Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 13.07.2007 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.06.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, davalı ile kadimden beri ortak olarak kullandıkları su kaynağının davalının kazı çalışmaları nedeniyle kuruduğunu ileri sürerek davalının suya elatmasının önlenmesini istemiştir. Davalı, davacılarla birlikte kullandıkları ve murislerinden intikal eden dava konusu su kaynağı ile sonradan yaptığı şahsına ait havuzun bir ilgisi bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalının temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 24.10.2011 günlü 2011/10746 Esas, 2011/16093 Karar sayılı ilamı ile özetle “...Hükme esas alınan bilirkişi (Jeoloji Mühendisi) raporunda; su bulmak için yapılan yarmanın kadimden beri tarafların birlikte kullandıkları kaynağın debisini etkileyeceği ifade edilmiştir. Ancak, mahkemece, davalıya ait kuyunun kapatılması halinde suyun eski hale dönüp dönmeyeceği hususu araştırılıp saptanmamıştır. Mahkemece yapılacak iş; bilirkişiden bu konuda inceleme ve araştırma yapmasını istemek, şayet suyun eski hale dönmesi mümkün değil ise davalının açmış olduğu yarmadan tarafların ihtiyaçları saptanmak suretiyle gerekirse tarafların sudan ortaklaşa yararlanabileceği bir su düzeneği ve su rejimi oluşturmak ve sonucuna göre hüküm kurmaktan ibaret olmalıdır. Yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile bilirkişi raporunda davalıya ait kuyunun kapatılması halinde suyun eski hale dönmeyeceği bildirildiğinden drenaj hendeğinden alınan suyun mevcut havuza getirilerek suyun bu havuzda toplanmasını sağlamak üzere su düzeneği oluşturulmasına, bu şekilde havuzda toplanan sudan tarafların ihtiyaçları gözetilerek bir haftalık zaman diliminde davacıların 4 gün davalının ise 3 gün su kullanması yönünde su rejimi oluşturulmasına karar verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. Somut olayda davalı tarafından sonradan açılan drenaj hendeğindeki suyun taraflar arasında ortak kullanılan havuza ne şekilde hangi araçlarla (örneğin boru sistemi) getirileceği, masraflarına hangi tarafın, hangi oranda katlanacağı hususu saptanmamıştır. Mahkemece, davaya konu suyun kullanımı hususunda kurulan su rejiminin infazı mümkün olmayıp bu şekilde taraflar arasında yeni ihtilaflar yaratacak şekilde hüküm kurulması isabetli olmamıştır. Ayrıca, dosya içerisinde bulunan 14.09.2012 tarihli jeoloji ve ziraat bilirkişi raporunda davacıların 1 birim su ihtiyacı, davalının ise 1,636 birim su ihtiyacı olduğu, davacıların her birine 1 gün olmak üzere 5 gün, davalının ise 8 gün sulayabileceği sulama takvimi oluşturulması gerektiği bildirildiği halde mahkemece bir haftalık zaman diliminde davacıların 4 gün davalının ise 3 gün kullanması şeklinde gerekçesi de açıklanmadan su rejimi kurularak davalının ihtiyacından daha az su kullanması sonucunu doğuracak şekilde karar verilmesi de doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 07.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.