16. Hukuk Dairesi 2014/16428 E. , 2015/15143 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 174 ada 414 ve 415 parsel sayılı 3414 ve 4519 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar davalı olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Davacılar ... ve arkadaşları tarafından davalı ..."e karşı miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak açılan elatmanın önlenmesi davası davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece çekişmeli parsel tutanakları ile dava dosyasının birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların muris ... oğlu ... mirasçıları adına payları oranında tapuya tesciline, murise ait Sarıkaya Sulh Hukuk Mahkemesinin 1986/78 Esas, 1992/86 Karar sayılı mirasçılık belgesinin karara eklenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazların tarafların kök murisi ... oğlu ..."dan kaldığı, mirasçıları arasında taksim yapılmadığı, her ne kadar taşınmazın üçüncü kişilere satılmış ise de satın alanlar tarafından davaya müdahil olunmadığı, taşınmazların davalı olduğunun yörede bilindiği, satın alanların bu nedenle iyi niyetli olmadıkları gerekçe gösterilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dosya içeriğinden çekişmeli taşınmazların tarafların kök murisi ... oğlu ..."dan kaldığı belirlenmiştir. Esasen bu yön Mahkemenin de kabulünde olup çözümlenmesi gereken husus taşınmazların bir kısım mirasçılar tarafından üçüncü kişilere satılıp satılmadığı, satılmış ise ne zaman satıldığı ve üçüncü kişiler lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır. Diğer yandan; 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 30/2. maddesinde Kadastro Komisyonlarından gönderilen tutanaklar ile mahalli mahkemelerden devredilen dosyaların muhtevasından malik tespiti yapılamadığı veya dava açan mirasçının dışında başka mirasçıların da bulunduğu anlaşıldığı takdirde, hakim re"sen lüzum gördüğü diğer delilleri toplayarak taşınmaz malın kimin adına tescil edileceğine karar vermekle yükümlü olduğu, taşınmaz malın ölü bir şahsa ait olduğu anlaşılır ve mirasçıları da tespit edilemezse, ölü olduğu yazılmak suretiyle o şahsın adına tescil kararı verileceği hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda; taşınmazlar başında yapılan keşifte dinlenen 1950 doğumlu tespit bilirkişisi ... taşınmazların kök murisin oğlu ... tarafından ölmeden önce üçüncü kişi ..."ya satıldığını duyduğunu, ..."dan da intikal, taksim ve satış yoluyla ..."ye geçtiğini halen adı geçenin kullanımında olduğunu, ..."nın ne zaman öldüğünü yaşı itibariyle bilemediğini beyan etmiş, dinlenen diğer tespit bilirkişisi ile yerel bilirkişi de benzer beyanlarda bulunmuştur. Hal böyle olunca; davanın hem mahalli mahkemeden devredilen dava olup malik hanesi açık bulunan tutanağının Kadastro Mahkemesince re"sen araştırma yetkisinin bulunması nedeniyle tespit gününde taşınmaz edinme koşullarının kimin lehine gerçekleştiği taşınmaz başında yapılacak keşifte davada yararı bulunmayan, taşınmazları bilen 60 yaşın üzerinde üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve tespit bilirkişilerinden sorulmak suretiyle tespit edilerek onun adına tescil hükmü kurulması gerektiği, muris ... oğlu ..."nın Medeni Kanun"un yürülüğe girmesinden önce öldüğüne göre terekesinin üçüncü kişilere karşı müşterek mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, mirasçılarının payları oranında taşınmazları üçünçü kişilere satabilecekleri, kaldı ki; tespit gününe kadar taşınmazın tamamı üzerinde 20 yıllık zilyetlik süresinin dolması halinde üçünçü kişi adına taşınmaz edinme koşulunun oluşabileceği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle taşınmaz edinmek için iyi niyetli olma zorunluluğunun bulunmadığı hususuda gözetilmek suretiyle toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir hüküm kurulması gerekirken delillerin ve kanun hükümlerinin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalıya iadesine, 08.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.