip yaparsınız", kendisine hitaben de "Sen ... misin sen beni tanıyor musun" dediğini, "Sen de beni tanımıyorsun eğer arada bir problem varsa ... ile görüş" dediğini, bu arada katılan ..."nın ve yanındaki birinin kendisini darp etmeye başladıklarını, güvenlik görevlilerinin araya girdiklerini, katılan ..."yı bu olay nedeniyle tanıdığını, katılan ..."yi ise bu olaydan bir hafta sonra avukatı ..."ın bürosunda tanıdığını,
    Kovuşturma evresinde; 5-6 yıldır sanık ..."e parça parça 600.000-700.000 TL para verdiğini, karşılığında aldığı senedin vadesinin daha ileri tarihli olduğunu, daha sonra suça konu senedi getirdiğini, avukatı ile birlikte araştırma yaptığını, senedin borçlusu katılan ..."nin mal varlığının olduğunu tespit ettiğini ve adresine gittiğinde katılan ..."nin ayrıldığını söylediklerini, kendisinin de senedi icraya koyduğunu, aylık 3.000 TL geliri olmasına rağmen daha önceden üç tane yediemin deposu olduğunu, ancak devrettiğini, banka ile hiç çalışmadığını, bankada parasının olmadığını, vergi borcu olmasına rağmen vergi borcunu ödemeyip bir başkasına borç para vermesinin nedeni sorulduğunda insanların ilişkilerinde birbirlerine borç verip aldıklarını, senedi avukata verdiğini, senedi takibe koyacakları sırada sanık ..."in katılan ..."nin adını söylediğini, ödeme emrinde katılan ..."nin soyadının Bayamlıoğlu ya da Bayramlıoğlu şeklinde avukatın doldurduğunu,
    Katılan ... ve kardeşlerinin 26.10.2018 tarihli şikâyet dilekçesi üzerine başlatılan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/192682 soruşturma sayılı dosyasında şüpheli sıfatıyla 04.03.2020 tarihinde kollukta; katılan ..."yi açmış olduğu icra takibi nedeniyle tanıdığını, katılan ... ile başka bir ilişkisinin bulunmadığını, öncesinde ve sonrasında ticaretlerinin olmadığını, alacağını şüpheli..."a noterde avukatı ... vasıtasıyla devrettiğini, 650.000 TL alarak dosyadan çıktığını,
    Savunmuşlardır.
    Uyuşmazlıkların sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için dolandırıcılık ve resmî belgede sahtecilik suçlarının unsurlarının açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
    1- Dolandırıcılık suçu 5237 sayılı TCK"nın 157. maddesinde;
    "Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir." şeklinde düzenlenmiş, 158. maddesinde ise suçun nitelikli hâlleri sayılmıştır.
    Mal varlığının yanında irade özgürlüğünün de korunduğu dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
    1) Failin bir takım hileli davranışlarda bulunması,
    2) Hileli davranışların mağduru aldatabilecek nitelikte olması,
    3) Failin hileli davranışlar sonucunda mağdurun veya başkasının aleyhine, kendisi veya başkası lehine haksız bir yarar sağlaması,
    Şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
    Fail kendisi veya başkasına yarar sağlamak amacıyla bilerek ve isteyerek hileli davranışlar yapmalı, bu davranışlarla bir başkasına zarar vermeli, verilen zarar ile eylem arasında uygun nedensellik bağı bulunmalı ve zarar da, nesnel ölçüler göz önünde bulundurularak belirlenecek ekonomik bir zarar olmalıdır.
    Görüldüğü gibi, dolandırıcılık suçunu diğer mal varlığına karşı işlenen suç tiplerinden farklı kılan husus, aldatma temeline dayanan bir suç olmasıdır. Birden çok hukuki konusu olan bu suç işlenirken, sadece mal varlığı zarar görmemekte, mağdurun veya suçtan zarar görenin iradesi de hileli davranışlarla yanıltılmaktadır. Madde gerekçesinde de, aldatıcı nitelik taşıyan hareketlerle, kişiler arasındaki ilişkilerde var olması gereken iyiniyet ve güvenin bozulduğu, bu suretle kişinin irade serbestisinin etkilendiği ve irade özgürlüğünün ihlâl edildiği vurgulanmıştır.
    5237 sayılı TCK"nın 157. maddesinde yalnızca hileli davranıştan söz edilmiş olmasına göre, her türlü hileli davranışın dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağının belirlenmesi gerekmektedir.
    Kanun koyucu anılan maddede hilenin tanımını yapmayarak suçun maddi konusunun hareket kısmını oluşturan hileli davranışların nelerden ibaret olduğunu belirtmemiş, bilinçli olarak bu hususu öğreti ve uygulamaya bırakmıştır.
    "Hile", Türk Dili Kurumu sözlüğünde; "Birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, desise, entrika" (Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, s. 891) şeklinde, uygulamadaki yerleşmiş kabule göre ise; "Hile nitelikli yalandır. Yalan belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun denetleme olanağını ortadan kaldırmalıdır. Kullanılan hile ile mağdur yanılgıya düşürülmeli ve yanıltma sonucu kandırıcı davranışlarla yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hileli davranışın aldatacak nitelikte olması gerekir. Basit bir yalan hileli hareket olarak kabul edilemez." biçiminde tanımlanmıştır.
    Öğretide de hile ile ilgili olarak; "Olaylara ilişkin yalan açıklamaların ve sarf edilen sözlerin doğruluğunu kuvvetlendirecek ve böylece muhatabın inceleme eğilimini etkileyebilecek yoğunluk ve güçte olması ve bu bakımdan gerektiğinde bir takım dış hareketler ekleyerek veya böylece var olan halden ve koşullardan yararlanarak, almayacağı bir kararı bir kimseye verdirtmek suretiyle onu aldatması, bu suretle başkasının zihin, fikir ve eylemlerinde bir hata meydana getirmesidir." (Sulhi Dönmezer, Kişilere ve Mala Karşı Cürümler 2004, s. 453), "Hile, oyun, aldatma, düzen demektir. Objektif olarak hataya düşürücü ve başkasının tasavvuru üzerinde etki doğurucu her davranış hiledir." (Nur Centel/Hamide Zafer/Özlem Çakmut, Kişilere Karşı Suçlar, İstanbul 2011, Beta Yayınevi, 2. Baskı, Cilt I, s. 456) biçiminde tanımlara yer verilmiştir.
    Yerleşmiş uygulamalar ve öğretideki baskın görüşlere göre ortaya konulan ilkeler göz önünde bulundurulduğunda; hile, maddi olmayan yollarla karşısındakini aldatan, hataya düşüren, düzen, dolap, oyun, entrika ve bunun gibi her türlü eylem olarak kabul edilebilir. Bu eylemler bir gösteriş biçiminde olabileceği gibi, gizli davranışlar olarak da ortaya çıkabilir. Gösterişte, fail sahip bulunmadığı imkânlara ve sıfata sahip olduğunu bildirmekte, gizli davranışta ise kendi durum veya sıfatını gizlemektedir. Ancak sadece yalan söylemek, dolandırıcılık suçunun hile unsurunun gerçekleşmesi bakımından yeterli değildir. Kanun koyucu yalanı belirli bir takım şekiller altında yapıldığı ve kamu düzenini bozacak nitelikte bulunduğu hallerde cezalandırmaktadır. Böyle olunca hukuki işlemlerde, sözleşmelerde bir kişi mücerret yalan söyleyerek diğerini aldatmış bulunuyorsa bu basit şekildeki aldatma, dolandırıcılık suçunun oluşumuna yetmeyecektir. Yapılan yalan açıklamaların dolandırıcılık suçunun hileli davranış unsurunu oluşturabilmesi için, bu açıklamaların doğruluğunu kabul ettirebilecek, böylece muhatabın inceleme eğilimini etkisiz bırakabilecek yoğunluk ve güçte olması ve gerektiğinde yalana bir takım dış hareketlerin eklenmiş bulunması gerekir.
    Failin davranışlarının hileli olup olmadığının belirlenmesi noktasında öğretide şu görüşlere de yer verilmiştir: "Hangi hareketin aldatmaya elverişli olduğu somut olaya göre ve mağdurun içinde bulunduğu duruma göre belirlenmelidir. Bu konuda önceden bir kriter oluşturmak olanaklı değildir." (Veli Özer Özbek/Koray Doğan/Pınar Bacaksız/İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara 2012, Seçkin Yayınevi, 4. Baskı, s. 650), "Hileli davranışın anlamı birtakım sahte, suni hareketler ile gerçeğin çarpıtılması, gizlenmesi ve saklanmasıdır." (Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 6. Baskı, s. 343), "Hilenin, mağduru hataya sürükleyecek nitelikte olması yeterlidir; ortalama bir insanı hataya sürükleyecek nitelikte olması aranmaz. Bu nedenle, davranışın hile teşkil edip etmediği muhataba ve olaya göre değerlendirilmelidir." (Nur Centel/Hamide Zafer/Özlem Çakmut, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, İstanbul 2011, Beta Yayınevi, 2. Baskı, Cilt I, s. 462).
    Esasen, hangi davranışların hileli olup olmadığı konusunda genel bir kural koymak oldukça zor olmakla birlikte, bu konuda olaysal olarak değerlendirme yapılmalı, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmak suretiyle sonuca ulaşılmalıdır.
    Uyuşmazlık konusunu ilgilendiren "Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle" dolandırıcılık suçu ise; suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK"nın 158/1-d maddesinde; "(1) Dolandırıcılık suçunun; ...d- kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi hâlinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur." şeklinde iken, suç tarihinden sonra 02.12.2016 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 14. maddesiyle "iki yıldan yedi yıla kadar hapis" şeklindeki yaptırım "üç yıldan on yıla kadar hapis" olarak değiştirilmiştir.
    Bu düzenleme ile toplumda yaşayan insanlar üzerinde güven etkisi oluşturan kurum, kuruluş ve tüzel kişiler aracı kullanılmak suretiyle kişilerin istismar edilmesinin önlenmesi amaçlanmış ve maddenin bu bölümüne ilişkin gerekçesinde de; "Birinci fıkranın (d) bendinde, dolandırıcılık suçunun kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişilerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi, bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Çünkü, kamu kurum veya kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişilikleri toplumda güven beslenen müesseler olarak kabul edilmiştir." şeklinde açıklamalara yer verilmiştir.
    2- Resmî belgede sahtecilik suçu TCK"nın 204. maddesinde;
    "(1) Bir resmî belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmî belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmî bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmî belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (3) Resmî belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması hâlinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır." şeklinde düzenlenmiştir.
    Suçun konusu resmî belge olup, resmî belgede bir kamu görevlisi tarafından görevi gereği düzenlenen yazıyı ifade etmektedir.
    Maddenin birinci fıkrasında resmî belgede sahtecilik suçu seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmıştır. Birinci seçimlik hareket, resmî belgeyi sahte olarak düzenlemektir. Bu seçimlik hareketle, resmî belge esasında mevcut olmadığı halde, mevcutmuş gibi sahte olarak üretilmektedir. İkinci seçimlik hareket gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmektir. Bu seçimlik hareketle, esasında mevcut olan resmî belge üzerinde silmek veya ilaveler yapmak suretiyle değişiklik yapılmaktadır. Birinci ve ikinci seçimlik hareketle bağlantılı olarak belirtmek gerekir ki; sahteciliğin, belge üzerindeki bilgilerin bir kısmına veya tamamına ilişkin olmasının, suçun oluşması açısından bir önemi bulunmamaktadır. Üçüncü seçimlik hareket ise, sahte resmî belgeyi kullanmaktır. Kullanılan sahte belgenin kişinin kendisi veya başkası tarafından düzenlenmiş olmasının bir önemi yoktur. Kullanma mütemadi suç şeklinde de gerçekleşebilir.
    Maddenin ikinci fıkrasında, resmî belgede sahtecilik suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi ayrı bir suç olarak düzenlenmiş ve daha ağır bir yaptırıma bağlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesinin yanı sıra, suçun konusunu oluşturan belgenin kamu görevlisinin görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu bir belge olması gerekir. Kamu görevlisinin gerçeğe aykırı olarak bir olayı kendi huzurunda gerçekleşmiş veya bir beyanı kendi huzurunda yapılmış gibi göstererek belge düzenlemesi hâlinde, bu fıkra hükmünde tanımlanan suç oluşmaktadır.
    Maddenin üçüncü fıkrasında ise, suçun konusunu oluşturan resmî belgenin, kanunun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan bir belge niteliğinde olması hâlinde cezanın yarı oranında artırılması hükme bağlanmıştır.
    Sahtecilik suçlarının hukuki konusu kamu güveni olup, belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, gerçek bir belgeye eklemeler yapılması, tamamen veya kısmen değiştirilmesi eylemlerinin kamu güvenini sarstığı kabul edilerek, söz konusu eylemler suç olarak düzenlenmiş ve yaptırım altına alınmıştır.
    Sahtelikten söz edebilmek için, düzenlenen belgenin gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi aldatıcı nitelikte olması gerekir. Aldatıcılık özelliği suçun temel unsuru olup, özel bir incelemeye tâbi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge, sahte belge olarak kabul edilmelidir. Sahteciliğin kişileri aldatacak nitelikte (nesnel) bulunup bulunmadığının ve beş duyuyla ilk bakışta anlaşılabilir olup olmadığının şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekir.
    Diğer taraftan, ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK, adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir değişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
    Suç ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK"nın, "Kovuşturma Evresi"ne ilişkin üçüncü kitabının, "Kamu Davasının Yürütülmesi" başlıklı birinci kısmının, "Delillerin Ortaya Konulması ve Tartışılması" başlıklı dördüncü bölümünde yer alan, "Delillerin ortaya konulması ve reddi" başlıklı 206. maddesi;
    "(1) Sanığın sorguya çekilmesinden sonra delillerin ortaya konulmasına başlanır. Ancak, sanığın tebligata rağmen mazeretsiz olarak gelmemesi sebebiyle sorgusunun yapılamamış olması, delillerin ortaya konulmasına engel olmaz. Ortaya konulan deliller, sonradan gelen sanığa bildirilir.
    (2) Ortaya konulması istenilen bir delil aşağıda yazılı hâllerde reddolunur:
    a) Delil, kanuna aykırı olarak elde edilmişse.
    b) Delil ile ispat edilmek istenilen olayın karara etkisi yoksa.
    c) İstem, sadece davayı uzatmak maksadıyla yapılmışsa.
    (3) Cumhuriyet savcısı ile sanık veya müdafii birlikte rıza gösterirlerse, tanığın dinlenmesinden veya başka herhangi bir delilin ortaya konulmasından vazgeçilebilir.",
    "Delil ve olayın geç bildirilmesi" başlıklı 207. maddesi ise;
    "(1) Delilin ortaya konulması istemi, bunun veya ispat edilmek istenen olayın geç bildirilmiş olması nedeniyle reddedilemez."
    Şeklinde düzenlenmiştir.
    Görüldüğü üzere CMK"nın 206. maddesinin ikinci fıkrasında, ortaya konulması istenilen bir delilin reddolunacağı hâller gösterilmiş, 207. maddesinde ise, delilin ortaya konulması isteminin geç bildirilmiş olması nedeniyle reddedilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
    Uygulamada, iddianamede yer verilmeyen yeni delillerin duruşma evresinde araştırılması ve tartışılmasına soruşturmanın genişletilmesi (tevsii tahkikat) denilmektedir. Taraflar da mahkemeden soruşturmanın genişletilmesi talebinde bulunabilirler. Soruşturmanın genişletilmesi kavramı, yargılamada bir geriye dönüşü ortadan kaldırmak, taraflara delil ileri sürme olanağını tanımak amacına yönelik bir ilkedir. Soruşturmanın genişletilmesi imkânından yararlanılarak bir delilin ortaya konulması istemi, mahkemenin süzgecinden geçmek durumundadır. Mahkeme bu istemi serbestçe değerlendirecek, talebin kabulü ya da reddi biçiminde bir karar verecektir. Mahkemece soruşturmanın genişletilmesi kapsamı içinde bir delilin toplanması ve tartışılması yerinde görüldüğünde, bunun için gerekli işlem yapılacaktır. Söz gelimi bu bir tanık olduğunda, tanık duruşmaya çağrılacak ve dinlenecektir. (Nur Centel-Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 6. Bası, Beta Yayıncılık, İstanbul, 2008, s. 607; Erdener Yurtcan, Ceza Yargılaması Hukuku, 10. Bası, Kazancı Hukuk Yayınları, İstanbul, 2004, s. 537-538).
    Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Katılan ..."nun Ankara"da üç adet petrol istasyonu sahibi olduğu, nakit paraya ihtiyaç duyması nedeniyle 2012 yılı içerisinde daha önceden tanıdığı ve kendisi gibi petrol istasyonu sahibi olan diğer katılan ..."dan 800.000 TL borç aldığı ve karşılığında kendi el yazısı ile doldurup imzaladığı suça konu senedi katılana teslim ettiği, senedin tutarının 800.000 TL olduğu ve vadesinin de 29.10.2012 olarak belirlendiği, senette alacaklı kısmı ve düzenleme tarihinin ise boş bırakıldığı, katılan ..."nin parça parça olmak üzere borcun 750.000 TL"sini ödediği ve kalan 50.000 TL"yi ödeyip senedi geri almak istediğini katılan ..."ya söylediği, ancak katılan ..."nın senedi koyduğu çantasında bulamadığı ve senedin iptali istemiyle 11.01.2013 tarihinde dava açtığı, 23.03.2013 tarihinde katılan ..."ye icra ödeme emri tebliğ edilince icra takibine esas alınan senedin katılan ..."ya vermiş olduğu ve katılan ..."nın da kaybettiğini söylediği senet olduğunu anladığı, senedin alacaklı kısmında sanık ..."in adının yazılı olduğu ve senedin sanık ... tarafından diğer sanık ..."e ciro edildiği, sanık ..."in de senedi ciro ederek 06.03.2013 tarihinde katılan ... aleyhinde icra takibi başlattığı, 03.04.2013 tarihinde katılan ..."nin evinde haciz işlemi yapıldığı, katılan ... vekilinin 04.04.2013 tarihinde açtığı imzaya ve borca itiraz davasının süre yönünden reddine karar verildiği, bilirkişi raporuna göre senedin ön yüzündeki alacaklı kısımda "..." ve "Nakten" yazılarının sanıkların ve katılanların eli ürünü olmadığı, diğer el yazıları ile keşideci imzasının ise katılan ..."nin eli ürünü olduğu, sanıkların suça konu senedi hangi borca karşılık olmak üzere kimden aldıklarını ispat ve borca dair herhangi bir fatura da ibraz edemedikleri ve ele geçirdikleri senedi ciro ederek icra takibinde bulunmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık ve resmî belgede sahtecilik suçlarını işledikleri iddiası ile açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda Yerel Mahkemece "Katılan ..."nin soyadının "Bayamlıoğlu" olmasına rağmen icra ödeme emrinde "Bayanlıoğlu (Bayramlıoğlu)" şeklinde yazıldığı, senette de soyadının açıkça anlaşılmadığı, bu durumun sanıkların katılan ..."nin soyadını bilmedikleri anlamına geldiği, sanık ..."in senedi katılan ..."den aldığında lehdar kısmının dolu olduğunu savunmasına rağmen senedin diğer bölümlerini el yazısı ile dolduran katılan ..."nin alacaklı kısmını başkasına doldurtup senedi sanık ..."e vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, katılan ..."nın katılan ..."ye borç verdiğini havale makbuzları ile ispatlamasına karşın, sanık ..."in para verdiğine dair belge veya tanık olmadığını söylediği, parayı nereden temin ettiğini de açıklayamadığı, ayrıca katılan ... ile aralarında daha önce olduğunu belirttiği ticari ilişkiye ilişkin hiçbir belge gösteremediği, senedin katılan ..."nın elinden rızası hilafına çıktığının sabit olduğu, sanıklar arasındaki borç ilişkisini gösteren belge bulunmadığı gibi sanık ..."in sanık ... aleyhinde icra takibi yapmamasının dikkat çekici olduğu, sanık ..."in vergi rekortmeni olduğunu söylemesine rağmen 345.000 TL vergi borcunun bulunduğu, sanık ..."in de vergi borçlarının olduğu ve 800.000 TL alacaklı olmasını gerektiren boyutta bir gelirinin bulunmadığı, sanıkların hukuka aykırı olarak ele geçirdikleri senedi hukuki sonuç doğuracak şekilde doldurdukları" şeklindeki gerekçeler ile sanıkların kamu kurumunu araç olarak kullanmak suretiyle dolandırıcılık ve resmî belgede sahtecilik suçlarından mahkûmiyetlerine karar verildiği olayda;
    Katılan ..."nın suça konu senedi çantasında iken kaybettiğini ve bulamadığını, sanıkları daha önce hiç görmediğini ve tanımadığını, senet ile teminat altına alınan borcun 50.000 TL"sini senedin kaybolması nedeniyle alamadığını ifade etmesine, senedin iptali için dava açmasına, katılan ... aleyhine icra takibinde bulunan sanık ... ile icra mahkemeleri binası önünde kavga etmesine, senedin akıbetini araştırarak tanık..."a ulaşıp tanıklık yapmasını istemesine ve ayrıca katılan sıfatıyla duruşmaları takip etmesine rağmen; katılan ... ve kardeşlerinin 26.10.2018 tarihli şikâyet dilekçesi ile aralarında katılan ... ve sanıkların da olduğu bir çok kişiden şikâyetçi olmaları üzerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/192682 sayılı dosyasında başlatılan soruşturmada suça konu senede dayalı icra takibi nedeniyle ekonomik olarak zor duruma düşen katılan ..."nin, dosya şüphelisi katılan ..."nın bağlı olduğu örgütün liderliğini yapan şüpheli... ile sözleşme düzenleyip komisyon karşılığında hacizlerden ve borçlardan kurtulmak için gayrimenkulleri üzerinde tasarrufta bulunması amacıyla vekâletname verdiği, ancak suç örgütü lideri ve yöneticilerinin katılan ..."nin gayrimenkullerini örgüt üyelerine devredip üçüncü kişilere sattıkları, katılan ..."nin borçlarını kapatmadıkları ve yüksek miktarda menfaat elde ettikleri iddiasıyla diğer şüpheliler ile birlikte dosya şüphelileri olan katılan ... ile sanıkların iletişimlerinin tespitine yönelik Cumhuriyet savcısının talebinin Sulh Ceza Hakimliğince kabul edildiği, adli kontrol kararı verildiği, ifadelerinin alındığı, dosya kapsamında örgüt yöneticisi oldukları iddia edilen şüpheli..."a katılan ..."nın, şüpheli..."a ise sanık ..."in katılan ..."den olduğunu iddia ettikleri alacaklarını temlik yolu ile devrettiklerinin tespit edildiği nazara alındığında;
    Ceza yargılamasının amacının, hiçbir kuşkuya yer bırakmaksızın maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olduğundan hareketle, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca diğer şüpheliler ile birlikte katılan ... ve sanıklar hakkında yürütülen 2018/192682 soruşturma sayılı dosyasının temelini, katılan ..."nın kaybettiğini iddia ettiği ve sanık ... tarafından icra takibine konu edilen suça konu senedin oluşturması ve söz konusu senedin katılan ..."nın elinden ne şekilde çıktığı ve sanıklar tarafından hukuka aykırı bir şekilde ele geçirilip geçirilmediğinin sanıklara atılı suçların sübutuna etkili nitelikte olması, ayrıca CMK"nın 207. maddesi uyarınca delilin ortaya konulması isteminin geç bildirilmiş olması nedeniyle reddedilememesi gerektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/192682 sayılı soruşturmanın sonucunun beklenilmesi, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi hâlinde soruşturma dosyasının getirtilerek incelendikten sonra bir örneğinin dosya arasına alınması, kamu davası açılması hâlinde aralarındaki fiili ve hukuki irtibat nedeniyle kamu davalarının birleştirilmesine karar verilmesi ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerekirken, eksik araştırmayla sanıklar hakkında mahkûmiyet hükümleri kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
    Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, eksik araştırmayla hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
    Ulaşılan bu sonuç karşısında, sanıklara atılı suçların yasal unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkin asıl uyuşmazlık konusu değerlendirilmemiştir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.12.2014 tarihli ve 351-367 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükümlerinin eksik araştırma ile karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 12.11.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi