MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mera sınırlandırmasının iptali ve tescil

... ile ... Alyar Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki mera sınırlandırmasının iptali ve tescil davasının reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 02.06.2011 gün ve 37-78 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, dava dilekçesinde ... İlçesi, Alyar Köyü, Köy üstü mevkiinde bulunan 113 nolu parselin davacıya üst soyundan kaldığını, kadimden beri vekil edeninin kullanımında olduğunu, 1972 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında köy merası olarak tespit edildiğini, davacının 21.12.1972 tarihli dilekçeyle kadastro tespitine itiraz ettiğini, daha sonra köyden ayrıldığı için itiraz ve sonucu ile ilgilenemediğini, kendisinin haberi olmadan bilgisi dışında 04.05.1973 tarihli itirazdan feragat dilekçesi verildiğini, tapulama komisyonunun feragat nedeniyle dava konusu taşınmazın Alyar Köyü merası olarak sınırlandırılmasına ilişkin kadastro tespitini kesinleştirdiğini, davacının tesadüfen bu hususu öğrendiğini açıklayarak dava konusu taşınmazın davalı köy merası olarak sınırlandırılmasına ilişkin tespitin iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Köy Temsilciliği davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamıştır.
Mahkemece, tapulama tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında Kadastro Yasanının 12. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği benimsenerek davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muristen intikal ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal nedenlerine dayalı olarak Medeni Kanunun 713 ve Kadastro Yasasının 14. maddesi gereğince açılmış bulunan mera sınırlandırılmasının iptali ve tapuya tescil davasıdır.
Mahkemece, tapulama tespitinin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar Kadastro Yasasının 12. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği benimsenerek davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç doğru olmamıştır. Davaya konu 113 parsel sayılı taşınmaz; 17.06.1972 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında kadimden beri Alyar Köyünün "ortak merası" olduğu açıklanarak senetsizden Alyar Köyü ortak malı olarak tespit edilmiş , tespite davacı tarafından 21.12.1972 tarihli dilekçeyle itiraz edilmiş,
... Tapulama Komisyonu 07.05.1973 tarihli kararı ile, ...’nın itirazından 04.05.1973 tarihli dilekçeyle feragat ettiğini belirterek, parsel üzerinde başkaca itiraz bulunmadığından parselin tespit gibi tesciline, taraflara tebligat yapılmasına ve 30 gün beklenmesine lüzum olmadığına karar vermış, kadastro tutanağı 08.05.1973 tarihi itibariyle kesinleştirilmiştir.
... Kadastro Müdürlüğünün 23.02.2009 tarihli cevabı yazısına göre, Alyar Köyü 113 nolu parsele ilişkin davacıya ait feragat dilekçesi müdürlük kayıtlarında bulunmamaktadır. ... Tapu Sicil Müdürlüğünün 08.03.2010 tarihli cevabı yazısına göre, ...’ya ait olduğu bildirilen 04.05.1973 tarihli feragat dilekçesi müdürlük arşivinde bulunmamaktadır.
Adli Tıp Kurulu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi – Adli Belge İnceleme Şubesinin 28.12.2010 tarihli raporuna göre, inceleme konusu dilekçe fotokopisinde ...’ya atfen atılı imzanın teşhise götürecek önemli materyal ve yazı içermeyen, basit tersimli ve çizgilerden ibaret imza olması nedeniyle aidiyetinin bu meyanda ...’nın eli ürünü olup olmadığı hususu tespit edilememiştir.
766 sayılı Tapulama Yasasının 28/4. maddesine göre, “komisyonun kararı, tapulama müdürü tarafından itiraz eden ile lehine tapulama tespiti yapılana tebliğ olunur. Alakadarlar tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde tapulama mahkemesine dava açtıkları takdirde tapulama tutanağı ve ilişikleri tapulama hakimi tarafından celp ve ihtilaf 6 ncı bölümde yazılı hükümler dairesinde hallolunur.”
3402 sayılı Kadastro Yasasının Geçici 5. maddesine göre “bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce 766 ve 2613 sayılı Kanun hükümlerine göre kurulmuş komisyonlara intikal etmiş veya edecek itirazlar bu komisyonlarda bu kanun hükümlerine göre sonuçlandırılır. Tebligat ve ilamlar 766 ve 2613 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılır.” Bu madde de 22.02.2005 tarihinde 5304 sayılı Yasanın 12. maddesiyle yapılan değişiklik ile yasa maddesinin son cümlesi madde metninden çıkarılmıştır.
Bilindiği gibi, her olay ya da dava ilişkin olduğu dönemde yürürlükte bulunan yasa hükümlerine göre çözümlenir. Dava konusu olayda tapulama tespiti ve tespite itirazın incelenmesi 766 sayılı Yasanın yürürlükte olduğu dönemde yapılmıştır. 766 sayılı Yasanın 28/4 maddesine göre, komisyon kararının ilgililere tebliği gerekmektedir. İtiraz üzerine tapulama komisyonunca feragat nedeniyle itirazın reddine taşınmazın tespit gibi tesciline kararın ilgililere tebliğine ve 30 günlük itiraz süresinin beklenmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de, yapılan kesinleştirme işlemi ve buna ilişkin komisyon kararı yasa hükümlerine aykırı olduğundan hukuki sonuç doğurmaz. Bu nedenle davacı yönünden kadastro tespitinin henüz kesinleşmediğinin kabulü gerekir. Tapulama tutanağı henüz kesinleşmediğinden hak düşürücü süre işlemeye başlamaz. Davacının, itirazının reddedildiğini öğrendiğini belirttiği tarihten dava tarihine kadar da 3402 sayılı Kadastro Yasasının 12. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre dolmadığından işin esasına girilerek tarafların bildirdikleri deliller toplandıktan sonra, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç), HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve istek halinde 18.40 TL peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine, 17.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.