17. Hukuk Dairesi 2015/17528 E. , 2016/3871 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :......Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, şirketleri tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigortalanan araca, davalıya ait tescilsiz motorsikletin çarpmasıyla oluşan kaza nedeniyle sigortalılarına 10.000,00 TL. araç hasar bedelini 08.10.2013"te ödediklerini, bu bedelin rücuen tahsili için davalı aleyhine ....... İcra Müdürlüğü"nün 2014/1301 sayılı dosyasında başlattıkları takibe davalının itiraz ettiğini, davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptali ile % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, duruşmada alınan beyanında; kazada kusurunun olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının açtığı itirazın iptali davasının kısmen kabulüne; 7.657,00 TL"nin takip tarihi olan 20.01.2014 tarihinden itibaren, asıl alacak 7.470,00 TL"ye işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, şartları oluşmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 1472. maddesine göre rücuen tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22.03.1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı (03.07.1944 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında "sigortacının sorumlu kişi
aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle halefiyet davası ticari dava sayılamaz. Bu dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur" ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
Somut olaya bakıldığında; davacı ..."nin sigortalısı Ziyap Gündüz ve sigortalının aracına zarar veren davalı, gerçek kişi olup aralarındaki hukuki ilişki de haksız fiilden doğmuştur.Bu durum karşısında, gerçek kişiler arasındaki haksız fiilden doğan davada genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri"nin görevli olduğu, davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasında da Asliye Hukuk Mahkemesi"nin görevli olduğu gözetildiğinde; yerel mahkemece, davanın mutlak ticari dava olduğu kabul edilerek davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılması hatalı ise de; Diyarbakır"da müstakil Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmaması nedeniyle bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranlarının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre; davalının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA 28.3.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.