12. Ceza Dairesi 2014/9319 E. , 2015/7589 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : CMK"nın 223/2-a. maddesi gereğince beraat
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
... Koruma Kurulu"nun 07.07.1993 tarih, 4720 sayılı kararıyla belirlenen kentsel sit alanı içerisinde kalan ve ... Kurulu"nun 14.07.1978 tarih, 10538 sayılı kararıyla korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğu kabul edilen ...ili, ... ilçesi, ... mahallesi, 330 ada, 2 sayılı parselde yer alan dubleks dükkanın, hissedarları olan sanıklar tarafından iki ayrı bölüm olarak kullanıldığı,...Denetim Müdürlüğü görevlilerince yerinde yapılan 11.02.2010 tarihli denetimde, görüntü kirliliğine yol açan tabela koyma gibi unsurların tespit edildiği, bu tespit üzerine olay yerinde inceleme yapan ... Koruma Bölge Kurulu görevlilerince düzenlenen 03.06.2010 tarihli raporda ise, zemin kat üstünde tabelaların olduğunun, zemin kat girişi ve doğramalarının binanın özgün ölçüleri ile uyumsuz olduğunun tespit edildiği, bu tespitler üzerine de sanıklar hakkında soruşturmaya başlandığı ve 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, her ne kadar sanıklar verdikleri ifadelerinde, davaya konu binanın tescilli bir yapı olduğunu bilmediklerini beyan etmişler ve yapılan yargılama neticesinde, 11.10.2013 tarih ve 28792 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun gereğince, sit alanı ilanına veya koruma kararına ilişkin kararların ilgililerine tebliğ edilmesinin zorunlu hale getirildiği, olayda ise tebliğin bulunmadığı gerekçesi gösterilerek, sanıkların beraatine karar verilmiş ise de; tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının tebliğ zorunluluğunun, 11.10.2013 tarihinden itibaren yapılan tescil işlemleri için gerekli olduğu, bu tarihten önce yapılmış tescil işlemleri için tebliğ zorunluluğu bulunmayıp, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmiş olmasının veya koruma kararının tapu kaydına şerh verilmesinin, koruma kararının ilgililerince bilindiğinin kabul edilmesi konusunda yeterli olduğu, olayımızda ise davaya konu yerin tek yapı ölçeğindeki kültür varlığı olduğu, ancak koruma kararının 11.10.2013 tarihinden önce, 14.07.1978 tarihinde kabul edildiği, bu kararın da davaya konu binanın tapu kaydına şerh verildiği, tapu kaydında bulunan şerhe rağmen sanıklar tarafından davaya konu uygulamaların yapılması karşısında, sanıkların suça konu binanın tescilli bir yapı olduğunu bildiklerinin kabul edilmesi gerektiği, böylece sanıklar hakkında kurulan beraat gerekçesinin yerinde olmadığı anlaşılmakla,
Üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazın 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği,
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, olay yerinde sanat tarihçi ve inşaat mühendisi ile keşif icra edilerek, öncelikle yapılan izinsiz uygulamaların nelerden ibaret olduğunun, kullanılan malzemelerdeki eskime durumu nazara alınarak uygulamaların yapım tarihinin tespit edilmesi ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin edilmesi, izinsiz uygulamaların ve yapım tarihinin tespitinin ardından uygulamaların, tescilli kültür varlığının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığının, niteliğinin ve yapıda zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda sanıkların, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması, bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan uygulamaların ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında bulunduğunun belirlenmesi durumunda, 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2.cümlesi uyarınca cezalandırılması, yapılan bu uygulamanın ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde ise, 5498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiğinin gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince, sanıkların beraatine ilişkin hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 06.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.