14. Hukuk Dairesi 2019/2583 E. , 2020/2998 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 13/03/2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14/03/2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, 101 ada 26 parsel sayılı taşınmazda dava dışı paydaş ..."ın 04.05.2012 tarihinde 1/8 payını 110.000,00 TL bedelle davalıya sattığını ancak akitte satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini, payın değerinin 78.780,00 TL olduğunu belirterek bu bedel üzerinden davalı adına kayıtlı payın tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescilini istemiştir.
Davalı vekili, taşınmazın fiilen taksim edilerek kullanıldığını ve bedelde muvazaa iddiasının doğru olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece ilk hükümde, davacıların bedelde muvazaa iddiası kabul edilerek tapu masrafları ile birlikte 82.587,50 TL depo edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 24.02.2015 tarihli, 2014/14391 Esas -2015/1881 Karar sayılı ilamı ile;"".... Dava konusu 101 ada 26 parsel sayılı taşınmazda 1/8 pay 04.05.2012 tarihinde 110.000,00 TL bedelle satılmıştır. Davacı, gerçek satış bedelinin 78.780,00 TL olduğunu, önalım hakkına engel olmak için bedelin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmiştir. Ziraat mühendisi bilirkişi 18.03.2014 günlü raporda taşınmazın 78.795,00 TL değerinde olduğunu belirtmiştir. Yargılama esnasında dinlenen tanıkların satış bedelinin ödenmesi sırasında tarafların yanında olmadıkları, görgüye dayanan bilgilerinin bulunmadığı, dava konusu taşınmazın rayiç değerine ilişkin görüşlerini beyan ettikleri anlaşılmaktadır. Dava konusu payın keşfen belirlenen değeri de tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir.
Mahkemece, Dairemizin yukarıda açıklanan ilkeleri doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak fiili taksim savunması kanıtlandığı takdirde davanın reddine aksi halde davacının bedelde muvazaa iddiası yönünden yapılan açıklamalar doğrultusunda değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir."" şeklindeki gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.
Davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin, Dairemizin 15.02.2016 tarihli ilamı ile reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyulmasına karar verilerek davanın kabulüne, davacının bedelde muvazaa iddiası kabul edilerek tapu masrafları ile birlikte depo edilen 82.587,50 TL"nin davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
1) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2) Davacılar vekili bedelde muvazaa iddiasında bulunmuş, bedelde muvazaa iddiasında bulunan davacının muvazaayı her türlü delil ile kanıtlama imkanı bulunmasına karşın; dosya kapsamı içerisinde davacıların muvazaa iddiası yeterli delillerle kanıtlanamamıştır. Dairemizin 24.02.2015 tarihli bozma ilamında bu husus belirtilmiş olmasına ve mahkemece de bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde bozma gereği yerine getirilmeyerek bedelde muvazaa iddiasının kabulü ile keşifte belirlenen değer ve tapu masrafları toplamı olarak depo edilen 82.587,50 TL miktarın davalıya ödenmesine karar verilmesi doğru değildir.
Mahkemece, davacılar bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamadıklarından, 4721 sayılı TMK’nın 734. maddesi uyarınca tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibaret olan önalım bedelini depo etmek üzere davacılara süre verilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, dava konusu payın keşfen belirlenen değeri üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.03.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.