10. Hukuk Dairesi 2014/28119 E. , 2016/9625 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
05.10.1999 – 06.10.2007, 30.11.2007 – 24.02.2010 dönemlerinde dava dışı işveren ......’a ait ...... sicil sayılı muhasebeci, 08.10.2007 – 01.11.2007 tarihleri arasında dava dışı işveren ..... adına tescilli ...... sicil numaralı bina inşaatı işyerlerinden hakkında 506 sayılı Kanuna/5510 sayılı Kanunun 4/1-(a) maddesine tabi zorunlu sigortalılık bildirimleri gerçekleştirilen davalının anılan sigortalılığının, davalı Kurumca yapılan denetim ve araştırma sonrasında 04.07.2012 günü düzenlenen Sosyal Güvenlik Denetmenliği Raporu esas alınarak 2013 yılının Şubat ayında, fiili çalışmanın bulunmadığı gerekçesiyle iptal edilip yersiz karşılandığı ileri sürülen sağlık hizmeti giderlerinin yasal faiziyle birlikte kendisinden geri alınması için icra takibi başlatıldığı anlaşılmakta olup yasal süresindeki itiraz üzerine duran takip sonrasında işbu dava açılmıştır.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 2. maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanuna göre sigortalı sayılacağı belirtilmiş, 5510 sayılı Kanunun 4/1-(a) maddesinde benzer düzenleme yapılmış olmakla zorunlu sigortalılık niteliği, işveren ile çalışan arasında hizmet akdi (iş sözleşmesi) ilişkisinin kurulması ve çalışmaya/çalıştırılmaya başlanması ile kazanılmakta, yazılı olarak düzenlenen veya sözlü olarak kararlaştırılan akitle birlikte, sigortalılığın oluşumu yönünden eylemli (fiili = gerçek) çalışma olgusunun varlığı da gerekmektedir. Diğer taraftan anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, uyuşmazlık konusu sağlık hizmeti giderlerinin yersizliğinin saptanabilmesi, 506 sayılı Kanun/5510 sayılı Kanunun 4/1-(a) maddesi kapsamında gerçekleştirilen zorunlu sigortalılık bildirimlerinin fiili çalışmaya dayanmadığının ortaya konulmasını gerektirmekte olup Kurum tespit ve bulgularının aksinin aynı derecede somut, inandırıcı, gerçeklere dayalı delillerle kanıtlanması gereğinden hareketle, dönemsel sigorta primleri bordrolarında/aylık prim ve hizmet belgelerinde kayıtlı olup sigortalılıkları Kurumca geçersiz sayılmayan kişilerin bilgi ve görgülerine başvurulmalı, aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve çalışanlar yöntemince belirlenerek dinlenilmeli, işveren muhasebeci .....’ın iş ilişkisi içerisinde olduğu vergi yükümlüsü kişiler saptanarak ifadeleri alınmalı, belirdiği takdirde tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli, sigortalılıkları iptal edilenler hakkındaki davalardan kanıt olarak yararlanılmalı, işyerinin faaliyeti ve kapasitesi, çalışma şekli ve düzeni saptanmalı, gerektiğinde işyerine ait elektrik ve su faturaları ilgili kurumlardan, işverenin ödediği vergilerde esas alınan kazanç miktarlarını gösteren vergi kayıtları ilgili vergi dairelerinden getirtilerek irdelenmeli, işyerinin ticari faaliyetinin kapsamına, ticaret ve çalışma hayatının gerçeklerine göre Kuruma bildirildiği kadar sigortalının çalışıp çalışamayacağı ortaya konulmalı, toplanan tüm kanıtlar değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabul edilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davalıya geri verilmesine, 09.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.