Esas No: 2021/10336
Karar No: 2022/5346
Karar Tarihi: 21.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/10336 Esas 2022/5346 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/10336 E. , 2022/5346 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine, Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından davanın kabulüne ve İtiraz Hakem Heyeti tarafından davalı vekilinin itirazının reddine dair verilen kararın, davalı vekili tarafından süresi içinde temyizi istenilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
K A R A R
Davacılar; murisleri Şenol Eğri'nin davalı nezdinde uzun süreli hayat sigorta poliçesiyle sigortalı olduğunu, poliçe süresi içinde ölümün gerçekleştiğini, davalının sağlık durumu hakkındaki beyan yükümlülüğüne uyulmadığı gerekçesiyle ödeme yapmayı reddettiğini, ölüm nedeniyle önceki rahatsızlıklar arasında illiyet bağı bulunmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL vefat tazminatının yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 10/11/2016 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 100.000,00 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; sigortalının poliçe tanziminden önce mevcut olan rahatsızlıklarını bildirmeyerek beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığını ve zarardan sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından; davanın kabulü ile 100.000,00 TL vefat tazminatının 15/06/2016 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karara davalı vekili tarafından yapılan itiraz üzerine, İtiraz Hakem Heyeti tarafından, davalı vekilinin itirazının reddine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, hayat sigortası poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar murisi ... ile davalı arasında 12/06/2013-12/06/2018 tarihleri için hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra, 14/05/2016 tarihinde davacılar yakını sigortalı vefat etmiştir.
Davalı taraf, davacılar murisinin poliçe tanziminden önce mevcut olan kalp yetmezliği- koah- nörolojik rahatsızlıklarını bildirmeyip sözleşmenin kurulması sırasında beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bu aykırılık nedeniyle de zararın teminat dışı kaldığı savunmasında bulunmuştur. Hakem Heyeti ise; 19/03/2013'te (poliçe tanziminden önce) sigortalının başvurusu üzerine kronik iskemik kalp rahatsızlığı, peptik ülser, kaşeksi, karaciğer hastalığı tanıları konulmuşsa da, bu tanıları destekleyici tetkik ve ilaç kaydına rastlanmadığından, eski rahatsızlıkların bildirilmemesi durumunun olmadığı, anılan tedavi kaydının olması halinde ise sigortalı murisin bu rahatsızlıkları bildirmesinin gerekli olacağı yönünde görüş bildiren bilirkişi raporunu benimseyerek davalının tazminattan sorumluluğuna karar vermiştir.
6102 sayılı TTK'nın 1435. maddesi ile, sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki sigortalının doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğü düzenlenmiştir. Sigorta hukukuna ilişkin genel düzenleme mahiyetinde olan bu hüküm, hayat sigortalarında da uygulanmaktadır. 6102 sayılı TTK'nın 1435. maddesi ve Hayat Sigortası Genel Şartları'nın C.2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
Sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki beyan yükümlülüğüne uymamanın sonuçları ise, aynı kanunun 1439/2. maddesinde, "rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder" şeklinde düzenlenmiştir.
TTK'nın 1439/2. maddesindeki açık ifadelerle, sigortalının ihmali ile beyan yükümlülüğüne aykırı davranılması halinin tazminattan indirim sebebi olduğu; ayrıca, beyan yükümlülüğüne kasten uyulmaması halinde, gizlenen (beyan edilmeyen) husus ile gerçekleşen riziko arasında illiyet bağının bulunmadığı durumda da ödenen prim ile ödenmesi gereken prim arasındaki orana göre sigortacının tazminatı ödeyeceği kabul edilmiştir. Diğer taraftan, kanunda yer alan kasten gizleme ifadesinin, kötüniyetle gizlemeyi değil; bildiği halde beyan etmeme halini ifade ettiği de izahtan uzaktır.
Davacılar murisi tarafından imzalanan sağlık beyan formunda, kalp hastalığı tedavisi olup olmadığı, son 1 yılda 5 kilodan fazla kilo kaybı olup olmadığı, sağlık durumuyla ilgili şikayetin olup olmadığı ve daha birçok rahatsızlık için açıkça soru sorulduğu halde, sigortalı muris tarafından bu sorulara olumsuz cevap verilmiş, poliçeden önce tanısı konulan rahatsızlıklar bildirilmemiştir.
Hükme esas alınan 03/11/2016 tarihli kardiyoloji uzmanı bilirkişinin raporunda; poliçeden önceki rahatsızlıklar için tanı bulunsa da tetkik- tedavi ve ilaç kullanım kaydına rastlanmadığı gerekçesiyle, beyansızlık halinin olmadığı şeklinde görüş bildirilmiş olup; sigortalının tanılı kronik iskemik kalp rahatsızlığı, peptik ülser, kaşeksi (aşırı kilo kaybı), karaciğer hastalığı için ilaç kullanımı ve tetkiklerinin bulunması halinde bunların sigortacıya bildirilmesinin zorunlu olduğu da belirtilmiştir. Bu itibarla; raporun, dosyadaki eksik hastane ve tedavi kayıtları nedeniyle net tespitler yapmadığı açık olduğu gibi, sigortalıda başkaca birçok rahatsızlık da bulunduğu halde, rahatsızlıklara göre uygun heyet teşkili sağlanmadan, sadece kardiyoloji uzmanı olan bilirkişiden alınan raporla yetinilmesi de incelemenin eksikliğini göstermektedir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında; sigortalı murisin poliçe tanziminden öncesine ilişkin olanlar da dahil olacak biçimde tüm tetkik- tanı- tedavi- ilaç kullanım belgelerini içerir kayıtlarının SGK'dan ve ilgili hastaneden getirtilmesi; poliçe öncesi rahatsızlıklara göre oluşturulacak uzman doktor heyeti ve sigorta hukukçusundan oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınması; önceki rahatsızlıklar ile ölüm arasında illiyet bağı olup olmadığının raporla saptanmasından sonra, TTK'nın 1435 ve 1439. maddeleri gereği, gizlemenin kasten mi yoksa ihmal nedeniyle mi olduğunun kararda tartışılması; varılacak
sonuca göre, TTK'nın 1439/2. maddesi gereği tazminat sorumluluğun kalkması, tazminattan indirim yapılması ya da proporsiyon hesabı ile tazminatın belirlenmesi için gerekli araştırmalar yapılıp gerektiğinde bilirkişi raporu alınmasıyla oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İHH kararının BOZULMASINA; dosyanın, hakem dosyasının saklanması kararını veren İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 21/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.