Esas No: 2018/233
Karar No: 2020/451
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/233 Esas 2020/451 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 182-253
Kasten yaralama suçundan sanık ..."in beraatine ilişkin Çeşme (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince verilen 20.03.2014 tarihli ve 760-168 sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 09.02.2015 tarih ve 33878-4502 sayı ile;
“...Müştekinin aşamalarda değişmeyen anlatımı, beyanları ile uyumlu doktor raporu, oluş ve dosya kapsamına göre sanığın üzerine atılı suçla ilgili delillerin takdir ve değerlendirilmesinde hataya düşülerek mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine kararı verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
6545 sayılı Kanun"un 84. maddesiyle 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 6. maddenin 1. fıkrası uyarınca sulh ceza mahkemelerinin kaldırılması nedeniyle bozmadan sonra yargılama yapan Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise 16.04.2015 tarih ve 182-253 sayı ile;
"...Sanığın önceki savunmasını tekrar ederek eşine vurmadığını belirttiği, müştekinin de önceki beyanlarını tekrarla olay günü eşiyle tartıştıklarını ancak eşinin kendisine vurmadığını, müşterek çocuklarının kendisinden alınacağını düşünerek "vurdu" şeklinde beyanda bulunduğunu belirttiği, müştekinin bu beyanının daha önceki yargılama beyanıyla aynı olduğu ancak Yargıtay bozma ilamında "müştekinin aşamalarda değişmeyen anlatımı" şeklinde ifade ile müştekinin eşinin kendisine vurduğunun belirtildiği ancak, müştekinin hazırlık ifadesinden yargılamanın ilk aşamasından beri vazgeçtiği, sanık aleyhine dosyada sadece müştekinin kabul edilmeyen hazırlık ifadesi ile yüzünde kızarıklık bulunduğuna dair doktor raporu olduğu, ancak müştekinin bu raporun doktora tokat yediği şeklindeki beyanı üzerine düzenlendiğinin belirtildiği, yüzündeki kızarıklığın başka şekilde de oluşabileceği bu hâliyle sanığın üzerine atılı suç yönünden şüphe doğduğu, şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca sanığa bu hâliyle mahkûmiyet kararı verilmesinin mümkün olmadığı," gerekçesiyle bozmaya direnerek, önceki hükümdeki gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.09.2017 tarih ve 197691 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 26.04.218 tarih ve 13066-7777 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı kasten yaralama suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
07.09.2013 tarihinde saat 03.45’te Kolluk tarafından düzenlenen tutanakta; 07.09.2013 tarihinde saat 02.45 sıralarında haber merkezince Alaçatı Beldesi, Atatürk Caddesi 1 sayılı adreste faaliyet gösteren AVM Mobilya Center isimli iş yerinde kavga olayı olduğunun anons edilmesi üzerine, 7945 kod no"lu ekibin bahse konu adrese gittiği, iş yeri önünde iş yeri sahibi olduğunu söyleyen ... isimli şahsın,“Eşi olan ... isimli şahsın kendisini öz kardeşi ile aldattığını kendisine söylediğinde kavga ettiklerini, şu anda eşi olan ...’nin iş yerine gelerek iş yerini dağıtacağını” söyleyerek yardım istediğini beyan ettiği, o esnada mağdur ...’in görevlilere gelerek “Eşi ile kavga ettiklerini, çocuğunu istediğini, eşinin kendini darbettiğini, davacı ve şikâyetçi olduğunu” beyan etmesi üzerine gerekli yasal işlemlerin yapılabilmesi için, mağdurun alınan doktor raporunun ardından Ilıca Polis Merkezi Amirliğine intikal ettirildiğinin bildirildiği,
07.09.2013 tarihinde saat 07.50’de Kolluk tarafından düzenlenen geçici muhafaza altına alma tutanağında; 07.09.2013 tarihinde saat 02.30 sıralarında Alaçatı Beldesi, Atatürk Caddesi 1 sayılı yerde faaliyet gösteren AVM Mobilya Center"da meydana gelen kavga olayı ile ilgili olarak, ... ve ... isimli şahısların refakate alındıkları, iş yeri ile aynı yerde bulunan ikametlerine gidildiği, mağdur ..."in beyanında belirttiği, eşi ...’in iş yeri kasasına koyduğu beyaz renkli Iphone 5 marka ve “7788” numaralı şifresi bulunan telefonu rızası ile polislere teslim ettiği, söz konusu telefonun geçici olarak muhafaza altına alındığının belirtildiği,
26.09.2013 tarihli teslim tesellüm tutanağında; Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/2942 sayılı soruşturma dosyası üzerinden mağdur ...’in rızası ile muhafaza altına alınan, beyaz renkli, Iphone 5 marka cep telefonunun, mağdurun müracaatı üzerine kendine iade edildiğinin ifade edildiği,
Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu İzmir Güney Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği Hastanesince düzenlenen 07.09.2013 tarihli geçici adli raporda; mağdur ...’in boyun bölgesi, sol ön dış yüzde yüzeysel doku altı kanamalı, tokat ile uyumlu, dokunmaya bağlı ağrı bulunduğu tespitlerine yer verildiği,
Çeşme Alper Çizgenakat Devlet Hastanesince düzenlenen 23.10.2013 tarihli kesin raporda; mağdurdaki yaralanmanın basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olduğunun belirtildiği,
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) Sistemi vasıtasıyla temin edilen nüfus kayıt tablosundan; 1982 Alaçatı/Çeşme doğumlu mağdur ... ile 1974 İzmir doğumlu sanık ...’in 29.06.2011 tarihinde evlendikleri,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur ... 07.09.2013 tarihinde saat 04.57’de Kollukta; Alaçatı AVM Mobilya isimli iş yerinde çalıştığını, eşi ile 2010 senesi Ocak ayından beri birlikte olduklarını, 2011senesi Temmuz ayında resmî nikâhla evlendiklerini, evlenmeden önce eşinden hamile kaldığını, bu nedenle mecburen evlendiğini, çocuğunun 16 Mayıs 2010 tarihinde dünyaya geldiğini, evliliklerinin son senesinde eşiyle kıskançlık ve başka sebeplerden dolayı sürekli tartışmalar olduğunu, babasının 25 Ekim 2012 senesinde vefatından sonra kendi psikolojisinin biraz bozulduğunu, çocuğu için ayakta durmaya ve evliliğini sürdürmeye çalıştığını, eşinin daha önceki tartışmalarında da kendisine şiddet uyguladığını, ancak müracaatta bulunmadığını, 07.09.2013 tarihinde saat 01.00 sıralarında telefonla lavaboya gittiğini, eşinden çamaşırlarını yıkaması için vermesini istediğini, eşinin telefonu elinde görünce, “Kiminle konuşuyorsun” diye sorduğunu, kimseyle konuşmadığını söyleyince telefonu vermesini istediğini, telefonu vermeyince elinden zorla almaya çalıştığını, koridorda itişip kakışmaya başladıklarını, elinden telefonu aldığını, ekranda mesaj olduğunu söyleyerek kendisine bağırmaya başladığını, mesajın kimden geldiğini ya da ne yazdığını görmediğini, eşinin mesajda “Seni seviyorum, seni öpmek istiyorum” gibi şeyler yazdığını iddia ederek kendisine 3-4 tokat attığını ve telefonla birlikte evden çıktığını, arkasından koşarak gittiğini, eve gelmesini, konuşmak istediğini söylediğini, bu sırada evde uyumakta olan oğlunun da kendi arkasından koşarak sokağa çıktığını, eşine ne kadar gitme dese de eşinin arabaya binerek uzaklaşmaya çalıştığını, bu esnada kamyonetin arka kasasına bindiğini, eşine giderse kendinin de geleceğini söylediğini, bu şekilde bir süre münakaşa ettiklerini, eşinin oğlu...’yi kamyonetin içine aldığını, aracı sürmeye başladığını, kendisinin de kamyonetin kasasında olduğunu, bu şekilde Çeşme ilçesinde ikamet eden kayınvalidesinin evinin önüne geldiklerini, eşinin annesini aşağıya çağırdığını, aracın içine binmek için kasasından indiği esnada eşinin aracı hareket ettirerek çocuğuyla birlikte uzaklaştığını, evin önünde tek başına kaldığını, biraz Çeşme"de dolandığını, eşinin küçük kardeşinin gelerek kendisini Alaçatı"da bulunan kendi annesinin evine getirdiğini, annesinin evine girmek istemediğini, kardeşinin eşinden kendisini dükkâna yani kaldıkları eve götürmesini istediğini, kardeşinin kendisini evin önüne bırakarak arabayla abisinin yanına gittiğini, yürüyerek dükkâna gittiğinde dükkânın önünde polislerin bulunduğunu, içeri girip üzerini değiştirerek özel eşyalarını ve çocuğunu almak istediğini, eşinin buna müsaade etmediğini, kimliğinin ve telefonunun dükkânda olmadığını söylediğini, polislerin bulunduğu sırada şifresini söylerse telefonunu vereceğini söylediğini, şifresini söylemediğini, polislerle birlikte önce hastaneye gittiğini, akabinde polis merkezine geldiğini, telefonunu incelenmek üzere polisler tarafından muhafaza altına alınmasına müsaade ettiğini, eşiyle bu saatten sonra birlikte yaşamak istemediğini, sığınma talebinde bulunmak istediğini, herhangi bir can güvenliği tehlikesinin olmadığını, kendisini darbettiği ve telefonunu kendisinden zorla aldığı için eşi ...’den şikâyetçi olduğunu, boşanmak istediğini,
Mahkemede; olay günü sanıkla aralarında tartışma yaşandığını, sanığın tartışma sırasında elindeki telefonu almak istediğini, telefonda bir mesaj olduğu için vermek istemediğini, sanığın telefonu zorla almak istediğini, bu sırada kendisine vurmadığını, çocuğunu bir daha göremeyeceğini düşünerek sanığın kendisine tokat attığını söylediğini, eşi olan sanıkla şu an birlikte yaşadıklarını, şikâyetçi olmadığını,
Bozma sonrası Mahkemede; bozma öncesi beyanlarını tekrar ettiğini, çocuğunu elinden alacaklarını düşündüğü için eşine iftira mahiyetinde kendisine vurduğu şeklinde beyanda bulunduğunu, sanığın olay sırasında elindeki telefonu almak istediğini, kendisine vurmadığını, hastanede beyanı üzerine "yüzünde kızarıklık var" şeklinde rapor düzenlendiğini, şikâyetçi olmadığını,
07.09.2013 tarihinde saat 10.45’te bilgisine başvurulan tanık ... Kollukta; ...’in kız kardeşi olduğunu, mağdurun 4 yıldır ... ile evli olduğunu, 07.09.2013 tarihinde kız kardeşi ile eşi sanık arasındaki kavgayı öğrenince saat 10.00 sıralarında kardeşinin barındığı Ilıca Öğretmenevine eşi ... ile birlikte gittiklerini, mağdurla konuştuklarını, evliliklerinin devam etmesinin daha mantıklı olacağı düşüncelerini mağdurla paylaştıklarını, kendisini zorlamadan ve baskı altında bırakmadan Ilıca Polis Merkezine geldiklerini, zaten daha önce böyle bir kavgalarına da şahit olmadığını, kız kardeşinin eşi sanık ...’in mağdura zarar verebileceğini düşünmediğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... Kollukta; Alaçatı AVM Mobilya isimli iş yerinin sahibi olduğunu, eşiyle yaklaşık 3 yıldır evli olduklarını, eşinden... isminde bir oğlu olduğunu, daha önce eşi ile aralarında problem bulunmadığını, fakat eşi olan mağdurun son 2-3 aydır telefonla sürekli kardeşi ... ... ile yakın ilişki kurmasından rahatsız olduğunu, bu ilişkiden dolayı tartıştıklarını, mağdura ne zaman bu konuyu sorsa kardeşi ...’i savunduğunu, sürekli olarak kendisini azarladığını, aşağıladığını, çevresi tarafından da bilinen sert ve cevval kişiliği ile sürekli olarak bağırıp çağırıp baskın çıkmaya çalıştığını, başından daha önce geçen başarısız iki evlilikten dolayı bu evliliğinin yıkılmaması için elinden gelen her türlü maddi manevi fedakârlığı yaptığını, mağdurun sürekli olarak evde iken oğulları...’yi dövdüğünü, ...’nin psikolojisinin bozulduğunu, bu durumun psikolog ya da pedagogla tespit edilebileceğini, çocuğunun maddi manevi hiçbir sorunu olmaması için elinden geleni yaptığını, eşinin bu imkânlar içinde çocuğuna bakmaktan başka bir işi olmamasına rağmen çocuğun bakımını ihmal ettiğini ve bu yüzden istemese de çocuğunu son iki aydır kreşe vermek zorunda kaldığını, 06.09.2013 tarihinde eşi, kayınvalidesi ve baldızıyla birlikte İzmir, Kemeraltı’na alışveriş yapmaya gittiklerini, akşam saat 18.00 sıralarında Alaçatı’ya döndüklerini, oğlu...’nin kreşten servis aracı ile geldiğini, çocukları bisikletle evin önünde dolaşırken eşiyle evliliklerinin geleceğine dair yaklaşık 1,5 saat konuştuklarını, masadan güle oynaya kalktıklarını, eşinin annesine gideceğini söylediğini, arabayla çocuğu da alarak annesine gittiğini, gece saat 00.30 sıralarında eve geri döndüğünü, eşi ile birlikte dükkânın üst katında bulunan evlerine çıktıklarını, eşinin lavaboya girdiğini, kendisinin de eşinin kardeşi ... ile bir süredir konuştuğundan şüphelendiği için eşinin telefonunu aramaya başladığını, fakat bulamadığını, eşi lavaboda olduğu için lavabonun kapısına gittiğini, kapısını açmaya çalıştığını, kapının kilitli olduğunu, eşinden kapıyı açmasını istediğinde" ... kapıyı açtığı için kilitlediğini" söylediğini, bu söyleme inanmayarak kapıya sert bir şekilde vurmaya başladığını, eşinin kapıyı açtığını, yıkanacak çamaşırlarını vermesini istediğini, bu sırada gözünün lavabonun yanındaki banyo dolabının üstündeki telefona takıldığını, şüphelenerek telefonu lavabonun üzerinden aldığını, ama eşinin bir anda telefonu elinden çekip aldığını, "Sen benim özelime nasıl karışırsın” diyerek bağırıp çağırmaya başladığını, kendisinin de “Karı koca arasında nasıl bir özel olur” diye bağırmaya başladığını, mağdurun elinden telefonu tekrar almaya çalıştığını, mağdurun telefonu şiddetle geri çektiğini, ikinci hamlede sol bileğinden tutarak telefonu elinden aldığını, bu esnada mağdurun kendisine “ Şerefsiz, ahlaksız, terbiyesiz sen kimsin ki” diyerek hakaret etmeye başladığını ve elinden telefonu almaya çalıştığını, sol kolu ile kendisini uzaklaştırmaya çalıştığını, bir taraftan da telefonun WhatsApp menüsünü açtığını, kardeşi ...’in isminin üzerine tıkladığını, açılan sayfada “Seni öpmeden yatmayacağım ya da seni öpmeden bırakmam” gibi bir ibare olduğunu, bu yazıyı görünce “Allah cezanı versin” diyerek evden telefonu ve anahtarları alarak çıktığını, arkasından gelerek ağlayan oğlu...’yi de alarak kamyonete bindiğini, araçla geri geri çıkarken eşinin fark ettirmeden kamyonetin kasasına bindiğini, oğluyla birlikte Çeşme’ye gittiğini, giderken hastane kavşağında bir ses duyduğunu, aynadan baktığında eşinin aracın kasasında olduğunu fark ettiğini, annesinin evinin önüne gelip durduğunda annesinin ...’ye seslenerek “Ne yaptın sen kızım, ne bu rezillik” dediğini, bu sırada eşinin aracın kasasından indiğini, bunu fırsat bilerek oğluyla Alaçatı’daki iş yerine geldiğini, oğlunu ayağında uyuttuğunu, kayınvalidesi ile telefonda konuşurken en küçük kardeşi ... ve eşi... ...’in eşini evine getirdiklerini söylediğini, eşinin annesinin evine gitmek istememesi üzerine kardeşinin eşini evin önüne bıraktığını, kardeşinin eşi...’nın kendisini arayarak “... abi hemen dükkândan uzaklaş, ... dükkâna gelip camı çerçeveyi indirecek” dediğini, bunun üzerine 155’i arayarak polisten yardım istediğini, polis ekibinin dükkânın önüne geldiğini, hemen ardında da ...’nin gelerek içeri girmek istediğini, kendisini içeri almadığını, birbirlerinden şikâyetçi olmaları üzerine polislerin ...’yi alarak polis merkezine getirdiklerini, ...’nin elinden almış olduğu cep telefonunun Iphone 5 marka olduğunu, boşanma aşamasında delil olabileceği düşüncesi ile dükkânındaki kasaya kilitlediğini, polislere telefonu teslim edeceğini, eşi mağdur ... ve kardeşi ... ...’den kendisini aldatarak ilişki kurdukları için şikâyetçi olduğunu,
Mahkemede; eşine bir fiske dahi vurmadığını, eşinin hayatında başka biri olduğuna inandığını, bu nedenle aralarında tartışma çıktığını, tartışma sırasında mağdurun elindeki cep telefonunu almak için sert bir şekilde çektiğini, mağdura vurmadığını, telefonu alıp içindeki mesaja bakmak istediğini, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini,
Bozma sonrası Mahkemede; Yargıtay bozma ilamını kabul etmediğini, eşine yönelik darpta bulunmadığını, mağdurun kendisini korumak için bu şekilde beyanda bulunduğunu, daha sonradan da bu beyanından vazgeçtiğini, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, Savunmuştur.
Kasten yaralama suçu TCK’nın 86. maddesinde;
“(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silâhla,
İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde düzenlenmiş, 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle 3. maddeye “canavarca hisle” şeklinde (f) bendi eklenmiş ve canavarca hisle işlenen kasten yaralama suçunda verilecek cezanın bir kat artırılacağı hüküm altına alınmıştır.
Maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun tanımı yapılarak, kasten yaralamanın temel şekli düzenlenmiş, kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiş, madde gerekçesinde bu husus açıkça vurgulanmıştır. Kasten yaralama fiilinin, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde olması hâli ise ikinci fıkrada düzenlenmiş olup bu durumda birinci fıkradaki hapis cezasından daha az süreli bir hapis cezası ya da seçimlik olarak adli para cezası suçun yaptırımı olarak öngörülmüştür.
Kasten yaralama suçunda korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür. Suçun konusu, mağdurun acı verilen veya bozulan bedeni veya ruhsal varlığıdır. Failin yaptığı hareket sonucu, maddede belirtilen sonuçlardan biri meydana gelirse, kasten yaralama suçunun oluşacağında tereddüt bulunmayıp, bu sonucu doğurmaya elverişli olan tüm hareketlerle, kasten yaralama suçunun işlenmesi mümkündür.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ... ve mağdur ...’in 2010 yılı Ocak ayında birlikte yaşamaya başladıkları, daha sonra 29.06.2011 tarihinde resmî nikâhla evlendikleri, mağdurla yaptığı evliliğin sanığın dördüncü evliliği olduğu, mağdurun kendisini aldattığından şüphelenen sanık ile mağdur arasında 07.09.2013 tarihinde gece saat 01.00 sıralarında mağdurun telefonuna gelen bir mesajdan dolayı tartışma çıktığı, mağdur ..."in bu tartışmadan sonra aynı gece saat 04.57"de kolluğa müracaat ederek sanık tarafından darbedildiğini belirterek sanıktan şikâyetçi olduğu, mağdur hakkında düzenlenen 07.09.2013 tarihli geçici rapora göre mağdurun boyun bölgesi, sol ön dış yüzde, yüzeysel doku altı kanamalı tokat ile uyumlu, dokunmaya bağlı ağrı bulunduğu, Çeşme Alper Çizgenakat Devlet Hastanesince düzenlenen 23.10.2013 tarihli kesin rapora göre de mağdurun basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaralandığı olayda; eşi sanık ile barışan, bu nedenle şikâyetinden vazgeçen ve aşamalarda sanığın lehine ifadesini değiştiren mağdurun, soruşturma aşamasında, olaydan hemen sonra Kollukta verdiği ifadesindeki boynuna tokat atmak suretiyle sanığın kendisini yaraladığına ilişkin anlatımı, bu beyanla örtüşen ve mağdurun boyun bölgesi sol ön dış yüzde yüzeysel doku altı kanamalı tokatla uyumlu, dokunmayla ağrılı bulunduğuna ilişkin adli rapor içeriği ile sanığın eşinin kendisini başka biriyle aldattığını düşündüğünden olay günü aralarında tartışma çıktığı yönündeki savunması birlikte değerlendirildiğinde, sanığın üzerine atılı kasten yaralama suçunun sabit olduğu, Yerel Mahkemece sanığın beraatine karar verilmesinde isabet bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, sanığın kasten yaralama suçunun sabit olduğu gözetilmeden beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.04.2015 tarihli ve 182-253 sayılı direnme kararına konu beraat hükmünün, sanığın kasten yaralama suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 10.11.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.