19. Ceza Dairesi 2015/1386 E. , 2015/1954 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : 6831 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
1)Katılan temsilcisinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
02/11/2011 tarihinde yürürlüğe giren 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin (KHK) 6/3. maddesi uyarınca, aynı KHK"nın 5. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında belirtilen usullere göre muhakemat hizmeti temin edilemeyen hallerde adli ve idari davalar ile icra takiplerini yürütmek üzere merkez ve taşra birim amirlerine, KHK"nın 2/1-e maddesinde tanımlanan üst yönetici tarafından temsil yetkisi verilebileceğinin hüküm altına alınmasına göre, dava takip yetkisinin üst yönetici tarafından müdürlük teşkilatı bulunan yerlerde orman işletme müdürüne, şeflik teşkilatı bulunan yerlerde ise orman işletme şefine devredilebileceği, taşra birim amirlerinin bu yetkilerinin devredilmesinin ise anılan KHK tarafından öngörülmediği gözetildiğinde katılma tarihi itibariyle dava takip yetkisi bulunmayan takip memurunun davaya katılma yetkisi bulunmamakla, dava takip memurunun temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2)Sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Mahallinde yapılan keşif sonucu orman bilirkişisi tarafından düzenlenen 19.12.2012 tarihli raporda, meşe ağaçlarının kesildiği yerin tapulu arazi olup orman vasfında olmadığının belirtildiği, yine fen bilirkişisinin 21.11.2012 tarihli raporunda suça konu ağaç kesilen yerlerin bağ ve tarla vasfında sanık adına tapuya kayıtlı olduğunun belirtilmesine göre, sanığın 6831 sayılı Kanunun 116/B maddesine uyan kabahat eylemini gerçekleştirdiğinin anlaşılmasına nazaran 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 24. maddesi uyarınca mahkeme tarafından idari yaptırım kararı verileceği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, HÜKMÜN BOZULMASINA, kabahat tarihi olan 13/02/2010 tarihi ile inceleme tarihi arasında 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 20/2-C maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi gerçekleşmiş olduğundan sanığa İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA YER OLMADIĞINA, 26.05.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.