17. Hukuk Dairesi 2014/11519 E. , 2016/3929 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu ....hakkında takip yaptıklarını, hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için dava konusu 4254 ada 19 parsel 13 nolu bağımsız bölümün borçlu tarafından muvazaalı olarak borçlunun abisinin kayınbiraderi .... satıldığı, birleştirilen davada ise 35780 ada 2 parsel 7-19 nolu bağımsız bölümlerin yine borçlu tarafından alınmasına rağmen eşinin dayasının oğlu ... adına tescil edildiğinden bu işlemin BK"nun 19.maddesi gereğince iptalini olmadığı takdirde İİK"nun 277.maddesine göre iptalini istemiş, davalar arasında irtibat bulunduğundan mahkemece birleştirilmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin şirket sahibi olduğunu alım gücü bulunduğunu ve satış işleminin borcun doğmundan önce olduğunu ve muvazaanın söz konusu olmadığından haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalılar ...ve borçlu vekilleride ayrı ayrı verdikleri dilekçelerinde, muvazaanın olmadığını, davanın reddi gerektiğini belirtmişlerdir.
Mahkemece, ilk açılan mahkemenin 2012/303 esas sayılı dosyasındaki dava konusu 13 nolu bağımsız bölümün 22.12.2009 tarihinde borçlu tarafından davalı ... satıldığı, takip dayanağı bonoların ise 24.10.2011 tanzim tarihli olduğu, davacının alacağının önceden doğduğunun ispatlanmadığı, satın alma tarihi borcun doğumundan önce olduğundan, İİK"nun 277.maddesi uygulanması için de aciz belgesinin olmadığından bahisle, ikinci 2012/413 esas sayılı dava yönünden ise, 7 ve 19 nolu bağımsız bölümlerin borçlu tarafından yapılmış satış olmadığı, taşınmazların borçluya ait olduğu iddia ve ispat edilmediğinden bahisle her iki dava yönünden de davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili, tarafından temyiz edilmiştir.
1-İster İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarında olsun isterse BK"nun 19.maddesine göre açılmış muvazaaalı işlemin iptali istemine ilişkin davalar olsun davanın görülebilmesi için iptali istenen işlemin borcun doğumundan sonra yapılmış olması gerekir.Bu nedenle ilk açılan 13 nolu parselle ilgili olarak davanın red gerekçesi yerindedir.
Ancak ikinci açılan dava nam-ı müstear olarak yapılan satış işleminin iptali istemine ilişkindir.
Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Tasarrufun iptali veya BK"nun 19.maddesine göre dava yönünden ise alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Burada da yapılan işlemin borcun doğmundan sonra yapılmış olması ön koşuldur.
Somut olayda, dava konusu 7 nolu bağımsız bölüm ilk olarak 13.06.2011 tarihinde 19 nolu bağımsız bölüm ise 29.2.2010 tarihinde davalı ... tarafından dava dışı şahıslardan alınmıştır. Borç kaynağı bono ise 24.10.2011 tarihinde tanzim edildiğinden bu davanın da ön koşul yokluğundan reddi gerekirken hatalı değerlendirme ve niteleme yapılması ile esastan reddi sonucu itibarıyla doğru olduğundan dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Her iki davanın da önkoşulu bulunmadığından karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2.maddesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekinde nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi de hatalıdır.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden, 6100 Sayılı HMK"nin geçiçi 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK"nin 438/7 maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın ikinci davaya ilişkin gerekçesinin belirtilen şekilde düzeltilmesine, hüküm fıkrasının 1.d) bendindeki ibarelerin tümünün hükümden çıkarılarak yerine "Davalılar yararına 1.320,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine" ibaresinin yazılmasına yine 2.d) bendindeki ibarelerin hükümden çıkarılarak yerine "Davalılar yararına 1.320,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine" ibaresinin yazılmasına hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA 29/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.