Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/22297
Karar No: 2016/11740
Karar Tarihi: 20.12.2016

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/22297 Esas 2016/11740 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2014/22297 E.  ,  2016/11740 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı alacaklı vekili, borçlu ... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığını, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazları ve aracı eşi davalı ..."ye devrettiğini, bu tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, davacının gider avansını eksik yatırdığı, gider avansını aksik yatırması üzere 2 haftalık kesin süre verildiği ve HMK"nun 115/2 maddesi gereğince gerekli ihtarın yapılmasına rağmen yatırılmadığından bahisle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
    1-Davalı ... vekilinin, kararın usulden değil esastan reddi gerektiğine ilişkin temyiz istemi, mahkemece hukuki yarar yokluğundan red edilmiştir. HUMK"nun 332/4 fıkrasına göre hakim temyiz dilekçesinin süre ve temyizi kabil karar olup olmadığı yönündeki şekli olarak yapacağı inceleme ile sınırlı olarak temyiz dilekçesinin reddine karar verebilir. Somut olayda olduğu gibi hukuki yararı olup olmadığı yönüde bir değerlendirme ile red kararı vermesi mümkün olmadığından, davalı ...nin temyiz dilekçesinin reddine dair 25.08.2014 tarihli Ek kararın bozulması gerekmiştir.
    2-01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 114/g maddesinde ise, gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir.
    HMK’nun harç ve avans ödenmesi başlıklı 120. maddesinde;
    “(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
    (2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.” hükmü getirilmiştir.
    Anılan maddenin gerekçesinde ise: “Madde ile, dava açılırken yargılama harçlarının mahkeme veznesine yatırılması zorunluluğu düzenlenmiştir.
    Maddede ayrıca, 1086 sayılı Kanunda yer almayan, yeni bir düzenleme yapılarak, her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri karşılayacak tutarın, avans olarak davacı tarafından dava açarken yatırılması zorunluluğu getirilmiştir. Bu avansın yetmemesi durumunda ise tamamlanması için davacıya kesin süre verileceği hususu hüküm altına alınmıştır.
    Maddede yapılan bu düzenlemeyle, gerekli masrafların zamanında yatırılmamasından dolayı davaların gecikmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır” ifadelerine yer verilmiştir.
    Öte yandan, mülga 1086 sayılı HUMK"nun 163. maddesi ile 6100 sayılı HMK"nun 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Bazı hallerde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.  Bu cümleden olarak, kesin sürenin amacına uygun olarak kullanılması ve yeterli uzunlukta olmasının yanı sıra, tarafların yargılamadaki tutumları ile süreye konu işlemin özelliğinin de göz önünde bulundurulması gerekir. (Benzer ilkelere YHGK’nun 18.02.1983 gün 1980/1-1284, 1983/141; 22.11.1972 gün 8/832, 935; 13.10.2010 gün 2010/17-510-485; 28.04.2010 gün 2010/2-221-241 ve 28.03.2012 gün 2012/19-55-2012-249 sayılı kararlarında da değinilmiştir.).
    Yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde somut olaya bakıldığında; davacı tarafından dava açılırken 14.05.2015 tarihinde 1.325,35 TL olarak harç, tanık ve davetiye masraflarını yatırmış, keşif ve bilirkişi masrafı yatırmamıştır.Mahkemece tensiple keşif ve bilirkişi masrafı olarak gider avansının eksik yatırıldığından bahisle 22.07.2014 tarihinde davacı tarafa bakiye gider avansı olarak 547,50 TL miktarın, HMK"nun 114/9 ve 115/2 maddesi gereğince mahkemeler veznesine depo edilmesi bakımından 2 hafta kesin süre verildiği, aksi halde açılan davanın usulen reddedileceği, belirtilmiş, 11.08.2014 tarihinde davanın usulden reddine karar verilmiştir.
    Uyuşmazlığa konu dava İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılımış ve eşler arasındaki tasarrufun iptali istenilmiştir. Uygulanılacak madde İİK"nun 279/3-2 maddesi olup bu maddenin değerlendirilmesinde ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı önemli olmadığından, keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına da gerek yoktur. Öte yandan davalılar tarafından dava değerine yönelik olarak bir itirazda bulunmamaktadır. Dava konusu olayın somut özelliğine göre, zaten yapılmayacağı önceden belirli olan keşif ve bilirkişi giderlerinin eksikliği için kesin süre verilmesi ve sonucunda dava ön koşul yokluğundan reddi kanunun konuluş amacına uygun olmadığı gibi ve hakkaniyete aykırıdır. Kaldı ki gerek olmamakla birlikte istenilen avans 11.08.2014 tarihinde de yatırılmıştır.
    Tüm bu maddi ve hukuki olgular dikkate alındığında davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinin reddine ilişkin 25.08.2014 tarihli EK KARARIN BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile sair yönler incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı ..."ya geri verilmesine 20/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi