Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2019/407
Karar No: 2020/452

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/407 Esas 2020/452 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2019/407 E.  ,  2020/452 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 316-465


    Kasten yaralama suçundan sanık ..."ın beraatine ilişkin Kadirli 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 28.04.2015 tarihli ve 22-246 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 07.06.2018 tarih ve 17011-10839 sayı ile;
    “...Oluşa, mağdurun aşamalardaki iddiası ile uyumlu doktor raporu ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın tokat atmak ve boğazına vurmak suretiyle mağdura karşı basit yaralama suçunu işlediğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozmadan sonra yargılamayı sürdüren Yerel Mahkemece, hükmün de verildiği 18.10.2018 tarihli oturumda, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına ya da direnilmesine ilişkin herhangi bir karar verilmeden, 18.10.2018 tarih ve 316-465 sayı ile önceki hüküm gibi sanığın beraatine hükmedilmiştir.
    Bu hükmün de katılan vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.04.2019 tarihli ve 30048 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 26.06.2019 tarih ve 10743-13671 sayı ile " direnme" olarak nitelendirilen kararın yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı kasten yaralama suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, hükmün de verildiği 18.10.2018 tarihli oturumda, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına ya da direnilmesine ilişkin herhangi bir karar verilmeden, önceki hüküm gibi verilen beraat kararının, gerekçede de bozmaya uyulmasına karar verildiğinin belirtilmesi karşısında; Ceza Genel Kurulunca incelenmesi gereken bir “direnme kararı” niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda 28.04.2015 tarih ve 22-246 sayı ile “... sanığın üzerine atılı suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeni ile sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği,” şeklindeki gerekçeyle sanığın CMK"nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verildiği,
    Hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesine üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 07.06.2018 tarih ve 17011-10839 sayı ile; “...Oluşa, mağdurun aşamalardaki iddiası ile uyumlu doktor raporu ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın tokat atmak ve boğazına vurmak suretiyle mağdura karşı basit yaralama suçunu işlediğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,” isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verildiği,
    Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılamada hükmün de verildiği 18.10.2018 tarihli oturumda bozma ilamına açıkça uyulmasına ya da direnilmesine ilişkin bir karar verilmediği, gerekçeli kararda da “...Mahkememizin 2015/22 Esas 2015/246 Karar sayılı hükmü Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2017/17011 Esas 2018/10839 Karar sayılı 07/06/2018 tarihli ilamı ile bozulmuş ve mahkememizce bozma ilamına uyularak yeniden yapılan incelemede; ... yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm delillere göre sanığın üzerine atılı suçu işlediğine ilişkin her türlü şüpheden uzak kesin, tam ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşılmakla sanık hakkında 5271 sayılı CMK"nın 223/2-e maddesi uyarınca yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeni ile beraatine karar verilmesi gerektiği" şeklindeki gerekçeyle önceki hüküm gibi sanığın CMK"nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlığın isabetli bir şekilde çözümlenebilmesi için Yargıtayca verilen bozma kararları üzerine yerel mahkemelerce yapılacak işlemlerin gözden geçirilmesi gerekmektedir.
    1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken "Davaya yeniden bakacak mahkemenin hak ve mecburiyetleri" başlıklı 326. maddesinde;
    “Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak mahkeme, ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar.
    Sanık veya müdahil ve vekillerine davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları tespit edilmemiş olsa dahi duruşmaya devam edilerek dava gıyapta bitirilebilir. Ancak sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise herhâlde dinlenilmesi gerekir.
    Yargıtaydan verilen bozma kararına mahkemelerin ısrar hakkı vardır. Israr üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir.
    Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 291 inci maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse yeniden verilen hüküm, evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz” hükmü yer almaktadır.
    Buna göre, Yargıtayca verilen bozma kararı üzerine dosyanın gönderildiği ilk derece mahkemelerince yeni bir tensip kararıyla duruşma günü tayin edilecek ve ilgililer duruşmaya çağrılıp bozmaya karşı diyecekleri sorulduktan sonra bozma ilamına uyulup uyulmaması yönünde bir karar verilecektir. Yerel mahkemenin, göreve ilişkin olanlar dışındaki bozma ilamına uyma ya da direnme kararlarından birisini verebilmesi mümkün olup, öğretide buna “bozmadan sonraki serbestlik kuralı” adı verilmiştir. Maddenin üçüncü fıkrasında mahkemenin bozma kararına ısrar hakkı olduğu vurgulandıktan sonra, ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymanın zorunlu olduğuna işaret edilmiştir. Aynı maddenin son fıkrasında ise, sınırlı biçimde uygulanabilecek olan "cezayı aleyhe değiştirememe" veya "aleyhte düzeltme yasağı" kabul edilerek, yalnız sanık veya onun lehine ilgililer tarafından temyiz davası açıldığında, bozma üzerine yeniden kurulan hükümde belirlenen ceza ve sonucun önceki hükümle belirlenen cezadan ve sonuçtan daha ağır olamayacağı hüküm altına alınmıştır.
    "Bozmadan sonra serbestlik kuralı" uyarınca bozma kararına uyma ya da direnme kararlarından birini verme konusunda serbest olan ilk derece mahkemelerinin Özel Dairelerin bozma kararlarına uymayı tercih etmeleri durumunda, bu kez “uymadan sonraki serbestlik kuralı” devreye girecektir. Serbestlik kuralı, ceza muhakemesinde maddi gerçeğin araştırılması ve en isabetli kararın verilmesi amacının zorunlu bir sonucu olup, mahkemenin bozma kararına uyulmasına karar verdikten sonra da, sanığın hukuki durumunu yeniden serbestçe değerlendirme hak ve yetkisi bulunmaktadır. Temyiz edilen önceki hüküm bozma kararı verilmesiyle ortadan kalkmış olduğundan, yerel mahkemece önceki karardan farklı olarak, suçun sübutu ve niteliği de dahil olmak üzere sanığın hukuki durumuyla ilgili tüm hususlarda, CMK"nın 217. maddesi uyarınca ulaşılan vicdani kanaat doğrultusunda serbestçe karar verilebilecektir. Nitekim, Yargıtay Özel Daireleri tarafından da ilk temyiz incelemesinde yerinde görülerek bozma konusu yapılmayan hususlar, lüzumu halinde hükmün yeniden temyizen incelenmesi sırasında bozma konusu yapılabilmekte, hatta ilk bozma kararından tamamen farklı olacak şekilde bozma kararı verilebilmektedir.
    Diğer yandan, Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış pek çok kararında; uyma kararının dönülebilecek nitelikte bir ara kararı niteliğinde olmayıp, davanın esasına etkili olan kararlardan olduğu, bozmaya uymakla, yerel mahkemenin bozma kararında gösterilen esaslara göre işlem yapıp karar verme ödevi doğduğu, sonradan bu kararın bir kısmından veya tamamından açıkça ya da örtülü olarak geri dönülerek ilk hükmün aynen veya yeniden kurulmasının, uyma kararının hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırmayacağı, bu nedenle bozmaya uyan yerel mahkemenin dönülemez nitelikteki bu karardan sonradan dönerek, önceki hükmünde direnmesinin isabetsiz olduğu açıklanmıştır.
    Buna göre, bozmaya uyma kararı verilmesi durumunda, sanığın hukuki durumu yeniden serbestçe değerlendirilerek yeni bir karar verilecektir.
    Bununla birlikte uymadan sonraki serbestlik ilkesinin,
    1- Özel Dairelerin bozma ilamlarına yerel mahkemece uyma kararı verilmesi hâlinde, bozma kararında belirtilen hukuka aykırılıkla yani bozma nedeni ile sınırlı olacak şekilde bozma doğrultusunda hareket etme zorunluluğu,
    2- 1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 326. maddesinin son fıkrasında düzenlenen "cezayı aleyhe değiştirememe" veya "aleyhte düzeltme yasağı" şeklinde iki istisnası bulunmaktadır.
    Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
    Yerel Mahkemece hükmün de verildiği 18.10.2018 tarihli oturumda Yargıtay 3. Ceza Dairesinin bozma ilamına uyulmasına ya da direnilmesine ilişkin herhangi bir karar verilmeden sanığın önceki hüküm gibi beraatine hükmedildiği, gerekçeli kararda da bozma ilamına uyulduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
    Bu karar, direnme kararı niteliğinde olmadığından Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün değildir. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi hâlinde incelemenin Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
    Bu itibarla Yerel mahkemenin son uygulaması direnme niteliğinde olmadığından , dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi; bozmadan sonra verilen hükmün direnme kararı niteliğinde olduğu görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Kadirli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.10.2018 tarihli ve 316-465 sayılı kararı, Ceza Genel Kurulunca incelenmesi gereken direnme kararı niteliğinde olmadığından dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 10.11.2020 tarihinde yapılan müzakarede oy çokluğu ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi