8. Hukuk Dairesi 2016/15663 E. , 2019/10945 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiş, ek kararla temyiz isteminin reddine karar verilmiş, daha sonra ek kararla bu ek karar Mahkemece kaldırılmış, bu karardan sonra hükmün davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı üçüncü kişi vekili, 25.05.2015 tarihli haciz esnasında mülkiyeti müvekkiline ait malların haczedildiğini ileri sürerek, davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, haciz yapılan işyerinin kiracısının, sahibinin ve işleteninin borçlu olduğunu, borçlunun alacaklılardan mal kaçırma gayesi ile üçüncü kişilerle sürekli muvazaalı kira sözleşmesi yaptığını açıklayarak, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adres ile haciz adresinin aynı adres olduğu, ancak borçlunun bu adreste bulunma sebebinin aynı adreste faaliyet gösteren ... isimli şirketin %1 hisse sahibi ortağı olmasının olduğu, mahcuz eşyaların özel eşya niteliği taşımadığı, Cafenin işletilmesine özgülenmiş oldukları, borcun ise şahsi borç olduğu, şahsi borç sebebi ile şirket adresinde ancak borçluya ait özel eşyanın haczedilebileceği, borçlunun ortağı olduğu şirketin şahsi borçlardan sorumluluğunun sermaye payı oranı ile sınırlı olduğu ve şirketteki hissesi ve kar payı üzerine haciz konulmak sureti ile haciz yapılabileceği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı alacaklı vekili tarafından temyizi üzerine Mahkemece, 07.06.2016 tarihli ek karar ile, temyiz harç ve giderlerinin süresi içerisinde yatırılmadığı gerekçesi ile temyiz isteminin reddine karar verilmiş, ek kararın davalı alacaklı vekili tarafından temyizi üzerine Mahkemece 22.07.2016 tarihli ek karar ile 07.06.2016 tarihli temyizin reddine ilişkin ek kararın iptaline karar verilerek eksik temyiz harcının yatırılması için davalı alacaklı vekiline yedi günlük kesin süre verilmiş, verilen kesin süre içerisinde eksik harcın yatırılması üzerine dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK"nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Davalı alacaklı vekilinin temyiz talebinin reddine dair 07.06.2016 tarihli ek kararın temyizi bakımından yapılan incelemede;
İstanbul Anadolu 2. İcra Hukuk Mahkemesince verilen 25.02.2016 tarihli hükmün davalı alacaklı vekili tarafından temyiz yoluna başvurma harcı yatırılarak 03.03.2016 tarihinde temyiz edildiği, Mahkemece, gerekçeli kararda nispi karar ve ilam harcı 219,96 TL olarak belirlenmesine ve buna göre yatırılması gereken nispi temyiz harcı 55,00 TL olmasına rağmen 219,96 TL eksik nispi temyiz harcının yatırılması için tebligat zarfı üzerine hakim imzası içermeyecek şekilde ihtarat yazılarak yedi günlük kesin süre verildiği, davalı alacaklı vekilince 09.05.2016 tarihinde 29,20 TL maktu temyiz harcı yatırıldığı, bunun üzerine Mahkemece 10.05.2016 tarihli muhtıra ile yeniden 219,96 TL eksik nispi temyiz harcının yatırılması için yedi günlük kesin süre verildiği, anılan muhtıranın davalı alacaklı vekiline 17.05.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı alacaklı vekilince 23.05.2016 tarihinde bu sefer 161,55 TL harç yatırıldığı, Mahkemece 07.06.2016 tarihli ek karar ile eksik temyiz harcının kesin süre içerisinde yatırılmadığı gerekçesi ile temyizin isteminin reddine karar verildiği, davalı alacaklı vekilinin ek kararın tebliği üzerine yasal süresi içerisinde harcını yatırarak ek kararı temyiz ettiği, bundan sonra Mahkemece 22.07.2016 tarihli ek karar ile 07.06.2016 tarihli temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararın kaldırılarak 219,96 TL eksik nispi temyiz harcın yatırılması için davalı alacaklı vekiline yedi günlük kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde 220,00 TL temyiz harcının yatırıldığı anlaşılmıştır.
Bu kapsamda nispi harca tabi davalarda hükmü temyiz eden davalı alacaklı vekilinin, Mahkemece hüküm altına alınan karar ve ilam harcının dörtte biri olan 55,00 TL nispi temyiz harcını yatırdığından, bundan ayrı olarak İlk Derece Mahkemelerinin kararlarını bozup kaldırma yetkisi münhasıran Yargıtaya ait olup (HUMK 428. md.) Mahkemenin temyizin reddine ilişkin kendi ek kararını kendisinin kaldırması isabetsiz olduğundan Mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin 07.06.2016 tarihli ek kararı ile bu kararın iptaline ilişkin 22.07.2016 tarihli ek kararının bozularak kaldırılmasına ve asıl hükmün temyizini amaçlayan temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmesi gerekmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre; dava konusu 25.05.2015 tarihli haczin, ödeme emrinin borçlu ...’ın çalışanına 24.06.2011 tarihinde tebliğ edildiği adreste yapıldığı, haciz adresinin aynı zamanda takip dayanağı senette yer alan borçlu adresi olduğu, İİK"nin 8. maddesi uyarınca aksi ispat edilene kadar muteber olan haciz tutanağı içeriğine göre, borçlunun haciz başladıktan sonra adrese geldiği, aynı takip dosyasında aynı adreste 20.02.2014 tarihinde yapılan haciz esnasında borçlunun ortağı olduğunu iddia eden dava dışı ...’un hazır olduğu, bu haciz esnasında bulunan evrak içeriklerine göre borçlunun kiracı olarak faaliyette bulunduğu cafe işyerini 01.04.2014 tarihine kadar birlikte işletmek üzere ... ile ticari ortaklık sözleşmesi imzaladığı, dava konusu haciz esnasında da üzerinde “...” ticari ünvanı yer alan adisyon fişinin üzerine elle borçlunun isminin yazılmış olduğunun görüldüğü, bundan ayrı olarak haciz adresi işyerine ilişkin 2015/5 dönemine ait, borçlu adına su faturasının bulunduğu, üçüncü kişi şirketin ticaret sicil kayıtları itibarı ile haciz adresi ile ilgisinin bulunmadığı, borçlunun müdürü ve %1 hisse sahibi ortağı olduğu dava dışı ... Şirketinin ise borcun doğum tarihinden sonra haciz adresinde kurulduğu, bu şirketin %50 hisse sahibi ortağı ...’un aynı zamanda üçüncü kişi şirketin ortaklarından birisi olduğu, üçüncü kişi şirketin haciz adresine ilişkin olarak sunduğu kira sözleşmesinde ise kiracı olarak ... Şirketinin, kiralayan olarak da borçlunun imzasının bulunduğu, Mahkemece her ne kadar gerekçeli kararda ortağın şahsi borcu nedeni ile şirket mallarının haczedilemeyeceği belirtilmiş ise de, eldeki davayı açan üçüncü kişi şirket ile dava dışı ... Şirketinin ayrı tüzel kişiler olduğu, borçlunun davacı üçüncü kişi şirkette pay sahibi olmadığı, tüm bunların yanı sıra üçüncü kişi şirketin faaliyet alanının genel olarak elektirk-elektronik üzerine olup cafe demirbaşı niteliğindeki mahcuzların bu faaliyet alanı ile uyumlu olmadığı anlaşılmıştır.
Bu bilgiler ışığında İİK"nin 97/a maddesinde düzenlenen karinenin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, ispat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip davacı üçüncü kişinin, karinenin aksini güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlayamadığı anlaşılmakla, bu koşullarda, istihkak iddiasının, alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla danışıklı olarak ileri sürüldüğünün ve muvazaalı işlemler yapıldığının kabulü gerekir. Bu nedenlerle Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önüne alınarak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, Yerel Mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün İİK"nin 366. ve 6100 sayılı HMK"un Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 04.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.