Esas No: 2016/3826
Karar No: 2016/8269
Karar Tarihi: 21.06.2016
Parada sahtecilik - Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2016/3826 Esas 2016/8269 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Parada sahtecilik
HÜKÜM : Hükümlülük ve müsadere
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Tekerrüre esas sabıkası olan sanık hakkında TCK.nun 58. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış; adli emanetin 2014/2027 sırasında kayıtlı, 8 adet DVD, ... marka ... seri numaralı 1000 GB.HDD, ... marka .... seri numaralı 400 GB.HDD ve 2 adet ... marka 8.GB.hafıza kartının akibetine ilişkin gereğinin mahallinde takdiri ve 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarının; Anayasa Mahkemesi"nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararı gözetilerek infaz aşamasında değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanığın, suçun unsurlarının oluşmadığına ve ceza miktarına yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun "İyi niyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel
ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir" şeklindeki 54/1. maddesi karşısında, sanığın evinde ele geçirilen 1 adet ... ... seri numaralı modem, 1 adet ... ibareli ... seri numaralı modem, 1 adet açık vaziyette yarım paket ... marka A4 fotokopi kağıdı, açık vaziyette ... marka ... fotoğraf baskı kağıdı, açık vaziyette yarım paket ... marka A4 fotokopi kağıdı, açık vaziyette yarım paket ... marka 10x15 cm ebadında fotoğraf kağıdının dosya kapsamına göre suçta kullanılmadığı, A4 fotokopi kağıtları her ne kadar suçun işlenmesinde kulla- nılmak üzere hazırlanan eşya niteliğinde olsalar da; sözü geçen eşyaların kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikelilik koşullarının gerçekleşmediği anlaşıl- makla sahibine iadesi yerine yazılı şekilde müsaderelerine karar verilmesi,
Yasaya aykırı ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün müsadereye ilişkin bölümüde "1 adet ... ... seri numaralı modem, 1 adet ... ibareli ... seri numaralı modem, 1 adet açık vaziyette yarım paket ... marka A4 fotokopi kağıdı, açık vaziyette ... marka .... fotoğraf baskı kağıdı, açık vaziyette yarım paket ... marka A4 fotokopi kağıdı, açık vaziyette yarım paket ... marka 10x15 cm ebadında fotoğraf kağıdı" ibarelerinin çıkarılarak 5. maddeden sonra gelmek üzere “Sanıktan elde edilen ve suçta kullanılmadığı anlaşılan adli emanetin 2014/2027 sırasında kayıtlı 1 adet ... ... seri numaralı modem, 1 adet ... ibareli ... seri numaralı modem, 1 adet açık vaziyette yarım paket ... marka A4 fotokopi kağıdı, açık vaziyette ... marka ... fotoğraf baskı kağıdı, açık vaziyette yarım paket ... marka A4 fotokopi kağıdı, açık vaziyette yarım paket ... marka 10x15 cm ebadında fotoğraf kağıdının sanığa iadesine.” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün (DÜZELTİLEREK ONANMASINA), 21.06.2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(KD)
KARŞI OY DÜŞÜNCESİ
Daire çoğunluğu ile aramızdaki görüş farklılığı;
1- Konut ve işyeri gibi kapalı yerlerde arama yapılırken, ihtiyar heyetinden
veya komşulardan iki kişinin bulundurulmaması nedeniyle arama işleminin kanuna aykırı olup olmadığına,
2- Sanığın ikametinde kanuna aykırı bir şekilde yapılan arama sonucunda elde edilen suç eşyasının hukuka aykırı yöntemle elde edilmiş delil olmasından dolayı hükme esas alınamaması karşısında; sanığın ikrar niteliğinde kabul edilebilecek beyanları olsa bile maddi delillerle desteklenmeyen ikrarına itibar edilip edilemeyeceğine,
3- Sanığın mahkumiyetine karar verilip, alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayin edilirken, suçun konusu olarak, sadece evinin dışında iken kanuna uygun olarak yapılan üst aramasında üzerinden çıkan toplam 6 (altı) adet ve 395 TL sahte paranın mı dikkate alınacağı, yoksa ikametinde kanuna aykırı olarak yapılan aramada bulunan toplam 82 (seksen iki) adet (ki bunların 57 adedi 5610 TL, 25 adedi ise 1750 Amerikan Doları olan) sahte paralar ile bu paranın üretiminde kullanılan malzemenin de mi dikkate alınacağına,
4- Bu hususların CMK.nun 230/1-b maddesi hükmü gereğince yerel mahkemece gerekçeli kararda tartışılması gerekip gerekmediğine ilişkindir.
1- İnsan Haklarını Sözleşmesi"nin (İHAS), “Özel hayatın ve aile hayatının korunması” başlıklı 8. maddesine göre; herkes özel hayatına, aile hayatına, meskenine ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Bu hakların kullanılmasına resmi bir makamın müdahalesi demokratik bir toplumda ancak milli güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suçların önlenmesi, sağlığın veya ahlâkın ve başkasının hak ve hürriyetlerinin korunması için zaruri bulunduğu derecede ve kanunla öngörülmesi şartıyla başvurulabilir. Anayasa’nın “Özel Hayatın Gizliliği”ne dair 20. maddesinde, usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; gösterilen sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstünün, özel kağıtlarının ve eşyasının aranamayacağı, keza, “konut dokunulmazlığı”na dair 21. maddesinde de, aynı şartlar bulunmadıkça, kimsenin konutuna girilemeyeceği, arama yapılamayacağı ve buradaki eşyaya el konula- mayacağı hükme bağlanmıştır.
Ceza muhakemesinde maddi gerçeğe ulaşabilmek, verilen kararların uygulanabilmesini sağlamak amacıyla başvurulması gereken tedbirlere koruma tedbirleri denilmektedir. Bu tedbirler bireyin hak ve özgürlükleri açısından, o ülkenin hukuk sistemi hakkında olumlu veya olumsuz bir izlenim edinilmesi için önemli ölçütlerdir (ÜNVER, Yener, HAKERİ, Hakan, Ceza Muhakemesi Hukuku (6. Baskı), 1. Cilt, 2012, s. 411).
Öğretide belirtildiği gibi, “ceza muhakemesi hukuku, devlete egemen olan özgürlük anlayışından en çok etkilenen hukuk dallarından birisidir. Otoriter bir devlet görüşü, devletle bireyin çatışan çıkarları arasında bir mücadele olan ceza muhakemesinde devletin çıkarına öncelik tanır, bireyin çıkarını geri plana iter.” (CENTEL, Nur, “70. Yılında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu”, CMUK Sempozyumu, 1999, s. 3-7, aktaran, FEYZİ- OĞLU, Metin, Ceza Muhakemesinde İspatın Ölçüsü Olarak Vicdani Kanaat, 2015, s. 44).
Ceza usul hukukunda, re’sen araştırma ilkesi ve vicdani delil sistemi geçerli olup, amaç maddi gerçeğe ulaşmaktır. Maddi gerçek, hukuka uygun elde edilen her türlü delille ispatlanabilir. Anayasa"ya göre, kanuna aykırı olarak elde edilen bulgular delil olarak kullanılamaz (CMK m.38/6). CMK uyarınca, yüklenen suç, ancak hukuka uygun şekilde elde edilmiş olan delillerle ispat edilebilir (m. 217/2). Delil, kanuna aykırı olarak elde edilmişse, reddolunur (m.206/2-a). Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması, hukuka kesin aykırılık sebebidir (m. 289).
5271 sayılı CMK.nda “arama ve elkoyma” işlemine dair usul ve esaslar (m. 116-134) düzenlenmiştir. Anılan Kanun"un 119. maddesinin 4. fıkrasında Cumhuriyet Savcısı hazır olmaksızın konut, işyeri veya diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişinin bulundurulacağı şarta bağlanmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da, 25.11.2014 tarih ve 2014/166-514 sayılı Kararında hukuka aykırı olarak yapıldığı kabul edilen aramada elde edilen maddi delil dışındaki diğer delillerin (somut olayda ikrarın) mahkûmiyet için yeterli olup olmadığı konusu tartışılırken şu sonuca varmıştır: "Hukuka uygun olmayan arama işlemi sonucunda ele geçen delillerin hükme esas alınamayacağının belirlendiği olayda; ... arama işleminin hukuka aykırı yapılması nedeniyle ele geçirilen ruhsatsız tabancanın hukuka aykırı yöntemle elde edilmiş olmasından dolayı hükme esas alınmayacağı... başkaca maddi delillerle desteklenmeyen ikrara dayanılarak mahkûmiyet hükmü kurulması usul ve kanuna aykırıdır." CGK.nun 17.11.2009 tarih, 2009/160-264 sayılı kararı da aynı yöndedir.
Anayasa Mahkemesi, 19.11.2014 tarih ve 2013/6183 başvuru numaralı kararında (07.03.2015 tarih ve 29288 sayılı R. Gz.), ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulmadan yapılan arama sonucunda elde edilen hukuka aykırı delillerin hükme esas alınmasının adil yargılanma hakkını ihlal ettiğine karar vermiştir. Anılan kararda (özetle);
“Yargılamanın esaslı ve belirleyici delilinin, aramada ele geçen eşya
olduğu, dayanılan diğer delillerin ise, aramada elde edilen eşyaların değer ve niteliğini tespite ilişkin “bilirkişi raporları” ile kollukça tanzim edilmiş “tespit tutanağı” olduğu, hükmün esas ve belirleyici unsurunun, gerçekleştirilen hukuka aykırı arama işlemi sonucunda elde edilen deliller olduğu, bilirkişi raporlarının, aramada ele geçen delillerin değerlendirilmesine yönelik bir araç olduğu, somut olayda, koruma tedbiri niteliğindeki arama kararının icrasının hukuka aykırı şekilde gerçekleştirilmesi ile elde edilen delillerin tek ve belirleyici delil olarak kullanılmasının bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği ve aramanın icrasındaki “kanuna aykırılığın” yargılamanın bütünü yönünden adil yargılanma hakkını ihlal eder nitelikte olduğu, bu sebeplerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına adil yargılanma hakkını ihlal edildiğine” karar vermiştir.
Yargıtay CGK, 26.06.2007 tarih, 2007/147-159 sayılı ve 13.03.2012 gün, 2011/8-278 esas, 2012/96 sayılı kararlarında, arama işleminin CMK.nda öngörüldüğü gibi Cumhuriyet Savcısı hazır olmaksızın konut ve işyeri gibi kapalı yerlerde arama yapılırken, o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişinin bulundurul- maması, sonuca etkili olmayan "şeklî-nisbî hukuka aykırılık" olarak değerlendirip, şekli bir aykırılıkta, herhangi bir hakkın ihlal edildiğinin söylenemeyeceği” görüşü benim- senmiş iken, CGK, 28.04.2015 gün ve 2013/464 esas, 2015/132 sayılı kararında, Anayasa Mahkemesinin emsal nitelikteki bu kararı karşısında önceki uygulama ve Kararlarından vazgeçtiğini açıkça belirtmiştir:
“Her ne kadar daha önceki kararlarda, sırf arama sırasındaki şekle ilişkin bu koşulun ihlal edilmesine dayanılarak aramanın hukuka aykırı sayılamayacağı ve ele geçen delillerin de "hukuka aykırı biçimde elde edilmiş delil" olarak nitelenemeyeceği sonucuna ulaşılmış ise de, Anayasa Mahkemesi, konutta arama tanıkları hazır bulundurul- madan yapılan arama ile Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verdiğinden, CMK.nun 119/4. maddesinin amir hükmüne aykırı olarak kapalı alanlarda yapılan aramalarda o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi hazır bulundurulmadan icra edilmişse aramanın hukuka aykırı olduğunun ve arama sonucu elde edilen suça konu eşyanın hukuka aykırı yöntemle elde edilmiş delil niteliğinde bulunduğunun kabulü gerekir.”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Aydemir/Türkiye davasında (17811/04, 24.05.2011), arama esnasında hazır bulunması gereken görevli veya bulunması gerekenler yer almadan konutta yapılan aramanın, AİHS"nin 8. maddesinde düzenlenen özel hayatın ve aile hayatına saygı hakkını ihlal ettiğine karar vermiştir (www.inhak.adalet.gov.tr/ara/karar/aydemir.pdf).
Somut olayda, Emniyet Müdürlüğüne yapılan telefon ihbarı ile adres de belirtilerek ..."un uyuşturucu madde ticareti yaptığı ve evinde de uyuşturucu madde bulundurduğunun belirtilmesi üzerine, gecikmesinde sakınca olduğu da belir- tilerek, Cumhuriyet Savcılığından arama kararı talep edilmiş, nöbetçi Cumhuriyet Savcısı tarafından da talep yerinde görülerek, şüphelinin evinin geceleyin aranması için 25.08.2014 tarihli (saat: 22:30) yazılı emir verilmiştir. 25.08.2014 tarihli “Tespit, Arama, Yakalama ve Muhafaza Altına Alma Tutanağı”na göre, Cumhuriyet Savcısının arama kararına istinaden kolluk görevlileri aynı tarihte, saat 22:35"te şüphelinin ikametinden çıkıp aracına binerken, durdurulup üzeri aranmış, üstünden çeşitli banknotlar halinde altı adet sahte para bulunmuş, akabinde, CMK.nun 119/4. maddesi hükmüne aykırı olarak ihtiyar heyeti veya komşulardan kimse bulundurulmadan, kanuna aykırı olarak yapılan ev aramasında da, toplam 82 (seksen iki) adet sahte paralar ile bu paraların üretiminde kullanılan dizüstü bilgisayar, renkli tarayıcı/yazıcı ve benzeri malzeme ele geçirilmiş ise de, şüphelinin evinin aranması işlemi kanuna aykırı olarak gerçekleştirildiği için, suçun konusu ve maddi delil olan bu para ve malzemeler hukuka aykırı yöntemle elde edilmiş delil olmasından dolayı mahkumiyet hükmüne esas alınamaz.
Yargıtay CGK.nun, 28.04.2015 tarih ve 2013/464 esas, 2015/132 sayılı kararında, belirtildiği gibi, aramanın icra edilmesi sırasında doğabilecek muhtemel sorunlar ile elde edilebilecek delillerin güvenilirliğine ilişkin doğabilecek şüphelerin giderilmesi yönünden CMK.nun 119/4. maddesindeki düzenleme özel bir önem arzet- mektedir. Kanun koyucu tarafından kollukça yapılan aramalarda arama tanığı bulundurma zorunluğunun kabul edilme sebebi ileride doğabilecek iddiaların, aslında orada olmayan delillerin görevlilerce yerleştirildiği gibi uygulamada sıklıkla karşılaşılan suçlamaların önüne geçmek, aramanın her türlü şüpheden uzak bir şekilde yapılmasını ve elde edilen delillerin güvenilirliğini sağlamaktır. Aramaya maruz kalanlarla aramayı yapan kolluğun aramanın hukuka uygunluğu, ele geçen delillerin varlığı ve ele geçiriliş biçimleri bakımından uyuşmazlığa düşmesi mümkündür. Arama tanığı hazır bulundurulmaz ise bu uyuşmazlıklar nedeniyle arama işlemi ve ele geçen deliller üzerinde oluşan şüphenin giderilebilmesi için tanıklığına başvurulabilecek aynı zamanda arama faaliyetinde görev almış sorumlu kolluk görevlileri dışında kimse kalmayacak ve bu durum yargılama sırasında arama sonucunda elde edilen delillerin güvenilirliği üzerinde tartışmalara neden olabilecektir.
Pozitif hukukumuzda, ilgilinin rızası ile arama yapılabileceğine veya hukuka aykırı aramanın ilgilinin muvafakatı ile geçerlilik kazanacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Nitekim, Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin
“Karar alınmadan yapılacak arama” başlıklı 8. maddesinde, bir arama emri ya da kararı aranmadan arama yapılabilecek hallerden “ilgilinin rızası” ibaresi Danıştay 10. Dairesinin 13.03.2007 tarih, 2005/6392 esas, 2007/948 karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
2- CMK.nun "İfade alma ve sorguda yasak usuller" başlıklı 148. maddesine göre "şüphelinin ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, ilâç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz. ...Yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez." Maddede yasak sorgu yöntemleri sayılırken, bir kaç yöntem sayıldıktan sonra "gibi" ifadesiyle, sayılan ruhsal ve bedensel müdahalelerin tahdidi (sınırlı) değil, tadadi olarak (örnek olarak) sayıldığı açıktır.
Arama işlemi Kanun"un öngördüğü usullere uygun olarak gerçekleş- tirilmemişse, bu yolla elde edilen delil hukuka aykırı olduğu gibi suçun maddi unsuru olan ancak hukuka aykırı olarak elde edilen bu deliller sanığın önüne konulup, buna karşı diyecekleri sorularak alınan savunmanın dış müdahaleler olmaksızın, özgür iradeye dayanılarak yapıldığı söylenemez. Nasıl ki sanığın talep etmesine veya yasal zorunluluk bulunmasına rağmen müdafii atanmadan ya da yasal hakları hatırlatılmadan alınan savunması hukuka aykırı olup, bu şekilde alınan savunmada suçun ikrar edilip edilmediğine bakılmaz, aynı şekilde hukuka aykırı biçimde elde edilip, "delil" olma özelliği bulunmamasına rağmen, suçun sübut delili olarak sanığa gösterilerek alınan savunmadaki "ikrar" özgür iradeye dayalı olmayacağından, değer atfedilmemelidir.
Usulsüz olarak gerçekleştirilen arama işlemi sonucunda elde edilen suçun konusu ve maddi unsuru olan eşya ele geçmeden yapılacak savunma ile suçun konusu eşyanın ele geçirilmesinden sonra yapılacak savunma aynı olacak mıydı? Suça konu eşya ele geçmemiş gibi sanıktan savunma yapması istenseydi sanık aynı şekilde suçunu ikrar edecek miydi? Yargıtay CGK.nun 17.11.2009 tarih, 2009/160-264 sayılı ve 25.11.2014 tarih, 2014/166-514 sayılı kararında da usule aykırı arama yapılması sonucu hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin değerlendirme dışı tutulması halinde, sanıkların cezalandırılmasına imkân olmadığı belirtilmiştir.
3- Usulüne uygun olarak, ikametinin dışında yapılan sanığın üst arama- sında bulunan 6 (altı) adet (395 TL) sahte para sanığın mahkumiyetine yeterli delil ise de, cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin olarak TCK.nun 61. maddesinde
gösterilen hususlar ve Dairenin bu husustaki uygulamaları gözetildiğinde, sanık hakkında alt sınırdan ceza tayin edilmesi gerekirdi. Bir başka ifadeyle, sanığın ikametinde kanuna aykırı olarak yapılan aramada bulunan toplam 82 (seksen iki) adet (5610 TL ve 1750 Amerikan Doları) sahte para, suçun konusu ve maddi delili olarak mahkumiyet hükmüne esas alınamaz ve suç konusunun önem ve değeri olarak, temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak (teşdiden) belirlenmesinde dikkate alınamaz. TCK.nun 197/1. maddesinde suç için öngörülen ceza iki yıldan on iki yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası olup, TCK.nun 52/1. maddesine göre adli para cezasının asgari haddi beş gündür. Mahkeme ise, “suç konusunun önem ve değeri, suçun işlendiği yer, suçun işleniş ve sahte paraların elde ediliş şekli, maddede ön görülen cezaların alt ve üst sınırı, adalet, hakkaniyet ve nesafet kuralları göz önüne alınarak temel cezanın teşdiden tayin edildiğini” belirtilerek, sanık hakkında temel cezayı 4 yıl hapis ve 1000 (bin) gün olarak belirlemiştir. Nasıl ki sanığın üzerinde suç unsuruna rastlanmayıp, sadece kanuna aykırı olarak yapılan ev aramasında ele geçen paralar olsaydı, mahkum edilemeyeceki, aynı şekilde, evinde bulunan paralar cezanın teşdiden belirlenmesinde de dikkate alınamaz.
4- Anayasa"nın 141. maddesine göre "mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." CMK"nun 34/1 ve 230. maddelerinin amir hükümlerine göre; "Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230"uncu madde göz önünde bulundurulur." “Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi gerekir.”
Bu amir hükümlere göre; mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde, ... dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi gerekir” iken, gerekçeli kararda bu hususlara hiç değinilmemiştir. Kararın bu yönüyle gerekçesiz olması başlı başına hukuka kesin aykırılıktır (CMUK m. 308/7, CMK m. 289/1-g). Bu durum adil yargılanma hakkını ihlal edici nitelikte olduğundan, hükmün bozulmasını gerektirir.
Açıklanan pozitif hukuk normları, AİHM, Anayasa Mahkemesi ve CGK Kararları karşısında; “hukuka aykırı biçimde” elde edilen deliller hükme esas alınamaz. Bu husus, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde yer alan ve Anayasamıza da eklenen (m. 36) adil yargılanma hakkının ve özel hayatın gizliliğinin gereğidir.
Bu gerekçelerle, sanığın ikametinin dışında yapılan üst aramasında
bulunan sahte para mahkumiyeti için yeterli ise de, sanığın evinde kanuna aykırı gerçekleştirilen arama işlemi sonucunda bulunan sahte paralar ve bu paraların üretilmesinde kullanılan diğer malzemeler suçun konusu ve maddi delili olarak mahkumiyet hükmüne esas alınamaz ve suç konusunun önem ve değeri olarak, temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak (teşdiden) belirlenmesinde dikkate alınamayacağından, kararın bu gerekçelerle bozulması gerektiğini düşüncesiyle, çoğunluğun hükmün düzeltilerek onanmasına ilişkin kararına katılmıyorum.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.