Hukuk Genel Kurulu 2017/601 E. , 2021/214 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedel iadesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesince (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) verilen davanın reddine ilişkin karar davacının temyizi üzerine Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı; davalıdan satın aldığı telefonun farklı arızalar sebebiyle üç kez değiştirildiğini, son verilen ve 27.01.2014 tarihinde teslim aldığı telefonun da ses açma kapama düğmesinin çalışmadığını, ayıplı olduğunun bayi tarafından da teyit edildiğini ileri sürerek satış bedeli olarak ödediği 2.088,00TL’nin davalıdan faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili; müvekkiline atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığını, malın kullanılmasına engel bir ayıbın da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin Tüketici Mahkemesi sıfatıyla verdiği 28.03.2014 tarihli ve 2014/66 E., 2014/568 K. sayılı kararı ile; bilirkişi incelemesi sonunda dava konusu cep telefonunun titreşim özelliğinin, açma kapama tuşlarının düzgün şekilde çalıştığının, ürünün kullanıcı tarafından beklenilen tüm performans ve hizmetleri karşıladığının, şarj edilebilir olduğunun, ses çıkışının düzgün çalıştığının, USB kablo yardımıyla bilgisayar bağlantısında hata olmadığının, üründe tüketicinin beklediği faydayı azaltan herhangi bir durumun bulunmadığının tespit edildiği, davacının yeni bir bilirkişi incelemesi talep etmediği, alınan raporun dosya kapsamı ve kabule uygun bulunduğu ve hükme esas alınması gerektiği yönündeki gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Yerel Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı tarafça temyiz isteminde bulunulmuştur.
8. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 25.03.2015 tarihli ve 2014/26548 E., 2015/9553 K. sayılı kararı ile; “…Davacı, ayıplı ürün nedeni ile bedel iadesi için eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, anılan bilirkişi raporunda üründe ayıp tespit edilmemesi nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar bilirkişi tarafından yapılan incelemede üründe herhangi bir ayıp tespit edilmese de davacı tarafından ibraz edilen dava dışı şirketin 22.1.2014 tarihli sevk irsaliyesinin üzerinde davalının kaşesi bulunmakta ve ürünün ayıplı olduğunun kayda geçtiği görülmüştür. O halde mahkemece ibraz edilen bu belge de değerlendirilerek gerekli görülürse bilirkişiden ek rapor alınarak davalının ayıp olduğuna dair kaydı ile rapor arasındaki çelişki değerlendirilip hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…” şeklindeki gerekçeyle hüküm bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Mahkemenin 07.10.2015 tarihli ve 2015/547 E., 2015/1023 K. sayılı kararı ile; bilirkişi raporuna göre satışa konu üründe kullanımı engelleyen, üründen beklenen faydayı azaltan herhangi bir aksaklık ya da arıza bulunmadığının tespit edildiği, her ne kadar Yargıtay bozma kararında ürünün tamir amacı ile gönderilmesi esnasında ambalaj üzerine arızalı kaşesinin vurulduğu, bu durumun dikkate alınarak gerektiğinde yeniden inceleme yapılması gerektiği belirtilmiş ise de, söz konusu kaşenin satıcı ile servis hizmetini sunan kişi arasında bilgilendirme amacı taşıdığı ve sırf buna dayanılarak ürünün arızalı olduğunun kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı, bu yazının mahkemeyi teknik anlamda bağlamadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasındaki ayıp nedeniyle bedel iadesi istemli davada dosya kapsamına göre mahkemece eksik incelemeyle hüküm kurulup kurulmadığı, bozma kararında bahsi geçen 22.01.2014 tarihli sevk irsaliyesinin yeterli şekilde irdelenip irdelenmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle ayıpla ilgili mevzuat hükümlerinin açıklanması faydalı olacaktır.
13. Taraflar arasındaki mal alım sözleşmesi dosya kapsamında yer alan faturaya göre 29.01.2012 tarihinde imzalanmıştır. Bu tarihte yürürlükte olan mülga 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) ayıba ilişkin düzenlemesi 4. maddede yer almaktadır.
14. Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.
15. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 194. maddesi ise:
“Bayi müşteriye karşı mebiin zikir ve vadettiği vasıflarını mütekeffil olduğu gibi maddi veya hukuki bir sebeple kıymetini veya maksut olan menfaatini izale veya ehemmiyetli bir suretle tenkis eden ayıplardan salim bulunmasını da mütekeffildir.
Bayi, bu ayıpların mevcudiyetini bilmese bile onlardan mesuldür” şeklinde düzenlenmiştir.
16. Görüldüğü üzere; BK’daki ayıp kavramı ile yukarıda açıklanan TKHK’nın 4. maddesinde yer alan ayıp kavramları birbiri ile örtüşmektedir.
17. Ayıp; bir malda sözleşme ve yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların yer almasıdır.
18. Bu çerçevede ayıp kavramının içeriği belirlenirken öncelikle; sözleşme hükümlerine bakılmalıdır. Sözleşme ele alınırken bakılacak ilk husus, taraflar arasında satılan malın hangi özellikleri içermesi konusunda açık bir anlaşmanın olup olmadığıdır. Üzerinde anlaşma olmayan durumda ise, sözleşmenin yorumundan hareketle tarafların zımnen bu konuda bir anlaşma yapıp yapmadıklarına bakılacaktır. Zımni anlaşmanın dahi olmadığı durumlarda, sözleşmenin tümü dikkate alınacak ve dürüstlük kuralına göre malın taşıması gereken vasıflar belirlenecektir. Bu anlamda ayıp, malın sözleşmeye göre taşıması gereken nitelikleri taşımaması hâli veya bu hususta özel bir hüküm olmasa da, sözleşmenin niteliği ve içeriği dikkate alındığında, malda mevcut olması gereken vasıfların eksikliği şeklinde ortaya çıkacaktır.
19. Satılan maldaki ayıp açık veya gizli ayıp şeklinde olabilir. Açık ayıplar, ilk bakışta görülebilen veya basit bir muayene ile anlaşılabilen ayıplardır. Buna karşılık gizli ayıplar, ilk bakışta fark edilemeyen, sonradan yapılacak detaylı bir muayene ile anlaşılan ayıplardır. Bu tür ayıplar genelde malın yapısıyla ilgilidir ve kullanılmayla anlaşılırlar.
20. TKHK’nın 4/2. maddesinde malın ayıplı olması hâlinde alıcının seçimlik haklarının nelerden ibaret olduğu belirtilmiş olup tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm veya yaralanmaya yol açan ve kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hâllerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.
21. Söz konusu talebin değerlendirilebilmesi için öncelikle ayıbın varlığının ispat edilmesi gereklidir. 4077 sayılı Kanun döneminde ayıpla ilgili olarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ve devam eden maddelerinde düzenlenen genel ispat kuralları geçerlidir.
22. Eldeki uyuşmazlıkta da davacı tüketici; satın aldığı malın ayıplı olduğu iddiasıyla sözleşmeden dönme hakkını kullanarak bedel iadesini talep etmiş, ispat noktasında dava dışı Teleservis International Telefon Onarım ve Tic. Ltd. Şti.nin 14888 seri nolu, 22.01.2014 fiili sevk tarihli sevk irsaliyesine dayanmıştır.
23. Söz konusu belgede davacıya verilen önceki cihazın ayıplı olduğu ve eldeki davaya konu yeni telefonla değiştirildiği, davacının 27.01.2014 tarihinde teslim alırken …269 seri numaralı yeni telefonla ilgili olarak da “Cihazın ses kapama düğmesinin arızalı olduğunu fark ettim. Ayıplı ürün olarak teslim aldım.” şeklinde açıklamasının bulunduğu, yine dava dışı servise ait kaşe ve imza üzerinde “Cihaz ayıplı üründür” yazısının yer aldığı anlaşılmaktadır.
24. Ne var ki Mahkemece söz konusu ayıbın gerçekten var olup olmadığını tespit yönünde bilirkişi incelemesi yapılmış; bilişim ve yazılım uzmanı bilirkişi tarafından davaya konu telefon incelenmiş, tüketiciye en son teslim edilen üründe hiçbir ayıp ya da kullanıma engel kusurun bulunmadığı tespit edilmiştir (Raporda telefonunun seri numarasının yanlış gösterildiği anlaşılmakta ise de bunun maddi hata teşkil ettiği açıktır). Davacının arızalı olduğunu ileri sürdüğü ve bilirkişi tarafından sorunsuz çalıştığının tespit olunduğu ses düğmesi dışında herhangi bir şikayetinin bulunmaması karşısında bozma kararında belirtilen şekilde yeniden inceleme yapılmasının esasa etkili olmayacağı, servis tarafından cihaz teslim edilirken arızalı olduğu yönünde ibare eklenmesinin somut olayda tespit olunan maddi gerçek karşısında tek başına hüküm ifade etmeyeceği sonucuna varılmıştır.
25. Hâl böyle olunca Yerel Mahkemece bozma kararına direnilmesi haklı ve yerindedir.
26. Yeri gelmişken, direnmeye ilişkin gerekçeli kararın başlık kısmında dava tarihinin 28.01.2014 olması gerekirken 11.06.2015 olarak gösterilmesinin mahallinde her zaman düzeltilebilir maddi hata teşkil ettiği değerlendirilerek bozma nedeni yapılmadığı belirtilmelidir.
27. Sonuç itibariyle usul ve yasaya uygun direnme hükmünün onanmasına karar verilmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04.03.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.