Esas No: 2017/1230
Karar No: 2021/210
Karar Tarihi: 04.03.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1230 Esas 2021/210 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tapu kaydında düzeltim” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kahramanmaraş 1. Sulh Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 06.02.2014 tarihli dava dilekçesinde; Kahramanmaraş İli, Göllü Köyü, 331 parsel sayılı taşınmazın 1/3 payı ile aynı yerdeki 520 parselin 1/2 payının miras bırakan (babası) Mehmet oğlu Mustafa Hacı Göl’e ait olduğunu, malik isminin nüfus kaydında “Mustafa Hacı” olmasına karşın tapu kayıtlarında sadece “Hacı” olarak yazıldığını ileri sürerek, malik isminin nüfus kaydına uygun şekilde düzeltilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... vekili; davacının dava açmadan önce Tapu Sicil Tüzüğünün 75. maddesine göre Tapu Müdürlüğüne istem konusunda yazılı olarak müracaat etmesi gerekirken doğrudan dava açtığını, böyle olunca dava ön şartını yerine getirmediğini beyan ederek, davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Kahramanmaraş 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 16.10.2014 tarihli ve 2014/237 E., 2014/237 K. sayılı kararı ile; tüm dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazların davacının babasına ait olduğu ve davacı tarafından kullanıldığı, ancak taşınmazın tapuya kayıt işlemleri sırasında yanlışlık yapıldığı, davacının haklı olduğu ayrıca mahkemece verilen süre içerisinde Tapu Müdürlüğüne başvuruda bulunarak dava ön şartının yerine getirildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 26.05.2015 tarihli ve 2015/7518 E., 2015/7690 K. sayılı kararı ile;
“…Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkin olup, 17.8.2013 tarih ve 28738 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni Tapu Sicil Tüzüğü"nün yürürlüğü zamanında 06.02.2014 tarihinde açılmış; mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, yeni Tapu Sicil Tüzüğü hükümleri ve özelikle 75. maddesi nazara alındığında, tapu müdürlüklerine oldukça geniş yetkiler verilerek tapudaki hataların daha kısa bir sürede, idari yoldan düzeltilmesine imkân verildiği ve kayıt düzeltmeleri için öncelikle müdürlüklere başvuru yapılmasının zorunlu tutulduğu görülmektedir..
Bu nedenle, yeni Tapu Sicil Tüzüğünün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği 17.8.2013 tarihten itibaren, ilgililerin mahkemeye müracaat etmeden önce, ilk olarak tapu müdürlüklerine yukarıda açıklanan prosedüre uygun şekilde başvurması kaçınılmaz olup, değinilen prosedür izlenmeden mahkeme önüne getirilen davanın dinlenebilme olanağı yoktur.
Bunun yanında, ilgililerin tapu müdürlüklerine yaptıkları yazılı ya da sözlü düzeltim başvuruları üzerine, tapu müdürlüklerinin Tüzüğün 75. maddesinde belirtilen araştırma ve soruşturmayı yapmadan verdikleri soyut içerikli ret kararları da davayı mahkeme önünde dinlenebilir hale getirmez.
Diğer taraftan, Tapu Sicil Tüzüğünün 75. maddesine aykırı olarak verilen bu tür ret kararlarına karşı ilgililerin aynı tüzüğün 26. maddesine göre itiraz imkânı bulunmaktadır.
Hâl böyle olunca, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Kahramanmaraş 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.11.2015 tarihli ve 2015/484 E., 2015/917 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçeleri tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tapu kaydında malik kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemine ilişkin olan davanın, Tapu Sicil Tüzüğünün 75. maddesinin 4. fıkrasına göre öncelikle yanlışlığın düzeltilmesi için ilgili tapu müdürlüğüne başvuru yapılmadan 06.02.2014 tarihinde açıldığı, mahkemece 08.07.2014 tarihli celsede başvuru yapması için davacıya verilen iki haftalık süre içerisinde düzeltme talebinde bulunulduğu, ancak yapılan başvurunun Dulkadiroğlu Tapu Müdürlüğünün 29.08.2014 tarih ve 6308 yevmiye sayılı kararı ile reddedildiği, ret kararına karşı ise Tüzüğün 26. maddesine göre itirazda bulunulmadığı gözetildiğinde, dava ön şartının yargılama sırasında tamamlandığının kabul edilip edilemeyeceği, burada varılacak sonuca göre davanın usulden reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Bilindiği üzere tapu sicili, Devletin sorumluluğu altında, tescil ve açıklık ilkelerine göre taşınmazlar ile üzerindeki hakların durumlarını göstermek üzere tutulan sicildir.
13. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) öngördüğü tapu sicillerinin düzenli bir biçimde tutulmasını sağlamak amacıyla 2013/5150 sayılı yeni Tapu Sicili Tüzüğü, 17.08.2013 tarihli ve 28738 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
14. Tüzükte, taşınmazlarla ilgili mülkiyet hakkı, sınırlı aynî haklar ve kişisel hakların tapu siciline tescil, değişiklik, terkin ve düzeltme işlemleri ile sicil ve belgelerin arşivlenmesinin usûl ve esasları gösterilmiş olup; 28. maddesinde mülkiyet hakkının tapu kütüğüne ne şekilde tescil edileceği düzenlenmiş ve kütük sayfası malik sütununda malikin adı ve soyadı, baba adı ile edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarası ile tüzel kişilerin unvanlarının tam olarak yazılacağı ve paylı mülkiyette pay miktarı; paydaşların adı, soyadı ve baba adından sonraki kısımda, kesirli olarak gösterileceği ifade edilmiştir.
15. Taşınmazların kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı, cinsiyeti, doğum tarihleri gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturmaktadır. Tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesine veya tespitine ilişkin olarak açılan bu davalardaki amaç da kayıt malikinin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin nüfus kaydı ile uyumlu hâle getirilmesidir.
16. TMK’nın 1027. maddesine göre ilgililerin yazılı rızaları olmadıkça, tapu memuru, Tapu Sicili Tüzüğü kuralları uyarınca resen düzeltilmesi mümkün olan basit yazı yanlışlıkları (adi yazım hataları) dışında, tapu sicilindeki yanlışlığı ancak mahkeme kararı ile düzeltebilir. Bu bağlamda Tüzüğün 74. maddesinde ana veya yardımcı siciller üzerindeki düzeltmelerin ne şekilde yapılacağı açıklanmış ve maddenin 1. fıkrasında; kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde, belgelere aykırı basit yazım hatası yapıldığının tespit edilmesi hâlinde, müdür tarafından nedeni düzeltmeler sicilinde açıklanarak, basit yazım hatalarının resen düzeltileceği öngörülmüştür. Buna göre tapu müdürü, hakkın içeriğini etkilemeyen ve kütükte belgesine aykırılık teşkil eden adi yazım hatalarını kendiliğinden hiçbir işleme gerek kalmadan düzeltebilir.
17. İlgili kişinin başvurusu üzerine yapılacak düzetmeler ise Tapu Sicili Tüzüğünün 75. maddesinde; “(1) Kadastro çalışmalarından kaynaklanan malikin veya hak sahibinin adı, soyadı ve baba adına ilişkin tapu kütüğündeki yazım hataları ilgilisinin başvurusu üzerine;
a)Senetsizden tespitlerde; nüfus kayıt örneği ve taşınmazın bulunduğu belediye veya muhtarlıktan alınacak fotoğraflı ilmühaber,
b)Kayda dayalı tespitlerde; dayanağı kayıt ve belgeler, incelenmek ve gerektiğinde tanık ve varsa tespit bilirkişileri dinlemek ve zeminde inceleme yapmak suretiyle istemin gerçek hak sahibinden geldiği belirlenirse, istem yevmiye defterine kaydedilerek düzeltilir.
(2)Zeminde incelemenin, kadastro müdürlüğü teknik personeli ile birlikte yapılacağı ve inceleme neticesinde teknik rapor düzenleneceği, zeminde incelemede, komşu parsel malikleri, muhtar ve diğer ilgililer dinleneceği; vergi kaydı ve diğer her türlü bilgi ve belgeden yararlanılır.
(3)Tapu sicilindeki bilgilerin güncellenmesi ve eksikliklerin giderilmesinde de yukarıdaki fıkraların uygulanır.
(4) Bu madde hükümleri uyarınca kayıt düzeltmeleri için müdürlüklere başvuru yapılması zorunludur” şeklinde düzenlenmiş olup; buna göre kadastro çalışmaları sırasında oluşan malikin veya hak sahibinin adı, soyadı ve baba adına ilişkin yazım hatalarının ilgilisinin başvurusu üzerine; maddede belirtilen belgelerin incelenmesi ve gerekli araştırmanın yapılması sonucunda istemin gerçek hak sahibinden geldiğinin belirlenmesi koşuluna bağlı olarak, tapu memurunca düzeltilmesi mümkündür.
18. Bu madde mülga Tapu Sicili Tüzüğünün 87. maddesine benzer bir düzenleme içermekle beraber yeni Tapu Sicili Tüzüğünün yukarıda metnine yer verilen 75. maddesinin 4. fıkrasında, madde hükümleri uyarınca yapılacak kayıt düzeltmeleri için tapu müdürlüklerine başvuru zorunluluğu getirilmiştir.
19. Diğer yandan Tüzüğün 26. maddesinde; mevzuat ve Tüzükte yer alan hükümlere uygun olmayan ve TMK’nın 1011. maddesine göre geçici tescil şerhine de imkân bulunmayan istemlerin geciktirilmeden, gerekçesi, itiraz yeri ve süresi de belirtilmek suretiyle reddedileceği, ret kararının kütüğün beyanlar sütununda belirtileceği ve kararın, istem sahibine elden veya Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edileceği, ret kararına karşı ise tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde müdürlüğün bağlı bulunduğu bölge müdürlüğüne, bölge müdürlüğü kararına karşı da tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Genel Müdürlüğe itiraz edilebileceği düzenlenmiştir.
20. Tüm bu açıklamalar kapsamında somut olaya gelindiğinde, eldeki dava tapu kaydında malik adının düzeltilmesi istemi ile 06.02.2014 tarihinde açılmış olup, davacı kayıttaki yanlışlığın düzeltilmesi için davadan önce Tüzüğün 75/4. maddesine göre ilgili tapu müdürlüğüne müracaatta bulunmamış ise de yargılama sırasında mahkemece verilen süre içerisinde yaptığı başvuru Dulkadiroğulları Tapu Müdürlüğünün 29.08.2014 tarihli kararı ile reddedilmiş ve ilgili karar dosyaya sunulmuştur. Ancak, ret kararı verilmesi hâlinde istemde bulunan kişinin izlemesi gereken idari yol Tüzüğün 26. maddesinde gösterilmiş olmasına karşın davacı itiraz yollarını tüketmemiştir.
21. Böyle olunca tapu kütüğündeki yazım hatalarının düzeltilmesi istemi ile TMK’nın 1027. maddesi uyarınca açılan davalar bakımından, Tapu Sicili Tüzüğünde düzenlenen tapu müdürlüğüne başvuru zorunluluğu ve itiraz yollarına ilişkin prosedürün tamamlanmasının dava şartı niteliğinde olup olmadığının tartışılması gerekmektedir.
22. Dava şartları medeni usul hukukuna ait bir kurum olup, amacı; bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır.
23. Mahkemenin, davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi ve karar verebilmesi için varlığı veya yokluğu mutlaka gerekli olan şartlardır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hâllere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hâllere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi).
24. Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan şartlardır. Buna davanın dinlenebilmesi şartları da denir. Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Çünkü hâkim, dava şartlarının bulunup bulunmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden inceler. Tarafların da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürmeleri mümkündür. Ancak tarafların bu konuda mutlaka talepte bulunmaları gerekli olmadığı gibi hâkim de tarafların talepleri ile bağlı değildir. Ayrıca bazı durumlarda dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün olabilir. Bu gibi durumlarda mahkeme dava şartı noksanlığının tamamlanması için kesin süre vermek zorundadır. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemiş ise ancak o zaman dava şartı yokluğu sebebiyle davayı usulden reddeder.
25. Genel dava şartları, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinde hüküm altına alınmış ise de dava şartları anılan maddede sayılanlar ile sınırlı olmayıp, başka kanunlarda öngörülen dava şartları da olabilir. Nitekim 114. maddenin 2. fıkrasında; diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir.
26. Diğer yandan, hiyerarşik normlar sistemi olan hukuk düzeninde, alt düzeydeki normların, yürürlüklerini üst düzeydeki normlardan aldığı kuşkusuzdur. Normlar hiyerarşisinin en üstünde evrensel hukuk ilkeleri ve Anayasa bulunmakta, daha sonra gelen kanunlar yürürlüğünü Anayasa’dan, tüzükler yürürlüğünü kanundan, yönetmelikler ise yürürlüğünü kanun ve tüzükten almaktadırlar. Bir normun kendisinden daha üst konumda bulunan ve dayanağını oluşturan bir norma aykırı veya bunu değiştirici nitelikte bir hüküm getirmesi mümkün bulunmamaktadır (Kuluçlu, E.: Türk Hukuk Sisteminde Normlar Hiyerarşisi ve Sayıştay Denetimine Etkileri, Sayıştay Dergisi, sayı: 71, s. 21; HGK’nın 23.01.2020 tarihli ve 2017/4-1323 E., 2020/59 K.).
27. Normlar hiyerarşisinde bir alt norm üst norma aykırılık teşkil etmemeli, üst normun kendisine verdiği hukuki sınırların dışına çıkmamalıdır. Hukuk normları arasında var olan hiyerarşinin anayasal ölçüler içerisinde temin edilmesi hususu hukuk devleti açısından da önem taşımaktadır. Zira daha üstteki normla yasaklanmayan bir husus daha alt normla yasaklandığı takdirde hukuk devleti ilkesi zedelenmektedir.
28. Anayasa’nın 115. maddesinde yer alan “Bakanlar Kurulu, kanunun uygulanmasını göstermek veya emrettiği işleri belirtmek üzere tüzük çıkarabilir” şeklindeki hüküm yürürlükten kaldırılmış olmakla birlikte, Anayasa değişikliğinden önce çıkarılmış olan Tüzükler hukuksal varlığını sürdürmektedir. Normlar hiyerarşisinde kanunlardan sonra gelen tüzüklerin kanunlara aykırı düzenleme içermemesi gereği de açıktır.
29. Bu kapsamda Tapu Sicili Tüzüğünün ilgili maddeleri değerlendirilecek olursa, tapu kayıtlarında idarece düzeltilebilecek ad, soyad, baba adı, cinsiyet gibi basit kimlik bilgileri ve buna benzer adi yazım hatalarının TMK’nın 1027. maddesi çerçevesinde çok sayıda davaya konu edildiği gözetilerek, Tüzüğün 75. maddesinde bu gibi taleplerin mahkemeye taşınmadan idari yoldan daha kolay ve hızlı şekilde düzeltilmesi imkânı tanınmıştır. Ne var ki, uygulamada bu düzeltim yolları tapu müdürlükleri tarafından yeterince işletilmeyerek, başvuruda bulunan kişiler çoğunlukla dava açmaya yöneltilerek gereksiz zaman kaybına yol açıldığı gibi Tüzüğün 75. maddesinin 4. fıkrasında düzenlenen tapu müdürlüğüne başvuru zorunluluğunun TMK’nın 1027. maddesine göre açılacak davalar bakımından bir dava şartı niteliğinde olduğunu söyleme imkânı da bulunmamaktadır. Zira bu husus mahkemeye erişim hakkı ile ilgili olup; esas olan da mahkemeye erişim hakkının teoride kalmayıp, bireylerin bu hakkını etkili bir şekilde kullanabilmeleridir.
30. Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, bir temel hak olmanın yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Anılan maddeye göre herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ... davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Mahkemeye erişim hakkı, bireylerin iddia ve savunmalarını bir yargı mercii önünde ileri sürebilmelerine imkân sağlayan haktır. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur.
31. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), mahkemeye etkili erişim hakkını “hukukun üstünlüğü” ilkesinin temel unsurlarından biri olarak kabul etmekte ve mahkemeye etkili erişim hakkının, mahkemeye başvuru konusunda tutarlı bir sistemin var olmasını ve dava açmak isteyen kişilerin mahkemeye ulaşmada açık, pratik ve etkili fırsatlara sahip olmasını gerektirdiğini ifade etmektedir. Bu sebeple hukuki belirsizliklerin ya da uygulamadaki belirsizliklerin tarafların mahkemeye erişimine zarar verdiği durumlarda bu hakkın ihlâl edildiğine karar verilmektedir (Geffre/Fransa, B. No: 51307/99, 23/1/2003, § 34)
32. Anayasa"nın “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” kenar başlıklı 13. maddesine göre de temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Dolayısıyla kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen sınırlamalar da ancak kanunla düzenlenebilir. Normlar hiyerarşisinde kanunlardan sonra gelen tüzükle mahkemeye erişim hakkını kısıtlayan bir düzenleme yapılamayacağı gibi HMK’nın 114. maddesinin 2. fıkrasında da açıkça diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle Tapu Sicil Tüzüğünün 75/4. maddesindeki tapu müdürlüğüne başvuru zorunluluğu ve buna bağlı olarak idari itiraz sürecinin tamamlanmadığından bahisle davanın usulden reddine karar verilmesi mümkün değildir.
33. Diğer yandan, 06.02.2014 olan dava tarihi direnmeye ilişkin gerekçeli karar başlığında 24.06.2015 olarak yazılmış ise de bu husus mahkemece her zaman düzeltilmesi mümkün maddi hata niteliğindedir.
34. Hâl böyle olunca, yukarıda yazılı değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı yerel mahkemece verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, yerindedir.
35. Ne var ki, sair temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle;
Direnme uygun olup davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 1. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III-2. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04.03.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.