16. Hukuk Dairesi 2019/3871 E. , 2020/529 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında, ... Köyü ...,eski ... çalışma alanında bulunan 11 parsel sayılı 202.800,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, hibe, taksim, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, 30 parsel sayılı 288.400,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit edilmiştir. Davalı Hazinenin itirazları Kadastro Komisyonunca kabul edilerek, 11 nolu parselin 22.000,00 metrekare olarak ... adına ve krokide (A) harfi ile gösterilen 180.800,00 metrekarelik kısmının ayrı parsel numarası verilmek suretiyle Hazine adına; 30 nolu parselin 17.000,00 metrekare olarak ... adına ve krokide (A) harfi ile gösterilen 271.400,00 metrekarelik kısmının ayrı parsel numarası verilmek suretiyle Hazine adına tespitine karar verilmiştir. Davacılar ... ve müşterekleri irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, kadastro komisyonunca Hazinenin itirazının kabul edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, 11 parsel sayılı taşınmazın komisyon kararı gibi tesciline, 30 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağının iptali ile 01.06.2015 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 217.416,00 metrekarelik bölümün ... oğlu ... adına, aynı raporda (B) harfi ile gösterilen 69.739,00 metrekarelik yüzölçümlü bölümün ise çayır vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi ile davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ... ve arkadaşları, dava dilekçeleri ile çekişmeli 11 ve 30 parsel sayılı taşınmazların komisyon kararı ile davalı Hazine’ye bırakılan kısımlarının Hazine ile bir ilgisinin bulunmadığını, taşınmazların tamamının babaları ...’e ait iken sağlığında yaptığı paylaşım sonucu kendilerine isabet eden yerler olduğunu ileri sürerek bu taşınmazların adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Davacıların iddialarının ileri sürülüşüne göre davalarının taşınmazların tamamına (tüm paylarına) yönelik olduğu, dolayısıyla da davanın Hazine ve ...’in davacılar dışındaki mirasçılarına karşı açıldığının kabulü gerekir. Ne var ki; mahkemece ... mirasçıları olarak davaya dahil edilen kişiler karar başlığında davalı olarak gösterilmedikleri gibi, bu kişiler aleyhine açılan dava yönünden yöntemince araştırma inceleme yapılmamış ve davacıların bu kişilere yönelik talepleri hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemiş, diğer taraftan dava dilekçesinde davacı olarak ismi geçen ...’in kim olduğu belirlenmemiştir. Öte yandan komisyonca Hazine adına tespit edilen taşınmaz bölümleri yönünden yeterli araştırma inceleme yapılmamış, bu kapsamda mera ve sulak sınırlarını ihtiva eden gayri sabit sınırlı vergi kayıtlarının miktar fazlası olarak Hazine’ye bırakıldıkları ve dolayısıyla vergi kayıt miktar fazlasını teşkil ettikleri sabit olduğu halde bu bölümlerin zilyetlikle iktisaba elverişli yerlerden olup olmadığı ve zilyetlikle iktisabı mümkün yerlerden iseler tespit tarihi itibariyle ... lehine 3402 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde belirtilen koşulların oluşup oluşmadığı, ...’in sağlığında çekişmeli taşınmazları davacılara verip vermediği araştırılmamış, çekişmeli 30 parsel sayılı taşınmaza uygulanan vergi kaydının sınırında okunan “sulak” sınırının ne anlama geldiği, kamu malı niteliğinde olup olmadığı belirlenmemiş, ayrıca taşınmazlara uygulanan vergi kayıtlarının sınırlarında “mera” okumasına rağmen yöntemince mera araştırması yapılmamış, tek kişilik ziraat bilirkişisi tarafından hazırlanan soyut içerikli ve taşınmazların sınırında bulunan mera parselleri ile arasında doğal yada yapay ayırıcı unsur olup olmadığını belirleme yönünden yetersiz olan raporla yetinilmiş, bir arazinin niteliğini belirlemede en önemli unsur olan hava fotoğrafından yararlanılmamış, davacılar ve murislerin ...’in tespit tarihi itibariyle belgesizden edindikleri taşınmaz bulunup bulunmadığı, mevcut ise kanunda belirlenen sınırların aşılıp aşılmadığı tespit edilmeksizin karar verilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece öncelikle, davacılardan ...’in kim olduğu belirlenmeli, bundan sonra kadastro tespit tarihi olan 1960 yılından öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş hava fotoğrafları, bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile çekişmeli taşınmazları dıştan çevreleyen komşu taşınmazların kadastro tutanakları ve varsa dayanak belgeleri getirtilmeli, davacılar adına aynı çalışma alanı içerisinde kadastro tespiti sırasında belgesiz zilyetlik yoluyla tespit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı Adliye Yazı İşleri Müdürlüğü ile Kadastro ve Tapu Müdürlüklerinden (senetsiz defteri) ayrı ayrı sorularak belirlenmeli, varsa bu taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının kesinleşip kesinleşmediklerini gösterir şekilde onaylı örnekleri dosya arasına alınmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve taşınmazların 1960 yılından önceki durumlarını bilebilecek yaşta, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile 3 kişilik ziraat mühendisleri bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden yapılmalı, keşif sırasında dinlenecek mahalli bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların öncesinin ne olduğu, zilyetlikle iktisaba elverişli yerlerden olup olmadığı, dava konusu bölümler ile komşu mera parselleri arasında ayırıcı nitelikte unsur bulunup bulunmadığı, taşınmaz bölümlerinin geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, muris ...’e ait ise sağlığında davacılara verilerek zilyetliğin devredilmiş olup olmadığı, öncesinin mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, zaman içinde taşınmazın sınırlarında mera yönünde genişleme olup olmadığı, vergi kaydının hududundaki “sulak” sınırının ne anlama geldiği ve bu sınırın kamu malı niteliğinde olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanları arasında doğabilecek çelişkiler yöntemince giderilmeye çalışılmalı ve yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellerin tutanakları ve varsa dayanak belgeleriyle denetlenmeli; taşınmazların görüntüleri ve komşu mera parselleri ile aralarında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı hususlarındaki hakim gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmazı komşu parsellerle birlikte ele alan, komşu mera parselleri ile aralarında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin meradan açma olup olmadıklarını, taşınmazların öncesini ve mevcut niteliklerini açıklayan bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin dört hududunu gösterir şekilde ve taşınmazın hangi bölümüne ait olduğunu açıklayan fotoğraflar rapora eklenmeli; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak, taşınmazların tespit tarihi ve öncesindeki niteliklerinin mera vasfında olup olmadıklarının, arazilerin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi olarak kullanılıp kullanılmadıklarının, kullanılıyorlarsa zilyetliklerine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı; fen bilirkişisinden, keşfi takibe ve bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verir kroki ve rapor düzenlemesi istenmeli; bundan sonra özellikle davacıların taşınmazın tüm paylarına yönelik dava açarak adlarına tescil istedikleri, dolayısıyla davacılar dışındaki ... mirasçılarının karar başlığında davalı olarak yer almaları gerektiği de gözetilmek suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme neticesinde yazılı şekilde karar vermesi isabetsiz olduğu gibi, komisyon kararı ile davacı tarafa bırakılan bölümler hakkında Hazine tarafından açılmış bir dava bulunmadığı halde, Hazine yönünden kesinleşen bölümler yönünden Hazine lehine tescile karar verilmesi de isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine,
yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.