Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/10913
Karar No: 2013/6984
Karar Tarihi: 07.05.2013

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/10913 Esas 2013/6984 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Dava, tapu iptali tescil ve tazminat istemine ilişkindir. Davacı miras bırakanın ikinci eşi, davalı ise kızıdır. Miras bırakanın bir taşınmazdaki payının bir kısmını kızına temlik ettiği ve 11 ve 12 numaralı bağımsız bölümlerin davalı adına tescil edildiği belirtilir. Mahkeme, 12 numaralı bağımsız bölümün davalıya mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak temlik edildiği gerekçesiyle bu taşınmaz yönünden davanın kabulüne, 11 numaralı bağımsız bölüm bakımından ise davanın reddine karar verir. Ancak temyiz incelemesi sonrasında karar bozulur ve temlikin muvazaalı olmadığı sonucuna varılır. Kararda Türk Medeni Kanunu'nun 706. maddesi, Borçlar Kanunu'nun 213. maddesi ve Tapu Kanunu'nun 26. maddesi de detaylı bir şekilde açıklanır.
1. Hukuk Dairesi         2012/10913 E.  ,  2013/6984 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 16. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 21/03/2012
    NUMARASI : 2009/451-2012/171

    Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın, 12 numaralı bağımsız bölüm yönünden kabulüne, 11 numaralı bölüm bakımından ise reddine ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 7.5.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat gelmedi, Diğer temyiz eden davalı M.G.ve vekili Avukat S.A.geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dava, tapu iptal tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, 12 numaralı bağımsız bölümün davalıya temlikinin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle bu taşınmaz yönünden davanın kabulüne, 11 numaralı bağımsız bölüm bakımından ise davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının, miras bırakan Ş.’ın ikinci eşi, davalının ise kızı olduğu, miras bırakanın 35 parsel sayılı taşınmazdaki 162/1246 payından 108/1246 payını intifa hakkını üzerinde ipka ederek çıplak mülkiyetini kızı davalı M.’e 07.06.1996 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği, 26.03.1998 tarihinde kurulan kat irtifakı ile 35 parseldeki 11 ve 12 numaralı bağımsız bölümlerin davalı adına tescil edildiği ve 12 numaralı bağımsız bölüm üzerinde muris Ş.G.lehine intifa hakkı şerhinin bulunduğu, öte yandan miras bırakan ile dava dışı kişiler arasında çekişme konusu taşınmaz hakkında yapılmış 24.04.1995 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun"un 706., Borçlar Kanunu"nun 213 ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince, miras bırakan Ş.’ın 1996 yılında 108/1246 payın çıplak mülkiyetini temlik ettiği, bilahare kat irtifakı ile davalı adına bağımsız bölümlerin tescil edildiği, davalının 07.06.1996 tarihli dekont ile murisin hesabına 104.000.000.TL yatırdığı, miras bırakanın mal kaçırma kastı olması halinde adına kayıtlı 4 numaralı bağımsız bölümü davalıya temlik edebileceği, bu bağımsız bölümün üçüncü kişiye temlik edildiği, aynı akitle temlik edilen paylar nedeniyle iradenin bölünemeyeceği, başka bir ifade ile temlikin bir bölümü yönünden geçerli, bir bölümü yönünden ise muvazaalı olduğunun kabul edilemeyeceği, öte yandan salt bedeller arasındaki orantısızlığın muvazaayı göstermeyeceği, açıklanan olgular yukarıdaki ilkeler doğrultusunda değerlendirildiğinde temlikin muvazaalı ve mal kaçırma amaçlı olmadığı sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davacının temyiz itirazının reddine, davalının temyiz itirazının kabulü ile hükmün açıklanan gerekçelerle (6100 Sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla ) 1086 Sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının diğer temyiz eden davacıdan alınmasına, 07.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi