17. Hukuk Dairesi 2014/22069 E. , 2016/3777 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının sebep olduğu kazada müvekkilinin yaralandığını ve malul olduğunu açıklayıp fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 2.000,00 TL maddi, 3.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah ile maddi tazminat talebini 31.975,53 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kabulü ile 31.975,53 TL maddi, 3.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
“Cismani Zarar Halinde Lazım Gelen Zarar ve Ziyan” başlığı altında düzenlenen TBK"nın 46. maddesinde, bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmekte olup manevi tazminat da bu zarar türleri arasında yer almaktadır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan işgücü kaybı tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece davacının kaza nedeniyle meydana gelen işgücü kaybı hususunda ... Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğü"nden alınan raporu hükme esas alınmış ise de rapor kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği"ne göre düzenlenmiştir. Kaza, 31.08.2003 tarihinde gerçekleşmiş olup maluliyet oranının tespiti açısından Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü yürürlüktedir. Davacının trafik kazası nedeniyle işgücü kaybı oranının kesin olarak belirlenmesi için kaza tarihinde yürürlükte bulunan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü"ne göre rapor alınarak sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli bulunmamıştır.
3-2918 Sayılı KTK.’nun 109/1. maddesi uyarınca, motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar göreninin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.
Somut olayda, davacının yaralanmasına neden olan trafik kazası 31.08.2003 tarihinde meydana gelmiş, ıslâh dilekçesi artırılan talep için harç ise 26.09.2013 tarihinde verilmiştir. Davalı taraf süresi içinde ıslah edilen miktara karşı zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Kısmi davada, zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için kesildiğinden ve geriye kalan meblağ için işlemeye devam ettiğinden, ıslâhla arttırılacak miktar için de zamanaşımı süresinin dolmamış olması gerekir. BK.’nun 133. maddesinde sayılan zamanaşımını kesen sebeplerin dava konusu olayda uygulama olanağı bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, kazanın meydana geldiği tarihten itibaren ıslâh tarihine kadar on yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olup, ıslâh ile artırılan miktar yönünden talebin zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
4-Bozma neden ve şekline göre ıslah edilen kısma faiz yönünden yapılan temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 4 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 24/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.