10. Hukuk Dairesi 2016/5791 E. , 2016/9569 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Asıl dava, Kurum işleminin iptali ile aylığın yeniden bağlanması, ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile birlikte tahsili, karşı dava ise hak sahibi sıfatıyla yersiz ödenen ölüm aylıklarının ve yapılan tedavi giderlerinin, tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamda belirtildiği şekilde, asıl davanın reddine karar verilmiş, ancak karşı dava ile ilgili herhangi bir hüküm kurulmamıştır.
Hükmün, davacı/ karşı davada davalı ... ve davalı karşı davacı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında 03.11.2004 tarihinde boşanma kararı verilen davalıya, babası üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, davacı Kurumca, 01/10/2012-12/11/2013 tarihleri arasında yersiz ödenen aylıkların, tahsili amacıyla, borç tahakkuk ettirilmiştir.
1-)Mahkemenin, davacı/karşı davada davalı ..."ın eski eşiyle boşandıktan sonra fiilen birlikte yaşamaya devam ettiklerine dair tespiti, eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında, öncelikle, uyuşmazlık konusu olan 01/10/2012-12/11/2013 tarihleri arasındaki dönemde, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları adreslerde görev yapmış/yapmakta olan, mahkeme huzurunda dinlenenler haricindeki muhtarlar ile resen tespit edilecek kişilerden (çevre esnaf, komşular vb.)
kanaat edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, tanık ..."ın 28.06.2013 tarihli Sosyal Güvenlik Denetmen raporunda ki ifadesi ile mahkeme huzurunda alınan beyanı arasında ki mevcut çelişki usulünce giderilmeli, davacı karşı davalı ..."ın... Mahallesi ... ve ... Mahallesi...adreslerinde, tarafların fiilen birlikte yaşayıp yaşamadıklarının tespiti amacıyla kolluk araştırması yaptırılmalı, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, davacı ve eski eşi adına uyuşmazlık dönemi içeren banka kayıtlarının hangi adreste tesis edildiği saptanmalı, tüm bu hususlar tespit edildikten sonra, “boşanılan eşle uyuşmazlık konusu dönemde eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği toplanan kanıtlar ışığı altında yeniden değerlendirilmeli ve elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
2-)Mahkemece, asıl dava hakkında, maddi ve hukuki olgular gözetilerek, kurum işleminin hukuka uygun olduğu ve bu nedenle davacının davasının yerinde olmadığına karar verilmişse de, Kurum’un ilgiliye yönelttiği karşı dava hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği görülmektedir.
Bilindiği üzere; karşı dava her ne kadar asıl davaya yönelik olarak aynı mahkemede açılıyorsa da müstakil bir davadır ve asıl dava ile karşı dava hakkında davanın sonunda birlikte hüküm verilir. Nitekim 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesi “hükmün kapsamı”nı belirlemiş olup; bu maddenin 2. fıkrasına göre mahkemece, taleplerden her biri hakkında hüküm kurulması zorunludur. Dolayısıyla karşı dava hakkında herhangi bir karar verilmeyerek eksik hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece karşı dava hakkında bir hüküm kurulurken, Kurumun tedavi giderlerinin tahsiline yönelik talebinin de bulunduğu nazara alınarak, 5510 sayılı Kanunun 60. maddesi ilgili bentleri gereğince davacı - karşı davalının genel sağlık sigortalısı sayılıp sayılmayacağı araştırılmalı ve anılan Kanunun Geçici 45. maddesi de gözetilmek suretiyle elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalı, davacı karşı davalının anılan kapsama girdiğinin anlaşılması halinde tedavi giderleri yönünden davanın reddine karar verileceği, göz önünde bulundurulmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı/ karşı davada davalı ... ve davalı/ karşı davada davacı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı/karşı davada davalı ..."a iadesine, 09.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.