17. Ceza Dairesi 2019/1541 E. , 2019/4630 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel mahkemece suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Mahkemenin suça sürüklenen çocuk hakkında TCK"nun 62.maddesinin uygulanmama gerekçesi olarak "İşlediği suçtan pişmanlık duymadığı anlaşılan suça sürüklenen çocuğun cezasından TCK"nun 62. maddesi uyarınca indirim yapılmasına takdiren yer olmadığına ve cezasının ertelenmemesi gerekçesi olarak ise "..yargılama sürecinde pişmanlık göstermek suretiyle tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkememizde kanaat oluşmadığından suça sürüklenen çocuğun cezasının TCK’nun 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine yer olmadığına" biçimindeki yasal ve takdire dayalı gerekçe ile cezanını ertelenmesine ve takdiri indirim maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verdiğinin anlaşılması karşısında, tebliğnamede bu hususlarda bozma isteyen görüşlere iştirak edilmemiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-5237 sayılı TCK"nun 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, cezanın temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK"nun 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, "...daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma" görüşünün, TCK"nun 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. TCK"nun 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK"nun 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla
orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK"nun 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.
Somut olayda ise;
1-Olay tarihinde, müştekilerin iş yerlerinden şampuanların ve gıda malzemelerinin çalındığının anlaşılması karşısında, suça konu olan her bir müştekiye ait şampuanların ve gıda malzemelerinin ayrı ayrı değer tespiti yapılarak, suça sürüklenen çocuk hakkında suçların işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malların değerinin az olması halinde TCK"nun 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Suça sürüklenen çocuk hakkında müşteki ..."e yönelik kurulan hükümde yaş küçüklüğü nedeniyle TCK"nun 31/2. maddesi uyarınca indirim yapılırken 2 yıl 1 ay hapis cezası yerine 1 yıl 13 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmek suretiyle, eksik cezaya hükmolunması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 saylı CMUK"nun 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 03.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.