13. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/25207 Karar No: 2013/4404 Karar Tarihi: 26.2.2013
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2012/25207 Esas 2013/4404 Karar Sayılı İlamı
13. Hukuk Dairesi 2012/25207 E. , 2013/4404 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalılardan ..." un talebi ile kendisine ait özürlü aracının üzerine mahkeme kararı ile haciz konulduğunu, daha sonra hakkında ilamız icra takibi başlatıldığını ve bu takibin itirazı üzerine durduğunu, itirazın iptali davasının Emirdağ Asliye Hukuk Mahkemesince kabul edildiğini, kendisinin özürlü bir insan olduğunu ve ciddi ... problemlerinin bulunduğunu, aracının haksız ve yasal olmayan bir şekilde haczedilip muhafaza altına alınmasının etkisi ile parayı ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek, icra tehdidi altında ödemiş bulunduğu 16.820 TL.nın davalılardan istirdadına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar, husumet itirazında ve zamanaşımı def"inde bulunup davanın reddine karar verilmesini dilemişlerdir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-6100 sayılı HMK.nun 294. Maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. HMK.nun 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.Bu hükümler kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir. Anılan yasal düzenlemeler dikkate alındığında, somut olayda temyize konu hükmün gerekçesinde, dosya içinde bulunan İcra dosyaları ve diğer mahkeme dosyalarına göre hangi davalının ne miktarda tahsilat yapmış olduğunun anlaşılmasına rağmen ortak bir talep belirtilerek müşterek ve müteselsilen tahsil talebi yerinde görülmediğinden, hangi davalıya ne miktarla hasım olarak dava açılması hususu gözetilmediğinden davanın husumet yönünden reddine karar vermek gerekmiştir denilmiş, devamında ise, husumet açısından dava kabul edilse bile istirdat davalarında zamanaşımı süresinin icra tehdidi altında yapılan ödemenin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl olduğu, davacı vekilinin haksız ödemeyi öncelikle 16.01.2007 tarihinde öğrendiği, diğer bir öğrenme şeklinin Yargıtay ilamının tebliği tarihi olan 2007 yılının 8. Ayında olduğu, davanın ise 12.09.2008 tarihinde açıldığı, bu durumda 1 yıllık süre geçtikten sonra istirdat davasının açılmış olduğu gerekçesi ile davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Davanın husumetten ve zamanaşımından reddine karar verilmesi HMK.nın düzenlemesine aykırı olup, bu itibarla HMK" nun 294 ve 297/2. maddesine uygun olarak hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bent gereğince davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 21.15 TL temyiz harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.2.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.