Esas No: 2021/10405
Karar No: 2022/5345
Karar Tarihi: 21.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/10405 Esas 2022/5345 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/10405 E. , 2022/5345 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine, Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından davanın reddine ve İtiraz Hakem Heyeti tarafından davacı vekilinin itirazının reddine dair verilen kararın, davacı vekili tarafından süresi içinde temyizi istenilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
K A R A R
Davacı vekili; davacıya ait konutun davalı nezdinde sigortalı olduğunu, Mart- Kasım 2016 tarihleri arasında ... ilinde meydana gelen terör olayları ve bu olaylara devlet güçlerinin müdahalesi nedeniyle sigortalı konuttaki eşyaların zarar gördüğünü belirterek, HMK'nın 107. maddesi gereği şimdilik 5.000,00 TL eşya hasar bedelinin ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; 5233 sayılı Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun hükümleri gereği zararın devletçe karşılanacağını ve davacının tazminat talep hakkı olmadığını, devlet müdahalesi üzerine sigortalı eşyanın güvenli yere taşınmadığı ve zararın doğumu ile artmasına neden olunduğundan zararın sigortadan karşılanamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından; sigortalı konutun bulunduğu bölgede, terör eylemlerine karşı kamu güçlerinin etkin müdahale hazırlığında olduğu konusunda bölge halkınca duyum alınması üzerine, halkın bölgeden göç ettiğinin davalının aldığı eksper raporuyla tespit edildiği, davacının riskin kapsamının belirlenmesine ilişkin bu önemli hususu davalı sigortacıya bildirmediği ve davalının poliçeden cayma hakkını kullandığı olayda, davalının yaptığı işlemde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediği gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karara davacı vekili tarafından yapılan itiraz üzerine, İtiraz Hakem Heyeti tarafından, davacı vekilinin itirazının reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, konut sigorta poliçesi nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Davacıya ait konut ve içerisinde bulunan eşyalar, 22/01/2016- 22/01/2017 vadeli poliçeyle, terör rizikosu da dahil olacak biçimde sigortalanmış; Mart- Kasım 2016 tarihleri arasında, ... İli'nde terör eylemlerinin önlenmesi amacıyla yapılan müdahaleler sırasında, sigortalı konutun bulunduğu bina zarar görmüş ve tam hasarlı kabul edilip yıkılmış; konut içindeki eşya bedelinin poliçe kapsamında ödenmesi için eldeki dava açılmıştır.
Sigorta sözleşmeleri, 6102 sayılı TTK'nın 1401.maddesinde tanımlanmış olup, sigorta sözleşmesiyle sigortacı, belli bir prim karşılığında sigorta ettirenin malını yahut bedensel zararlarını doğabilecek rizikolara karşı güvence altına almaktadır. Sigorta sözleşmesinin riziko unsurunu ve menfaat unsurunu içinde barındırması gerekmektedir. Bu nedenledir ki sigorta sözleşmesi, sigortacının ve sigorta ettirenin karşılıklı güven ilişkisine dayanmakta olup, TTK'nın 1409. maddesi hükmüne göre sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumlu olacaktır.
Sigortacı tarafından gerçek durumun bilinmesi başlıklı, TTK'nın 1438/1. maddesinde "bildirilmeyen veya yanlış bildirilen bir hususun ya da olgunun gerçek durumu sigortacı tarafından biliniyorsa, sigortacı beyan yükümlülüğünün ihlal edilmiş olduğunu ileri sürerek sözleşmeden cayamaz. İspat yükü sigorta ettirene aittir" düzenlemesi yer almaktadır ki, bu yasal düzenleme gereği, sigortacı tarafından zaten bilinen bir hususla ilgili beyan yükümlülüğüne uyulmadığından bahsedilmesi mümkün değildir.
Somut olayda; taraflar arasında güven ilişkisine dayalı olarak, terör rizikosunu da kapsayacak biçimde, davacının ... il merkezinde bulunan konutu davalı tarafından sigortalanmış; poliçe vadesi içinde (poliçe düzenlenmesinden yaklaşık 2 ay sonra), konutun bulunduğu bölgede terör olaylarının önlenmesi amacıyla devlet güçlerinin müdahalesi suretiyle, poliçe kapsamındaki riziko gerçekleşmiştir.14/03/2016 tarihinde ...'ta sokağa çıkma yasağı ilan edildiği, terör örgütü üyeleri tarafından yapılan eylemlere karşılık güvenlik güçlerince operasyonlar gerçekleştirildiği, operasyonlar sırasında sivil vatandaşların zarar görmemesi için sokağa çıkma yasağı ilan edildiği, bu sırada güvenlik güçleri ile terör örgütü üyeleri arasındaki çatışma sırasında zararın meydana geldiği, dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Olay tarihlerinde güvenlik güçlerinin terör örgütü üyelerine yönelik operasyonlar yaptığı ulusal basında yer almıştır. Anılan bölgede uzun yıllardır terör örgütüne karşı güvenlik güçlerinin operasyonlarının devam ettiği ve bunun tüm kamuoyu tarafından bilindiği dikkate alındığında, davalının TTK'nın 18/2. maddesine göre basiretli bir tacir gibi hareket etmesi ve riziko analizi konusunda gerekli dikkat ve özeni göstermesi gerekeceğinden, dava konusu olayda TTK'nın 1435. maddesi anlamında sigortalının beyan yükümlülüğünü ihlal ettiği kabulü yerinde değildir.
Diğer taraftan, sözleşmenin yapıldığı sırada davacının evi hasar görmediğinden, riskin muhtemel olmaktan çıkıp kesin hal aldığından da bahsedilemez. Sözleşmenin yapılması sırasında, riskin gerçekleşeceği, diğer bir ifade ile evin hasar göreceği de mutlak değildir. Nasıl ki deprem bölgesi olan yerler için deprem teminatı verilebiliyorsa, terör bölgesi olan yerde de teröre karşı teminat verilebilir. Zaten, sigorta, gerçekleşebilme ihtimali olan riskler için yapılır ve riskin gerçekleşme ihtimalinin yüksek olması ise riskin mutlak surette gerçekleşeceği anlamına gelmez. Ayrıca, risk ölçümünde ve değerlendirmesinde uzman olan sigortacı, bölgeyi bilmesine rağmen, teröre karşı teminat verip bu riski üstlenmiştir.
Açıklanan nedenlerle; TTK'nın 18/2. ve 1438/1. maddeleri gereği, tacir konumunda olan davalı sigortacının zaten bildiği (hayatın olağan akışına göre de bilmesi gereken) hususların, davacı sigortalı tarafından ayrıca beyan edilmesi gerekmeyeceğinden, zararın poliçe teminatı kapsamında olduğu gözetilerek, 5233 sayılı Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun hükümleri gereği davaya konu edilen eşya hasarları için davacıya devlet tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması ve zararın belirlenmesi için rapor alınması ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İHH kararının BOZULMASINA; dosyanın, hakem dosyasının saklanması kararını veren ... Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 21/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.