Hukuk Genel Kurulu 2017/1629 E. , 2018/667 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.09.2011 gün ve 2011/182 E., 2011/507 K. sayılı kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 24.09.2013 gün ve 2013/9734 E., 2013/14562 K. sayılı kararı ile:
“…Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı ile ticari ilişkisi olduğunu, ayrıca davalının müvekkili ile dava dışı ... Tekstil-..." nin ticari ilişkiye girmesine de vesile olduğunu, müvekkili tarafından ..."ye mal satıldığını ve karşılığında 15.000-TL bedelli çekin alındığım, ancak çekin karşılıksız çıktığını, davalının bu çekin kendisine teslimi halinde tahsil edip bedelini müvekkiline vereceğini söylemesi üzerine herhangi bir belge alınmadan çekin davalıya teslim edildiğini, davalının çekteki karşılıksız kaşesinin altına kendi adını yazarak Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi" nin 2011/133 D.İş sayılı dosyasından müvekkili aleyhinde ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu, ancak mahkemece çekin ibrazından sonra ciro yoluyla hamil olunduğu, BK 163. maddede yazılı şekilde bir temlik olmadığı ve davalının yetkili hamil olmadığı belirtilerek talebin reddedildiğini, bunun üzerine davalı tarafından Bursa 3. İcra Müdürlüğü" nün 2011/2375 sayılı dosyasından müvekkili aleyhine icra takibi yapıldığını belirterek, takip konusu çekten dolayı müvekkilinin borcu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı şirket ile müvekkili arasındaki ticari ilişki nedeniyle müvekkilinin davacıya mal verdiğini, ancak bedelini alamadığını, yapılan görüşmeler neticesinde davacı tarafından bankaya ibraz edilerek karşılıksız kaşesi vurdurulmuş olan dava konusu çekin müvekkilinin alacağından düşmek üzere müvekkiline verildiğini, ayrıca davacı tarafça müvekkilinin tahsilde yardımcı olmak üzere davacı avukatı olan Av. ...r" e yönlendirildiğini, ismi geçen avukat tarafından takibin davacı adına yapılabileceğinin ve çek bedeli tahsil edildiğinde ise bu bedelin müvekkiline ödeneceğinin belirtilerek buna dair yazılı bir belge de verildiğini, ancak müvekkilinin çek bedelinin bu şekilde tahsilinin sıkıntı olabileceği düşünülerek çekin geri alındığını, çeke dayalı olarak davacı aleyhine Bursa 9. İcra Müdürlüğü" nün 2011/2375 sayılı dosyasından icra takibi başlattığını belirterek, davanın reddine ve davacı aleyhine %40 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, çekin bankaya ibrazından sonra yapılan cironun temlik hükmünde olduğu, ciro silsilesinde adı bulunmayan ve ibrazdan sonra da ciro edilerek alacak temlik edilmeyen kişinin çeki elinde bulundursa dahi yetkili hamil olmayacağı, davalının isminin ciro silsilesinde mevcut olmadığı, Çekin davacı tarafından bankaya ibrazından sonra davalıya davacı tarafından yapılmış bir cironun olmadığı, davalı tarafından yapılmış beyaz bir cironun olduğunu, çekin davalının elinde bulunmasının davalıya alacağın temliki hükümleri uyarınca hak vermeyeceği, ayrıca davalı, davacıdan mal satımından dolayı alacaklı olduğunu ileri sürmüş ise de, buna dair bir belge sunmadığı gibi, davacı sadece dava konusu çekten dolayı menfi tespit talebinde bulunduğundan bu hususta karar verildiği belirtilerek, davanın kabulüne, Bursa 9. İcra Müdürlüğü" nün 2011/2375 sayılı takip dosyasının dayanağı olan 15.000-TL bedelli çekten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz eden davalı vekilinin 11.06.2013 havale tarihli dilekçesi ekinde aslı sunulan(daha önce fotokopisi dosyada bulunan) ve davacının avukatı olduğu ileri sürülen Av....r el yazılı ve imzalı belgenin alacağın temliki niteliğinde olduğu iddia edildiğinden, mahkemece bu belge üzerinde durulup davanın sonucuna etkisi tartışılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda dosyanın devredildiği Bursa 4. Asliye Ticaret Mahkemesince önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Yerel Mahkemece çekin davacı tarafından bankaya ibrazından sonra davalıya davacı tarafından yapılmış bir cironun olmadığı, davalı tarafından yapılmış beyaz bir cironun olduğu, çekin davalının elinde bulunmasının davalıya alacağın temliki hükümleri uyarınca hak vermeyeceği, davalı davacıdan mal satımından dolayı alacaklı olduğunu ileri sürmüş ise de buna dair bir belge sunmadığı gibi davacının sadece dava konusu çekten dolayı menfi tespit talebinde bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, Bursa 9. İcra Dairesi’nin 2011/2375 sayılı takip dosyasının dayanağı olan 15.000,00 TL bedelli çekten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı vekili getirmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davalı vekilinin dosyaya sunduğu el yazılı ve imzalı belgedeki ibarelerin alacağın temliki niteliğinde olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre mahkemece yapılan araştırma ve değerlendirmenin yeterli olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, dolayısıyla temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme, bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan, önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
Eş söyleyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması halinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda ise Özel Dairenin davalı vekili tarafından sunulan el yazılı ve imzalı belgenin alacağın temliki niteliğinde olup olmadığı hususunun üzerinde durulup davanın sonucuna etkisi tartışılması amacıyla yapılan bozma kararına karşı, mahkemece belgenin niteliği bozma kararında işaret olunan şekilde tartışılmış, “direnme” olarak adlandırılan kabul kararı verilmiştir.
Mahkemenin “direnme” olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozma kararında işaret edilen tartışmanın yapılarak yeni gerekçelerin dayanak yapıldığı, yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının inceleme mercii ise Hukuk Genel Kurulu olmayıp, Özel Dairedir.
Bu nedenle dosyanın yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.
S O N U Ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 19. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 04.04.2018 gününde yapılan ikinci görüşmede oy birliği ile karar verildi.