10. Hukuk Dairesi 2016/7129 E. , 2016/9614 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, yaşlılık aylığının iptaline ilişkin davalı Kurum işleminin iptalini, aylığın kesildiği tarih itibariyle yeniden bağlanması gerektiğinin tespitini ve ödenmeyen aylıkların yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrasında davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Nakliyecilik işi nedeniyle 01.04.1978-01.05.1997 tarihleri arasında ve 01.02.1998-devam şeklinde..., 08.02.1996-03.02.2000 tarihleri arasında da esnaf sicilde kaydı bulunup, 03.01.2000 tarihli bildirgeye istinaden vergi kaydına dayalı olarak 20.04.1982 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olarak tescil edildiği ve 20.04.1982-01.05.1997 tarihleri arası Bağ-Kur sigortalılık süreleri üzerinden 04.02.2000 tarihli tahsis talebine istinaden 1.3.2000 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı bağlandığı belirgin bulunan davacının, Kurum müfettişince ... Malmüdürlüğünün vergi kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde 01.04.1978-01.05.1997 tarihleri arasındaki vergi kaydının usulsüz olduğu gerekçesiyle yaşlılık aylığının başlangıç tarihinden itibaren iptal edilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmakta olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen ilk karar, Dairemizin 11.06.2015 günlü 2015/7677 E. ve 2015/11502 K. sayılı ilamı ile ""... Mahkemece öncelikle, Kurumdan, vergi kaydındaki usulsüzlük gerekçesi ile iptal edilen sigortalılık süreleri sorularak belirlenmeli ve taraflar arasında ihtilaf konusu olan dönem tespit edilmelidir. Sonrasında, davacının Delice Malmüdürlüğündeki vergi kaydının geçerli olup olmadığı, davacının kayıtları üzerinde silinti, kazıntı, tahrifat ve benzeri yollarla usulsüzlük yapılıp yapılmadığı gerekirse bilirkişi marifeti ile belirlenmeli, vergi kaydının geçerli olduğunun kabulü halinde, ihtilaf konusu döneme göre, yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler çerçevesinde, ihtilaf konusu dönemde yürürlükte
bulunan mevzuat uyarınca sigortalılık şartları irdelenmeli, bu bağlamda, anılan düzenlemelerde açıkça değinildiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma” olgusunun varlığının zorunlu ve asli unsur olup, vergi dairesine, meslek kuruluşuna ve ... kayıtlı olmanın; anılan çalışmayı doğrulayan bir şekil şartından ibaret olduğu cihetle aksinin kanıtlanmasının olanaklı olduğu, diğer bir anlatımla, bu gibilerin mesleki faaliyetlerine son verdiklerinin kanıtlanması halinde, artık somut bir çalışmaya dayanmayan, soyut ve sadece evrak üzerindeki oda/vergi/...kaydına itibar edilerek kişiyi sigortalı saymanın, Kanunun amacına aykırı olacağı hususları gözetilerek, davacı yönünden kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın gerçekleşip gerçekleşmediği açıklıkla ortaya konulmalı ve tüm kanıtlar değerlendirilerek varılacak sonuca göre karar verilmelidir."" görüş ve düşüncesiyle bozulmuş, mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrasında davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda; kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara ve usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Eldeki davada, Mahkemece verilen hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu gibi, Dairemizin bozma kararının gereği de tam olarak yerine getirilmemiştir.
Mahkemece, Delice Malmüdürlüğünün vergi kayıtları üzerinde Kurum müfettişi tarafından yapılan inceleme neticesinde düzenlenen 20.04.2003 tarih ve 1 sayılı soruşturma raporunda belirtilen, davacının şahsına ait hususi taksisi ile 01.04.1978 tarihinden itibaren yapacağı taksicilik faaliyetinden dolayı tarafına vergi mükellefiyet numarası verilmesi konulu dilekçesi üzerindeki 26.03.1978 tarihinin tahrifat içerdiği, ayrıca anılan dilekçedeki 26.03.1978 tarihinin altında yer alan imza ile davacının mükellefiyet kaydının sona erdirilmesi konulu 20.05.1997 tarih ve 1143 evrak kayıt numaralı dilekçesi üzerindeki imzanın aynı kişiye ait olmasına rağmen bahse konu dilekçelerin malmüdürlüğü kayıtlarına alındığını gösteren bu imzaların hangi malmüdürlüğü görevlisine ait olduğunun tespit edilemediği yönündeki iddia ve saptamalar araştırılmalı, bu bağlamda, davacıya vergi mükellefiyet numarası verilmesi konulu dilekçe üzerindeki 26.03.1978 tarihi üzerinde tahrifat yapılıp yapılmadığı, anılan dilekçelerin malmüdürlüğü kayıtlarına alındığını gösteren 26.03.1978 ve 20.05.1997 tarihlerinin altında atılı bulunan imzaların aynı kişinin eli ürünü olup olmadıkları bilirkişi marifeti ile belirlenmeli, aynı kişinin eli ürünü oldukları
belirlenirse Delice Malmüdürlüğünde hem 26.03.1978 hem de 20.05.1997 tarihinde görev yapmış olan görevliler saptanarak, anılan imzaların bu görevlilerden birine ait olup olmadığı gerekirse yine yaptırılacak imza incelemesi ile belirlenmeli, bu şekilde yapılacak inceleme sonucunda davacının anılan malmüdürlüğündeki vergi kaydında sahtecilik, tahrifat ve benzeri yollarla usulsüzlük yapılmadığının ve vergi kaydının geçerli olduğunun kabulü halinde, davacının ihtilaf konusu olan 01.04.1978-01.05.1997 tarihleri arasındaki dönemde araç kaydının ve sürücü ehliyetinin bulunup bulunmadığı da araştırılarak, anılan dönemde hususi taksi ile taksicilik faaliyeti nedeniyle kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmanın gerçekleşip gerçekleşmediği açıklıkla ortaya konulmalı ve tüm kanıtlar değerlendirilerek varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 09.06.2016 günü oybirliğiyle karar verildi.