4. Hukuk Dairesi 2019/3417 E. , 2020/1045 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 09/10/2013 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 18/09/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi olanağı bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava; evli olduğunu bildiği eşle birlikte olma iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece bozmaya uyularak, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; davalının, müvekkilinin eşi ile evli olduğunu bildiği halde birliktelik yaşadığını, davalının eyleminin müvekkilinin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu belirterek uğranılan manevi zararın davalıdan tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 24/12/2014 tarihli ilk kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 03/05/2016 gün ve 2015/7077 esas, 2016/5999 karar sayılı ilamı ile “Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 06/07/2018 gün ve 2017/5 esas, 2018/7 karar sayılı kararında da belirtildiği gibi eş olmayan davalı yönünden fiilin hukuka aykırılık şartının gerçekleşmediği, davalının dava dışı eş ile birlikteliği şeklindeki davranışının aldatılan eş yönünden haksız fiil olarak nitelendirilemeyeceğinden müteselsil sorumluluk esasına göre de sorumluluğuna gidilemeyeceği, aldatılan eşin yansıma yoluyla zarara uğradığını da iddia edemeyeceği, açıklanan nedenlerle davanın tümden reddi gerektiği” şeklindeki gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamınına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 10/3. maddesinde manevi tazminat davalarında istemin tamamının reddi durumunda avukatlık ücretinin tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunacağı düzenlenmiştir. Bu durumda, açılan dava tümden reddedildiğine göre davalı lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekir.
Yerel mahkemece, açıklanan bu düzenlemeye aykırı olarak, 2.725,00 TL maktu vekalet ücreti yerine, reddedilen talep üzerinden nisbi oranda vekalet ücretine hükmedilmesine dair verilen karar usul ve yasaya uygun düşmediğinden bozulması gerekirse de belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438/7 maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle hüküm fıkrasının avukatlık ücreti takdirine ilişkin bendinden "5.850,00 TL" rakam ve harflerinin çıkarılarak yerine "2.725,00 TL" harf ve rakamlarının yazılmasına, davacının diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle reddiyle kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 03/03/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.