17. Hukuk Dairesi 2020/1240 E. , 2020/5237 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 8. Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan istinaf incelemesi sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı, davacı istinaf başvurusunun düzeltilerek kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına dair verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkilinin eşi ... , ... Bankası ile konut kredisi sözleşmesi imzaladığını,buna bağlı olarak bankanın ... hayat sigortası poliçesi de imzalattığını, ... 25.12.2014 tarihinde öldüğünü, davalı sigorta şirketinin, ... kredisi ile ilgili poliçenin başlangıç tarihinden önce kronik viral hepatit B hastalığı bulunduğunu katılım beyan formunda bildirmediğinden, söz konusu hastalıktan ölen kişiye ödeme yapılmayacağını bildirildiğini, merhum eşinin eksik beyanda bulunmasında müvekkilinin kastı ve kusurunun olmadığını iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL (davanın gerçek değeri davalı tarafından celp edilecek sigorta poliçesinden sonra tespit edilecek) tazminat bedelinin rizikonun meydana geldiği tarihten itibaren bankaların uyguladığı en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tazminine,hayat sigortası ile garanti altına alınan kredi bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; vefat tarihi itibariyle vefat teminatının 92.878,96 TL olduğunu, kredili hayat sigortasının müteveffanın beyanı esas alınarak düzenlendiğini, söz konusu rahatsızlıkların müvekkiline bildirilmiş olsa idi poliçenin tanzim edilmeyeceğini, TTK 1435 ve Hayat Sigortaları Genel Şartları C.2 ve Kredili Hayat Sigortası Özel Şartlarının 5. madde hükümlerinin açıkça ihlal edildiğini savunarak davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
İlk derece Mahkemesince; iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre;davacının aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm aleyhine davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi"nce; davacının istinaf talebinin HMK 346. maddesi gereğince kararın kesin olduğu gerekçesi ile reddine dair 21.12.2016 tarihli mahkeme kararı yerinde olmadığından davacı vekilinin buna ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne kararın kaldırılmasına, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının hüküm kısmının,davanın dava şartı yokluğundan reddine ilişkin bölümüne münhasıran düzeltilmek suretiyle, davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Eldeki dosyada Dairemizin 2017/3080,E.-2019/11108 K. sayılı geri çevirme kararıyla; “Dain mürtehin ... Bankası ... Şubesi"nden; sigortalı muris ..."ın kredi borcunun vefat tarihi olan 25.12.2014 tarihi itibariyle kaç TL olduğu, kredi borcunun tamamının ödenip ödenmediği, ölümden sonra ne kadarının kim tarafından ödendiği, ödenmeyen taksitler var ise hangi aylara ilişkin ve ne kadar olduğunun sorulup belgelendirilmesi istenmiş, BAM Dairesince ilgili bankadan istenilen hususlar sorulmuş, verilen 04/03/2020 tarihli cevabi yazı ve eklerinin incelenmesinde; davaya konu konut kredisine ait ödeme planında toplam geri ödeme tutarının faizi ile birlikte 151.484,00TL, erken kapama bedelinin ise 95.176,00TL olduğunun, 120 vadeli kredinin, davacı murisinin vefat tarihi olan 25/12/2014 itibarıyla 5,en son 19/02/2020 tarihi itibarıyla ise 67 adet taksidinin ATM üzerinden ya da nakit olarak ödendiğinin, ilgili krediye ait ödenecek 57 adet taksidin bulunmakta olduğunun, gecikmeli borç bulunmadığının bildirildiği, 07.07.2014 başlangıç 07.07.2015 bitiş tarihli hayat sigortası poliçesindeki teminat limitinin 95.000,00 TL olduğu görülmüştür.
Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta, sigorta poliçesinin dava dışı banka tarafından açılan krediye teminat olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, kredi borcu ödenmemiş ise sigorta bedelini talep hakkı öncelikle bankaya ait olup, ancak artan kısım varsa davacıların bunu istemesi mümkündür. Yani, kredi borcunun poliçe teminatından daha düşük miktarda olduğu durumda kredi borcunun artan kısım için bankanın onayına ihtiyaç bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece; konusunda uzman hesap bilirkişisinden, ödenen kredi taksitleri düşüldükten sonra bakiye kredi borcunun poliçe teminatından daha düşük miktarda olup olmadığının tespitine yönelik rapor aldırılmalı, kredi borcunun poliçe teminatından daha düşük miktarda olduğunun belirlenmesi halinde, borcun artan kısmı için bankanın onayına ihtiyaç bulunmayacağı ve kredi/borç miktarı dışında kalan bakiye teminat miktarı yönünden davacının bu poliçeye/miktara dayalı olarak talep hakkı bulunduğu gözetilerek sonucuna göre işin esasına girilip, öncelikle davacıların murisinin ölüm nedeninin, poliçe teminat kapsamında kalıp kalmadığı hususunda taraf delilleri değerlendirilip murisin ölüm nedeninin poliçe teminat kapsamı dahilinde sonucuna göre kaldığının anlaşılması halinde, karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesi’nce, eksik inceleme ile verilen ilk derece mahkemesi kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA; Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 07/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.