Abaküs Yazılım
19. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/4268
Karar No: 2021/5474
Karar Tarihi: 18.05.2021

3167 Sayılı Kanuna Aykırılık - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2021/4268 Esas 2021/5474 Karar Sayılı İlamı

19. Ceza Dairesi         2021/4268 E.  ,  2021/5474 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : 3167 Sayılı Kanuna Aykırılık
    HÜKÜM : Beraat - İdari Yaptırım


    Yerel Mahkemece verilen hüküm ve ek karar temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
    Sanık hakkında, 29.12.2005 tarihinde işlediği iddia edilen, 3167 sayılı Kanun"un 16. maddesinde düzenlenen "karşılıksız çek keşide etmek" suçu nedeniyle, 10.11.2008 tarihli iddianame ile 3167 sayılı Kanun"a aykırılık suçundan açılan kamu davasında; yerel mahkemece 04.02.2010 tarihinde kurulan hüküm ile; her ne kadar da 20.12.2009 tarihinde 5941 sayılı Kanun yürürlüğe girmiş olsa da sonuçları itibarıyla 3167 sayılı Kanun"un sanığın lehine olduğu değerlendirilmesi de yapılarak neticeten sanığın çek bedeli kadar (7.200 TL) adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve bir yıl süreyle çek hesabı açtırmaktan yasaklanmasına (temyiz yolu açık olmak üzere) karar verilmiş ve karar sanık müdafiince temyiz edilmiştir.
    Temyiz istemi üzerine, henüz dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunduğu aşamada, 6273 sayılı Kanun"un 03.02.2012 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte, 5941 sayılı Kanun"un 5/1. maddesinde adli para cezasını gerektiren atılı suçun idari yaptırıma dönüştürülmüş, 5941 sayılı Kanun"a eklenen geçici 3/7. maddesi gereği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan dosyalar hakkında, henüz kovuşturma aşamasında bulunduğundan yerel mahkemesince idari yaptırım kararı verilmek üzere, dosyanın yerel mahkemeye geri gönderileceği düzenlenmiş ve dosya temyiz incelemesinden geçmeksizin hükmü veren mahkemeye geri gönderilmiştir.
    Yerel Mahkemece, bu kez 5941 sayılı Kanunda değişiklik yapan 6273 sayılı Kanun gereği kurulan 04.04.2012 tarihli hükümle; sanığın üzerine atılı 3167 sayılı Kanuna aykırılık suçundan CMK"nin 223/2-a maddesi gereği beraatine, sanığın çek düzenleme ve çek hesabı açmaktan süresiz yasaklanmasına idari yaptırım olarak temyiz yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. Kararın 22.06.2012"de sanık müdafiine tebliği üzerine, sanık müdafiince süresinde (26.06.2012) verilen "iade-i muhakeme ve temyiz" başlıklı dilekçede, öncelikle mahkemece verilen 24.02.2010 tarihli hükme karşı yaptıkları temyiz istemi hakkında bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğu, devamla en son verilen kararın ise sanığın çeki düzenlemediği, dolayısıyla atılı suçu da kabahati de işlemediği gerekçesiyle temyiz incelemesine gönderilmesini talep ettiği görülmüştür.
    Yerel Mahkemece, sanık müdafiince dosyaya sunulan yargılamanın yenilenmesi ve temyiz talepli dilekçe üzerine; dilekçenin CMK"nin 264. maddesi gereği temyiz mahiyetinde kabul edilerek Yargıtay"a gönderilmesi gerekirken, hakim değişikliğine gidilmek suretiyle, 24.02.2010 tarihli hükmün 6273 sayılı Kanun gereği uyarlanması sonucu kurulan 04.04.2012 tarihli yeni hükme karşı olağan kanun yolu bulunmakta iken hukuken sonuç bağlanamayacak ve henüz kesinleşmemiş olan bir hüküm hakkında olağanüstü kanun yoluna gidilemeyeceği de gözetilmeksizin, "yargılamanın yenilenmesi" talebi olarak kabul görülmesi sonucu; 19.09.2012 tarihinde "yargılamanın yenilenmesi" talebinin reddine itiraz yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. Sanık müdafiince bu ek karara karşı yapılan itiraz üzerine; merci Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesince, 31.10.2012 tarihinde verilen kararla, yine sanık hakkında kurulan 24.02.2010 tarihli hükmün kesinleşip kesinleşmediği, uyarlama yargılamasına konu edilip edilmediği, dosyada yer alan 04.04.2012 tarihle bu kararın ilgisi yeterince incelenip bu karara karşı olağanüstü kanun yoluna gidilip gidilmeyeceği değerlendirilmeksizin, suça konu çek üzerinde imza incelemesi yapılmadığından bahisle, itirazın kabulüne ve yargılamanın yenilenmesi talebinin kabule değer olduğuna, yerel mahkemenin 19.09.2012 tarihli ek kararının ortadan kaldırılmasına kesin olmak üzere karar verilmiştir.
    Yerel Mahkemece; merci kararı üzerine, CMK"nin 311. maddesi gereği sanık hakkında yargılamanın yenilenmesi işlemlerinin duruşmalı olarak yapılmasına karar verilerek; çek üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve suça konu çekteki imzanın sanığın eli ürünü olmadığı, çek defterinin çalındığını önceden polise ihbar ettiği ve çekin yetkili kişilerce düzenlenmediği dolayısıyla çekin geçersiz olduğu ve suçun oluşmadığı anlaşıldığından, bu kez 14.06.2013 tarihinde, 24.02.2010 tarihli ve 04.04.2012 tarihli kesinleşen ek kararların ortadan kaldırılmasına, sanığın suçu işlemediği sabit olduğundan CMK"nin 223/2-b maddesi gereği beraatine karar verilmiştir.
    5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 27/7. maddesi;
    "...(7) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) Kovuşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı itiraz da bu kanun yolu merciinde incelenir." hükmünü içermektedir.
    Yukarıda izah edilen nedenlerle;
    Temyize konu hükmün; yerel mahkemece sanık hakkında kurulan ve henüz temyiz incelemesinden geçmemiş (dolayısıyla henüz kesinleşmemiş) olan 04.04.2012 tarihli, 6273 sayılı Kanunla değişik 5941 sayılı Kanun"un geçici 3/7. maddesi gereğince kurulan "beraat ve idari yaptırım" hükmü olduğu, henüz kesinleşmemiş olan bir kararın yargılamanın yenilenmesine (olağanüstü kanun yoluna) konu edilemeyeceği, dolayısıyla 04.04.2012 tarihinden sonra yerel mahkemece yapılan tüm işlemlerin, hatta yargılamanın yenilenmesi üzerine kurulan 14.06.2013 tarihli ek kararın da yok hükmünde olduğu değerlendirilmekle yapılan incelemede;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 21.01.2014 tarihli, 2012/3-1516 E. 2014/21 K. sayılı ve 04.02.2014 tarihli, 2012/3-1517 E. 2014/36 K. sayılı kararlarında;
    "...Bu düzenlemeye göre kovuşturma safhasında, kovuşturma konusu fiilin suç oluşturmayıp, kabahat sayıldığının anlaşılması halinde, idari yaptırım kararı verilmesi için dosyanın ilgili kamu kurum yada kuruluşuna gönderilmesi yerine davayı gören mahkemece idari yaptırım kararı verilecektir. Bu halde mahkemece, açılan kamu davası dolayısıyla yürütülmekte olan kovuşturma konusu fiilin suç oluşturmadığı gerekçesiyle hükmolunacak beraat kararıyla sonuçlandırılması ve idari yaptırıma karar verilmesi gerekecek ve bu uygulama 5326 sayılı Kanunun 27. maddesi, 5237 sayılı TCK ve 5271 sayılı CMK"nun sistematiği birlikte değerlendiğinde hükmün karıştırılması niteliğinde olmayacaktır..."
    İfadelerinde oluşan gerekçede belirtildiği üzere; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 27/7. maddesi içeriğinden, hakkında düzenlenen iddianame ile kamu davası açılan bir sanığın üzerine atılı fiilin, kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde; mahkemece açılan davanın beraatle sonuçlandırılması ve idari yaptırıma karar verilmesi gerektiğinin açıkça içtihat edilmesi,
    Sanık müdafiince yerel mahkemece kurulan 04.04.2012 tarihli hükme karşı verilen temyiz isteminin henüz Yargıtay incelemesinden geçmediğinin anlaşılması, her ne kadar da sanık müdafiince yargılamanın yenilenmesi üzerine verilen 14.06.2013 tarihli kararın sadece vekalet ücreti yönünden bozulması gerektiğinden bahisle temyiz yoluna başvurulmuş ise de; bu istemin yerel mahkemece 09.02.2016 tarihli ek kararla reddedildiği ve ek kararın itiraz merciince incelenerek 18.05.2016 tarihinde reddedildiği ve karara bağlandığının anlaşılması karşısında;
    Suç olmaktan çıkartılarak kabahate dönüşen fiiller hakkında beraat kararı verilmeyeceğine, sonuç olarak sadece idari yaptırım kararı verilmesi gerektiğine, bunun aksine verilen kararların temyizi kabil olmadığına, sanık müdafiinin vekalet ücreti talebinin ve eski hale getirme talebinin de itiraz kanun yoluna tabi olduğuna dair tebliğnamede yer alan düşünceye iştirak edilmemiştir.
    Temyiz isteminin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, temyize konu hükmün 04.04.2012 tarihli hüküm olduğu ve bundan sonraki aşamalarda verilen tüm ek karar ve merci kararlarının yok hükmünde olduğu değerlendirilmekle, yapılan incelemede;
    Suç tarihi itibariyle sanığa isnat edilen 3167 sayılı Kanuna aykırılık suçunun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre davanın 5237 sayılı TCK"nin 66/1-e ve 67. maddelerinde öngörülen 8 yıllık olağan, 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresine tabi bulunması, zamanaşımını en son kesen işlemin sanığın mahkumiyetine karar verildiği tarih olan 04.02.2010 tarihi olduğu, suç tarihi olan 29.12.2005 tarihinden inceleme tarihine kadar, öncelikle 12 yıllık olağanüstü zamanaşımının gerçekleşmiş bulunduğunun anlaşılması,
    Bozmayı gerektirmiş ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, HÜKMÜN, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye aykırı olarak, BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, CMUK"nin 322. maddesinin verdiği yetkiyle, 5271 sayılı CMK"nin 223/8. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak KAMU DAVASININ DÜŞMESİNE, 18.05.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi