Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2015/16595 Esas 2015/15129 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/16595
Karar No: 2015/15129
Karar Tarihi: 08.12.2015

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2015/16595 Esas 2015/15129 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2015/16595 E.  ,  2015/15129 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Kullanım kadastrosu sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 987 parsel sayılı 1698 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ..."in kullanımında olup taşınmaz üzerinde bulunan 2 katlı beton ev ve 2 adet kargir ahırın ..."e ait olduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın 1993 yılından beri kendi fiili kullanımında bulunduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Yargılama sırasında ... mirasçıları davaya dahil edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda kısa kararda konusuz kaldığından dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, gerekçeli kararda davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 36. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkı ve bu hakkın garantileri olan "aleni yargılama ilkesi" ve "hukuki dinlenilme hakkı"nın amacı, yargılama sürecini ve kararın verilişini kamu denetimine açık tutmak suretiyle adaletin yerine getiriliş biçimini görünür kılmak, kamu eliyle karar verme sürecini denetleyerek kişinin adil yargılanma hakkını güvence altına almak ve adalete güveni korumaktır. Anılan prensipler, mahkemelerce duruşmada tefhim edilen hüküm sonucu ile gerekçeli kararın uyumlu olmasını zorunlu kılmaktadır. Nitekim, 10.04.1992 tarih 1991/7 Esas 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Bileştirme Kararı ile 6100 sayılı HMK"nın 298. maddesi hükümleri de gerekçeli kararın, tefhim edilen kısa karara uygun bulunmasını gerektirmektedir. Ne var ki, mahkemenin 23.05.2012 tarihli son celsesinde tefhim edilen kısa kararda "dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına" karar verildiği halde gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, "davanın feragat nedeniyle reddine" karar verilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. Mahkemece, gerekçeli karar ile kısa karar arasında çelişki yaratılması, adalete olan güven ilkesini zedelediği gibi yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı prensibine, yasa hükümlerine ve Yargıtay içtihatlarına da aykırı olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 08.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.