Esas No: 2020/167
Karar No: 2020/444
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/167 Esas 2020/444 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 19. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 227-344
Marka hakkına tecavüz suçundan sanıklar ... (...), ... ve ..."ın beraatlerine ilişkin Çarşamba 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 09.05.2013 tarihli ve 303-222 sayılı hükümlerin katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 19. Ceza Dairesince 14.12.2015 tarih ve 14067-8566 sayı ile;
"Türk Patent Enstitüsünden katılan adına kayıtlı marka tescil belgeleri ile katılan firmadan orijinal ürünler celp edilerek, dava konusu eşyalarda kullanıldığı iddia edilen tescilli marka ve logolar ile orijinal ürünlerde yer alan marka ve logoların temyiz denetimine imkân tanıyacak şekilde örneklerinin konusunda uzman bilirkişi tarafından düzenlenecek raporda ayrıntılı şekilde gösterilmesi ile orijinal olmamaları hâlinde suça konu ürünün ticareti ile uğraşan kişilerin bu farklılığı anlayabilecek durumda olup olmadıklarının tespiti de yapılmak suretiyle sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Çarşamba 1. Asliye Ceza Mahkemesince 21.03.2017 tarih ve 163-172 sayı ile Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararı ile Fikrî ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi kurulmayan ve ikiden fazla Asliye Ceza Mahkemesi bulunan yerlerde atılı suç için (3) numaralı Asliye Ceza Mahkemesinin yetkilendirildiği gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği Çarşamba 3. Asliye Ceza Mahkemesince 16.10.2018 tarih ve 196-431 sayı ile sanıklar hakkında ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin hükümlerin katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 19. Ceza Dairesince 21.02.2019 tarih ve 459-4731 sayı ile;
"Suç tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname"nin 21.01.2009 tarihli ve 5833 sayılı Kanun"un 3. maddesi ile değişik 61/A-son madde ve fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık nedeniyle cezaya hükmolunmaması için sanıkların taklit malları nereden aldığını bildirmesi, suça konu malı üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara el konulmasını sağlaması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği, yapılan yargılamada toplanan delillere göre sanıkların ele geçirilen taklit malları nereden satın aldıklarını bildirdikleri, ancak sanıkların ürünlerini satın aldığını belirttiği ...Ticarette fiil tarihinden sonra herhangi bir arama yapılmadığı ve herhangi bir ürün ele geçirilmediği nazara alınarak malları üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara el konulmasını sağlamanın söz konusu olmaması karşısında; yukarıda açıklanan şartların ne şekilde gerçekleştiği açıklanmadan sanıklar hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Çarşamba 3. Asliye Ceza Mahkemesi ise 31.05.2019 tarih ve 227-344 sayı ile;
"...Sanıkların soruşturma aşamasında söz konusu irsaliyeleri ibraz ettikleri, soruşturmanın başından beri suça konu eşyayı nereden aldıklarını bildirdikleri sanıkların beyanlarına istinaden ...Ticaret yetkilisi İsa Yalçıntaş hakkında soruşturma başlatıldığı, yapılan yargılamada sanık İsa Yalçıntaş"ın Markaların Korunması Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararname"ye aykırılıktan 10 ay hapis ve 100 gün adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği ve hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, kararın 05.08.2013 tarihinde kesinleştiği göz önünde bulundurulduğunda sanıklar ... (...), ... ve ..."ın ifadeleriyle suça konu ürünlerin sahte olduğunu bilmeden ...Ticaretten aldıklarını ifade ettikleri arama ve el koyma yetkisinin kanunla düzenlendiği, sanıkların arama ve el koyma kararı verilmesi hususunda bir tasarrufları bulunmadığı aradan geçen zaman dikkate alındığında sanıkların sahte ürünleri piyasaya süren şahısları tespit edilmesi için sundukları irsaliye ve diğer belgelerin soruşturmada ibraz etmelerine rağmen bu hususta ilgili makamlarca gerekli araştırmanın yapılmamış olmasının sanıklara yükletilemeyeceği bu hâliyle sanıkların savunmalarını desteklemek ve sahte ürünleri piyasaya süren, üreten veya üretilmiş mallara el konulmasının sağlamaya yönelik etkin pişmanlık gösterdiklerinin kabulü gerektiği," gerekçesiyle bozma kararına direnerek, önceki hükümlerdeki gibi sanıklar hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükümlerin de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.01.2020 tarihli ve 87871 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesiyle değişik CMK"nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 19. Ceza Dairesince 27.02.2020 tarih ve 525-2178 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme dışı sanık İsa Yalçıntaş hakkında ilk kararda marka hakkına tecavüz suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanıklar ..., ... (...) ve ... hakkında verilen hükümlerle sınırlı olarak yapılacaktır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı marka hakkına tecavüz suçu bakımından mülga 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK"nın 5833 sayılı Kanun ile değişik 61/A-son maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekilince verilen 06.06.2012 tarihli şikâyet dilekçesinde; Müdürlüklerine yapılan bir ihbarın değerlendirilmesi sonucunda kendi adlarına tescilli 1.000 gr Çaykur Tiryaki marka çayların taklidinin ... Ticaret ve Demir Market isimli iş yerlerinde satıldığını, iş yerlerinden bu çayların toplatılmasını, geriye doğru gidilerek imalatın ortaya çıkarılmasını, arama ve el koyma işlemlerinin yapılarak sanıklar hakkında 556 sayılı KHK hükümleri uyarınca kamu davası açılmasını talep ettikleri,
Çarşamba 1. Sulh Ceza Mahkemesince 06.06.2012 tarih ve 284 değişik iş sayı ile ... Ticaret ve Demir Market isimli iş yerlerinde arama yapılmasına ve ele geçen suç unsurlarına el konulmasına karar verildiği,
06.06.2012 tarihli arama tutanağına göre; Çarşamba 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/284 değişik iş sayılı kararına istinaden ... sayılı adreste faaliyet gösteren ve yetkilisi ... (...) olan Demir Market isimli iş yerinde yapılan aramada, Çaykur yetkilisinin taklit olduğunu belirttiği, market raflarında seri numaraları aynı olan 1 kilogramlık 9 adet Tiryaki Çay paketinin ele geçirildiği,
06.06.2012 tarihli arama tutanağına göre; Çarşamba 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/284 değişik iş sayılı kararına istinaden Değirmenbaşı Caddesi, No: 21 sayılı adreste faaliyet gösteren ve yetkilileri ...ve ... olan ... Market isimli iş yerinde yapılan aramada, iş yerinin giriş katı ve çekme katında 1 kilogramlık 23 adet Tiryaki Çay paketinin ele geçirildiği, paketlerin bulunduğu 2 kolide de yetkili Çaykur bayisi kaşesinin bulunmadığı, aramada hazır bulunan iş yeri sahibi ...’in çayları ...Ticaret Gıda Sanayi AŞ’den aldığını beyan ettiği,
...Ticaret tarafından Demir Market Orkide ... adına düzenlenen 30.05.2012 tarihli ve 340945 sayılı irsaliyeli faturada; Çaykur Tiryaki marka 1000 gramlık 12 paket çayın birim fiyatı 10,34 TL olmak üzere KDV hariç 124,11 TL’ye Orkide ... tarafından ...Ticaret (Mustafa Apaydın, Toptan Satış Mağazası, Çarşamba) isimli iş yerinden satın alındığına ilişkin bilgilerin yer aldığı,
...Ticaret tarafından ... Ticaret-Bekir ..., ... adına düzenlenen 31.05.2012 tarihli ve 340953 sayılı irsaliyeli faturada; Çaykur Tiryaki marka 1 koli içerisinde 1000 gramlık 12 paket çay olmak üzere toplamda 5 koli çayın, bir kolinin birim fiyatı 116,22 TL olmak üzere KDV hariç 581,10 TL’ye ...ve ... tarafından ...Ticaret (Mustafa ...Toptan Satış Mağazası Çarşamba) isimli iş yerinden satın alındığına ilişkin bilgilerin yer aldığı,
Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü yetkililerince hazırlanan 06.06.2012 tarihli raporda; paketi kapatmakta kullanılan hologramların hâlen Çaykur tarafından kullanılan hologramlar olmadığı, paket üzerine vurulan injeket numaraların her pakette farklı olması gerekirken tüm paketlerde aynı olduğu, imalat ve son kullanma tarihini gösterir bilgilerin Çaykurun kullandığı boyutlarda olmadığı gibi ters yüze vurulduğu, elde edilen koliler üzerinde yetkili Çaykur bayisi kaşesinin olmadığı, paketlerin içerisinde bulunan çayların kalitesinin düşük, tozlu ve aşırı lifli olduğunun belirtildiği,
Türk Patent Enstitüsü Marka Yenileme Belgesine göre; “TİRYAKİ ÇAY” markasının; marka numarası 89365-Ticaret, marka sahibi Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü Türkiye Cumhuriyeti, emtiası 30-Çay olduğu, iş bu marka ilk defa 15.10.1985 tarihinde tescil edilmiş olup 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK’nın 40. maddesi gereğince 15.10.2005 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle yenilendiği,
17.09.2018 tarihli bilirkişi raporuna göre; aramada ele geçen ürünlerin orijinal marka olmadığı, ürün üzerinde şikâyetçiye ait orijinal markanın iltibasa neden olacak şekilde kullanıldığı, şikâyete konu ürünün bu şekilde iltibasa sebep olduğu ve orijinal olup olmadığının orta düzeydeki tüketiciler tarafından kolaylıkla anlaşılamayacağı,
Bilirkişi kurulu raporuna göre; suça konu ürünlerin kapak kısmında bandrol bulunmazken orijinal ürünlerde bandrol bulunduğu, sanıkların bu çayların ticaretini yapmaları sebebiyle bandrolsüz ürün satışının yasak olduğunu bilme yükümlülüklerinin bulunduğu, sanıkların sattıkları çay paketleri üzerindeki markanın Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü adına tescilli “TİRYAKİ ÇAYI” markasının iktibasa neden olacak derecede benzer olduğu, 89365 sayı ile tescilli markanın malları arasında uyuşmazlığa konu olan ve sanıkların ambalajlarında kullandığı çay malının aynısının bulunduğu, sonuç olarak sanıkların kullandığı ambalajın katılan adına tescilli marka ile iktibasa neden olduğu ve 556 sayılı KHK’nın 61/A maddesinin 1. fıkrası uyarınca marka hakkına tecavüz oluşturduğu,
İnceleme dışı sanık İsa Yalçıntaş’ın yetkilisi olduğu iş yerinde arama yapılmaması nedeniyle bu iş yerinden mal ele geçirilmediği, sanıkların suça konu ürünleri inceleme dışı sanığın iş yerinden satın aldığını belirterek fatura ibraz etmeleri üzerine inceleme dışı sanığın marka hakkına tecavüz suçunu işlediğinden bahisle açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda; Çarşamba 1. Asliye Ceza Mahkemesince 09.05.2013 tarih ve 303-222 sayı ile inceleme dışı sanık İsa Yalçıntaş hakkında marka hakkına tecavüz suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, merci tarafından verilen itirazın reddi kararı ile birlikte 05.08.2013 tarihinde anılan kararın kesinleştiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan vekili Mahkemede; sanıkların söz konusu çayları satın aldıkları ...firmasının Çaykurun yetkili bayisi olmadığını, suçun unsurlarının oluştuğunu, şikâyetlerinin devam ettiğini beyan etmiştir.
İnceleme dışı sanık İsa Yalçıntaş kollukta; kendisinin... sayılı yerde ...Toptan Gıda isimli iş yerini çalıştırdığını, ... Market ve Demir Market isimli iş yerlerine Çarşamba ilçesindeki şubeden mal vermediğini, Samsun merkezdeki şubeden mal almış olabileceklerini, kendisine gösterilen faturaların Samsun merkezinde bulunan yeğenleri... ve ...’ın çalıştırdığı Samsun Apaydınlar Gıda isimli şube tarafından kesildiğini suçsuz olduğunu, Mahkemede; ...Toptan Gıda isimli iş yerinin işletmecisi olduğunu, ... Market sahibi ile Demir Ticaret sahibine suça konu olan çayları kesinlikle vermediğini, verdiği çayların Çaykur marka çaylar olduğunu ancak usulüne uygun fatura düzenleyip verdiğini, suça konu ürünlerle herhangi bir ilgisi olmadığını, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini,
Sanık ... (...) kollukta; Demir Market isimli iş yeri sahibi olduğunu, iş yerinde genelde Çaykur firmasından temin ettiği çayları sattığını ancak firma çay getiremediğinde Çarşamba ilçesi, Terme Caddesinde bulunan ...isimli iş yerinden çay satın aldığını, suça konu çay paketlerini de bu iş yerinden fatura karşılığı aldığını, çayların sahte olduğunu bilmediğini, faturaları ibraz edeceğini, Mahkemede; Demir Market isimli iş yerinin işletmecisi ve sahibi olduğunu, marketinde Çaykur marka çayların satıldığını, bu çayları toptancı olan ...Ticaret’ten satın aldığını, suça konu 9 adet birer kiloluk çayları Çarşamba ilçesi, Terme Caddesinde bulunan ...isimli Toptan gıda isimli iş yerinden aldığını, bu çayların sahteliğine ilişkin herhangi bir bilgisi olmadığını, zararı ödemeyeceğini, atılı suçu kabul etmediğini,
Sanık ... kollukta; ... Market isimli iş yerinin ortağı olduğunu, iş yerinde esas olarak Çaykur firmasından temin ettikleri çayları sattıklarını ancak firma çay getiremediğinde toptancılardan da çay satın aldıklarını, son olarak 30.05.2012 tarihinde toptan gıda malzemeleri satışı yapan ...Ticaret adlı iş yerinden 5 koli çay geldiğini, el konulan iki kolinin de aynı iş yerinden alınan kolilerin içerisinde olduğunu tahmin ettiğini, mal akışı çok yoğun olduğundan hangi malın hangi firmadan alındığını belirlemenin mümkün olmadığını, suça konu çayların sahte olduğunu bilmediğini, Mahkemede; ... ile birlikte ... Market isimli iş yerini işlettiğini, iş yerinde ele geçirilen çayları ...Ticaretten fatura karşılığı satın aldığını, faturasını da yetkililere ibraz ettiğini, söz konusu çayların sahte olduğunu bilmediğini, bilme imkânının bulunmadığını, atılı suçu kabul etmediğini,
Sanık ... kollukta; ... Market isimli iş yerinin ortağı olduğunu, kendisinin bu çayları Samsun’da bulunan ...Ticaret isimli iş yerinden aldığını, faturasının mevcut olduğunu, çayların taklit olduğunu bilmediğini, marketin alım satım işlerini kendisinin yaptığını ve tüm sorumluluğun kendisinde olduğunu, suçlamaları kabul etmediğini, Mahkemede; ... Market isimli iş yerini ... ile birlikte ortak işlettiklerini, olay günü iş yerinde ele geçirilen çayları ...Ticaretten fatura karşılığı aldığını, zaten faturaları da yetkililere ibraz ettiğini, söz konusu çayların sahte olduğunu bilmediğini, atılı suçu kabul etmediğini,
Savunmuşlardır.
Marka hakkına tecavüz suçuyla ilgili kanuni düzenlemeler ile suçun unsurları hakkında genel bir değerlendirme yapıldıktan sonra uyuşmazlığın isabetli bir çözüme kavuşturulması için marka hakkına tecavüz suçu kapsamında düzenlenen etkin pişmanlık hükümleri üzerinde durulacaktır.
Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlükte marka; "Bir ticari malı, herhangi bir nesneyi tanıtmaya, benzerinden ayırmaya yarayan özel ad veya işaret." şeklinde tanımlanmıştır. Ayrıca marka için; "Taciri ve/veya işletmeyi değil. belli bir işletmeye ait mal veya hizmetin tanıtılması ve ayırt edilmesine yarayan işaret." şeklinde tanımlama da bulunmaktadır (Sabih Arkan, Ticari İşletme Hukuku, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara, 2017, s. 285.). Mülga 556 sayılı KHK’nın "Tanımlar" başlıklı 2. maddesinde ise marka, ortak markalar ve garanti markaları dahil ticaret markaları veya hizmet markalarını ifade ettiği belirtilmiş ve 5. maddesi ile markanın içereceği işaretler belirlenmiştir. Anılan maddeye göre; marka, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir.
Marka hakkının ihlali suçu, suç tarihi itibarıyla yürürlükte olup 10.01.2017 tarihli ve 29944 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6769 sayılı Kanun"un 191. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 556 sayılı KHK"nın 5833 sayılı Kanun ile değişik 61/A. maddesinde tanımlanmış olup madde metni;
"Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal veya hizmet üreten, satışa arz eden veya satan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Marka koruması olan eşya veya ambalajı üzerine konulmuş marka koruması olduğunu belirten işareti yetkisi olmadan kaldıran kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.
Yetkisi olmadığı halde başkasına ait marka hakkı üzerinde satmak, devretmek, kiralamak veya rehnetmek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şarttır.
Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır.
Üzerinde başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara elkonulmasını sağlaması halinde hakkında cezaya hükmolunmaz.",
Mülga 556 sayılı KHK"nın 5833 sayılı Kanun ile değişik "Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller" başlıklı 61. maddesi;
"Aşağıda sayılan fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 9 uncu maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak.
d) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.",
Mülga 556 sayılı KHK"nın 5833 sayılı Kanun ile değişik "Marka tescilinden doğan hakların kapsamı" başlıklı 9. maddesi ise;
"Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibi, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep edebilir:
a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye"de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, birinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malın piyasaya sürülmesi veya bu amaçla stoklanması, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi veya o işaret altında hizmetlerin sunulması veya sağlanması.
c) İşareti taşıyan malın gümrük bölgesine girmesi, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması.
d) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
e) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması..." şeklinde düzenlenmiş iken,
10.01.2017 tarihli ve 29944 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6769 sayılı Kanun"un "Marka hakkına tecavüze ilişkin cezai hükümler" başlıklı 30. maddesi;
"(1) Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(2) Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(3) Yetkisi olmadığı hâlde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(4) Bu maddede yer alan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
(5) Bu maddede yer alan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şarttır.
(6) Bu maddede yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.
(7) Başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı, satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara elkonulmasını sağlaması hâlinde hakkında cezaya hükmolunmaz.",
Aynı Kanun’un "Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller" başlıklı 29. maddesi;
"(1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
(2) 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü tecavüz davalarında def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır.",
"Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları" başlıklı 7. maddesi ise;
"(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması..."
Şeklinde düzenlenmiştir.
Buna göre mülga 556 sayılı KHK’nın 61/A-1. maddesinde düzenlenen marka hakkına tecavüz suçunun oluşabilmesi için;
1- Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek,
2- Mal veya hizmet üretmek, satışa arz etmek veya satmak fiillerinden birinin gerçekleştirilmesi gerekirken,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu"nun 30. maddesinde düzenlenen marka hakkına tecavüz suçunun oluşabilmesi için ise;
1- Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek,
2- Mal üretmek veya hizmet sunmak, satışa arz etmek veya satmak, ithal ya da ihraç etmek, ticari amaçla satın almak, bulundurmak, nakletmek veya depolamak fiillerinden birinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Marka hakkına tecavüz fiili, bir markanın sahibi olmaksızın veyahut marka sahibinin yasal ve usule uygun izni olmaksızın ilgili markanın kullanılması olarak ifade edilebilir. Mülga 556 sayılı KHK’nın 61/A-1 ve 6769 sayılı Kanun’un 30. maddeleri, suçun temeline marka hakkına tecavüz fiilini koymaktadır.
Mülga 556 sayılı KHK’nın 61 ve 6769 sayılı Kanun’un 29. maddelerinde ise marka hakkına tecavüz sayılan fiiller açıklanmıştır. Anılan maddelerin birinci fıkralarının (a) bentlerinde markayı KHK’nın 9 ve Kanun’un 7. maddelerinde belirtilen biçimlerde kullanmak eylemlerinin marka hakkına tecavüz sayılan fiillerden olduğu belirtildiği için KHK’nın 9 ve Kanun’un 7. maddelerinin de incelenmesi gerekmektedir. Sonuç olarak hangi hâllerin "iktibas" veya "iltibas" suretiyle tecavüz sayılacağının tespiti için mülga 556 sayılı KHK’nın 61 ve aynı maddenin yollamasıyla 9. maddeleri ile 6769 sayılı Kanun’un 29 ve aynı maddenin yollamasıyla 7. maddelerine bakılacaktır.
Mülga 556 sayılı KHK ile 6769 sayılı Kanun’da yer bulan marka hakkına tecavüz suçu seçimlik hareketli bir suçtur. Bu nedenle hükümlerde sayılan hareketlerden birinin veya birden fazlasının işlenmesi hâlinde tek bir suç oluşur.
Üretmek, satışa arz etmek veya satmak şeklindeki seçimlik hareketler mülga 556 sayılı KHK ile 6769 sayılı Kanun’da ortak sayılmış olup 6769 sayılı Kanun’da ayrıca ithal ya da ihraç etmek, ticari amaçla satın almak, bulundurmak, nakletmek veya depolamak fiilleri seçimlik hareket olarak sayılmıştır.
Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlükte üretmek; "Oluşturmak, yaratmak, meydana getirmek.", satmak; "Bir değer karşılığında bir malı alıcıya vermek.", arz etmek; "Sunmak.", nakletmek; "Nakil işini yapmak, bir yerden başka bir yere geçirmek, iletmek.", ithal etmek; "Bir ülkeye başka ülkelerden mal getirmek.", ihraç etmek; "Yurt dışına mal veya hizmet satmak." şeklinde tanımlanmıştır. Satışa arz etme, bir ürünün satış için sunulmasıdır. Satıştan farklı olmakla birlikte satışın öncülü niteliğinde bir fiildir. Fail yine satışa yönelik bir irade göstermektedir. Ancak henüz satış gerçekleşmemiş olup fail satışın gerçekleşmesi için bir eylemde bulunmaktadır.
Suç tarihinde yürürlükte bulunan, 28.01.2009 tarihli ve 27124 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5833 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile değişik 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 61/A-1. maddesinde düzenlenen ceza miktarı ve suçun unsurları ile aynı KHK’nın 61/A-son maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümleri yönünden 10.01.2017 tarihli ve 29944 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda sanık lehine değişiklik yapılmadığı ve dolayısıyla 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesinde hüküm altına alınan “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” şeklindeki düzenlemenin uygulanma olanağı bulunmadığı anlaşıldığından, sanıklar hakkında suç tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uyarınca uyuşmazlık konusu değerlendirilmiştir.
Gelinen bu aşamada marka hakkına tecavüz suçu kapsamında düzenlenen etkin pişmanlık hükümleri üzerinde durulacaktır.
Pişmanlık Türk Dil Kurumu Sözlüğünde; "yaptığı bir iş ya da davranışının olumsuz sonucunu görerek üzülme, nadim olma" şeklinde tanımlanmaktadır.
Öğreti ve uygulamada; "Bir suçun işlenmesinden sonra failin, herhangi bir dış etken bulunmaksızın kendi hür iradesiyle, meydana gelen neticeyi ortadan kaldırmaya yönelik davranışlarına etkin pişmanlık" denilmektedir.
Türk Ceza Kanunu"nun kabul ettiği suç teorisi uyarınca, suçun kanuni tanımında yer alan unsurların gerçekleşmesiyle, ortaya cezalandırmayı gerektirir bir haksızlık çıkmakta ve kusurluluğu kaldıran bir sebebin bulunmaması hâlinde, fail hakkında bir ceza ya da güvenlik tedbirine hükmolunmaktadır. Fakat bazı hâllerde kanun koyucu, failin cezalandırılması için başka birtakım unsurların da bulunması veyahut bulunmamasını aramıştır. İşte haksızlık ve kusur isnadı dışında kalan bu gibi hususlar "suçun unsurları dışında kalan hâller" başlığı altında ele alınmaktadır. Bunlardan failin cezalandırılması için gerekli olanlara "objektif cezalandırılabilme şartları," bulunmaması gerekenlere ise "şahsi cezasızlık sebepleri" ya da "cezayı kaldıran veya azaltan şahsi sebepler" denilmektedir (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, Ankara 2016, 9. Baskı, s. 359.). Bu yönüyle etkin pişmanlık, cezayı kaldıran veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebepler arasında yer almaktadır.
İşledikleri suç nedeniyle şahısların cezalandırılması kural olmakla birlikte, bir kısım şartların gerçekleşmesi durumunda kişi hakkında ceza davasının açılmasından, açılmış olan davanın devamından ve sonuçta ceza verilmesinden veya mahkûm olunan cezanın infazından vazgeçilmesi izlenen suç politikasının bir gereğidir. Bilindiği üzere suç, bir süreç içerisinde işlenmekte olup, buna suç yolu ya da "iter criminis" denilmektedir. Bu süreçte fail, önce belli bir suçu işlemek hususunda karar vermekte, daha sonra bunun icrasına yönelik hazırlıkları yapmakta, son olarak icra hareketlerini gerçekleştirmektedir. Çoğu suç, fiilin icra edilmesiyle tamamlanırken, kanuni tarifte ayrıca bir unsur olarak neticeye yer verilen suçlarda, suçun tamamlanması için fiilin icra edilmesinden başka ayrıca söz konusu neticenin gerçekleşmesi de aranmaktadır. Türk Ceza Kanunu"nun 36. maddesindeki "gönüllü vazgeçme" düzenlemesi ile failin suç yolundan dönerek, suçun tamamlanmasını veyahut da neticenin gerçekleşmesini önlemesi; etkin pişmanlığa ilişkin düzenlemeler ile de suç tamamlandıktan sonra hatasının farkına vararak nedamet duyup neden olduğu haksızlığın neticelerini gidermesi için teşvikte bulunulması amaçlanmıştır.
Etkin pişmanlık kavramıyla ilgili bu genel açıklamalardan sonra uyuşmazlığa konu mülga 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 61/A-son maddesindeki etkin pişmanlık müessesesinin irdelenmesi gerekmektedir.
Marka hakkına tecavüz suçu bakımından etkin pişmanlık, suç tarihi itibarıyla yürürlükte olup 10.01.2017 tarihli ve 29944 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6769 sayılı Kanun"un 191. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 556 sayılı KHK"nın 5833 sayılı Kanun ile değişik 61/A maddesinin son fıkrasında tanımlanmış olup fıkra metni;
“Üzerinde başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara elkonulmasını sağlaması halinde hakkında cezaya hükmolunmaz.” şeklinde düzenlenmişken,
10.01.2017 tarihli ve 29944 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6769 sayılı Kanun"un "Marka hakkına tecavüze ilişkin cezai hükümler" başlıklı 30. maddesinin son fıkrası;
“Başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı, satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara elkonulmasını sağlaması hâlinde hakkında cezaya hükmolunmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere marka hakkına tecavüz suçu bakımından etkin pişmanlık müessesesi, mülga 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda aynı şekilde kaleme alınmış olup suç tarihinden sonra yürürlüğe giren Kanun’da sanık lehine değişiklik yapılmadığından mülga 556 sayılı KHK hükümleri uyarınca uyuşmazlık konusu değerlendirilmiştir.
Buna göre, mülga 556 sayılı KHK’nın 61/A maddesinin son fıkrası uyarınca cezayı kaldıran etkin pişmanlık hükmünün uygulanabilmesi için;
1- Fail tarafından başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malın satışa arz edilmesi veya satılması,
2- Satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi,
3- Satışa arz edilen veya satılan malın nereden temin ettiğini bildirerek;
a- Üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve
b- Üretilmiş mallara el konulmasını sağlaması,
Şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Öncelikle 556 sayılı KHK’nın 61/A maddesinin son fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükmünden sadece başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı satışa arz eden veya satan kişilerin yararlanabileceği, üreticiler hakkında ise etkin pişmanlık hükümleri uygulanamayacağı anlaşılmaktadır.
Marka hakkına tecavüz suçu bakımından etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması için başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı satışa arz eden veya satan fail tarafından malın nereden temin edildiğinin bildirilmesi yeterli olmayıp yapılan bildirimle birlikte malı üretenlerin ortaya çıkarılması ve üretilmiş mallara el konulması şarttır. Bu bakımından etkin pişmanlık hükmünden faydalanmak isteyen failin, suça konu malı temin ettiğini bildirdiği kişilerin üretici olması veya malın temininden üretim aşamasına kadar ki süreç belirlenerek üretenlerin ortaya çıkarılmasını sağlaması ve bu koşullarla birlikte üretilmiş mallara da el konulması gerekmektedir.
Görüldüğü üzere kanun koyucunun etkin pişmanlık hükmünün uygulanması için aradığı şartlar anılan fıkrada açıkça düzenlenmiştir. Marka hakkına tecavüz suçu bakımından mülga 556 sayılı KHK’nın 61/A maddesinin son fıkrasında öngörülen etkin pişmanlık hükmünün başka bir dosyada yargılama yapan Yerel Mahkeme tarafından Anayasa’nın 2 ve 10. maddelerine aykırılık iddiasında bulunularak anılan hükmün iptalinin talep edilmesi üzerine Anayasa Mahkemesinin 30.06.2011 tarihli ve 38-112 sayılı kararında;
“...Başvuru kararında, sanığın kendisine düşeni yapmak suretiyle işbirliği içerisinde taklit malı kimden aldığını bildirmesine rağmen, kuralda belirtilen şartların gerçekleşmesinin zor olması nedeniyle etkin pişmanlıktan yararlandırılamadığı, sanığın inisiyatifinde olmayan bu durumun eşitlik ve adalet anlayışıyla bağdaşmadığı belirtilerek düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İtiraz konusu kuralda, üzerinde başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara el konulmasını sağlaması halinde hakkında cezaya hükmolunmayacağı ifade edilmektedir. Buna göre, maddede suç sayılan eylemler hakkında sanığın ceza almaması için birbirine bağlı üç şartın birlikte gerçekleşmesi aranacaktır.
Anayasa"nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti"nin toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu belirtilmiştir.
Hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa"ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
Hukuk devletinde yasa koyucu, ceza siyasetinin gereği olarak Anayasa"nın ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla cezalandırmada güdülen amacı da gözeterek hangi eylemlerin suç sayılacağına, bunlara verilecek cezanın türü, miktarı, artırım ve indirim nedenleri ve oranları ile suçun takibine ve yargılama usulüne ilişkin koşullar öngörebilir.
İtiraz konusu kuralın içinde yer aldığı maddede, Türkiye"de tescilli olup başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal veya hizmet üreten, satışa arz eden veya satan; marka koruması olan eşya veya ambalajı üzerine konulmuş marka koruması olduğunu belirten işareti yetkisi olmadan kaldıran; yetkisi olmadığı halde başkasına ait marka hakkı üzerinde satmak, devretmek, kiralamak veya rehnetmek suretiyle tasarrufta bulunan kişiler hakkında muhtelif cezalar öngörülmektedir. İtiraz konusu kural uyarınca cezaya hükmedilmemesi için sanığın taklit malları nereden temin ettiğini bildirmesi, suça konu malı üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara el konulmasını sağlaması aranacaktır.
Yasa koyucu, takip edilen suç ve ceza siyasetine bağlı olarak marka hakkının daha etkin korunması amacıyla alınacak önlemler bağlamında etkin pişmanlığın kapsamını belirleyebilir. Belirtilen kapsamıyla kuralın yasa koyucunun takdir yetkisi içerisinde kaldığı sonucuna varılmıştır.” şeklindeki gerekçeyle anılan fıkranın Anayasa’ya aykırı olmadığı kabul edilmiştir. Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesi de kararında marka hakkına tecavüz suçu bakımından etkin pişmanlık hükmünün uygulanması için mülga 556 sayılı KHK’nın 61/A maddesinin son fıkrasında öngörülen tüm şartların birlikte gerçekleşmesi gerektiğini kabul etmiştir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Katılan ... Müdürlüğünün hak sahibi olduğu “Tiryaki Çayı” markalı ürünlerin taklitlerinin satıldığı iddiasıyla vekili aracılığıyla şikâyetçi olması üzerine Çarşamba 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 06.06.2012 tarihli ve 284 değişik iş sayılı kararına binaen suç tarihinde sanık ..."ün (...) yetkilisi olduğu Demir Market isimli iş yerinde yapılan aramada 1.000 gramlık 9 paket, ...ve ...’in yetkilisi olduğu ... Market isimli iş yerinde yapılan aramada ise 1.000 gramlık 23 paket katılan adına tescilli “Tiryaki Çayı” marka ürünlerin ele geçirildiği, sanıkların suça konu ürünleri ...Ticaret isimli iş yerinden aldıklarını beyan ederek fatura ibraz etmeleri üzerine iş yeri yetkilisi inceleme dışı sanık İsa Yalçıntaş hakkında açılan kamu davası sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılan olayda;
Anayasa Mahkemesinin 30.06.2011 tarihli ve 38-112 sayılı kararında da kabul edildiği üzere marka hakkına tecavüz suçu bakımından etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması için başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı satışa arz eden veya satan fail tarafından malın nereden temin edildiğinin bildirilmesi yeterli olmayıp yapılan bildirimle birlikte malı üretenlerin ortaya çıkarılması ve üretilmiş mallara el konulması gerektiğinin anlaşılması karşısında; sanıkların suça konu malı temin ettiğini bildirdiği inceleme dışı sanık İsa Yalçıntaş’ın üretici olmadığı, sanıkların suça konu ürünleri satın aldığını belirttiği ...Ticaret isimli iş yerinin toptan satış yapılan bir iş yeri olduğu ve bu iş yerinde veya suça konu malların üreticisi olduğu belirlenen başka bir yerde arama yapılarak üretilmiş mallara el konulmadığı, her ne kadar sanıklar tarafından satışa arz edilen malın nereden temin edildiği bildirilmiş ise de yapılan bu bildirimin, malı üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara el konulmasını sağlamadığı anlaşıldığından mülga 556 sayılı KHK’nın 61/A maddesinin son fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanma koşullarının bulunmadığı kabul edilmelidir.
Öte yandan direnme kararına konu hükümden önce 02.12.2016 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesi ile CMK"nın 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması, suç ve karar tarihinde yürürlükte bulunan ve özel bir etkin pişmanlık hükmü içeren 556 sayılı KHK’nın 61/A-son maddesinin aynı KHK’nın 61/A maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen marka hakkına tecavüz suçunun seçimlik hareketlerinden olan "satışa arz etmek" veya "satmak" bakımından da uzlaştırma kapsamına alınması ve anılan kanuni düzenlemeler sonucunda etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen sanıklara atılı suç yönünden de uzlaştırma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi karşısında, Yerel Mahkemece yeniden yapılacak yargılama sırasında uzlaştırma kurumuna ilişkin düzenlemelerin de dikkate alınması gerektiği anlaşılmıştır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin sanıklara atılı marka hakkına tecavüz suçu bakımından mülga 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK"nın 5833 sayılı Kanun ile değişik 61/A-son maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık uygulanma koşullarının bulunmaması nedeniyle bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan altı Ceza Genel Kurulu Üyesi; "sanıklara atılı marka hakkına tecavüz suçu bakımından etkin pişmanlık hükmünün uygulanma koşullarının bulunduğu" düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Çarşamba 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.05.2019 tarihli ve 227-344 sayılı direnme kararına konu hükümlerinin, sanıklara atılı marka hakkına tecavüz suçu bakımından mülga 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK"nın 5833 sayılı Kanun ile değişik 61/A-son maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanma koşullarının bulunmadığı hususunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 05.11.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.