10. Hukuk Dairesi 2015/2480 E. , 2016/9396 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı Kurum; 10.11.2001 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sigortalıya ödenen peşin sermaye değerli gelir, geçici iş göremezlik ödeneği ve yapılan tedavi giderinin yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen davalıdan tahsilini istemiş, mahkemece hükme esas alınan kusur raporuna göre, davalı %80 sigortalı ise %20 kusurlu bulunmuş ve buna göre tüm peşin sermaye değeri üzerinden hesaplama yapılarak talebe göre hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
1-506 sayılı Kanunun ”Üçüncü kişinin aracılığı” başlıklı 87"nci maddesi hükmünde, aracı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran üçüncü kişi olarak tanımlanmış, sigortalıların üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile, bu kanunun işverene yüklediği ödevlerden dolayı, aracı olan üçüncü kişi ile birlikte asıl işverenin de sorumlu olacağı belirtilmiştir. Maddede “aracı” olarak nitelenen üçüncü kişi, gerek mevzuatta, gerekse öğreti ve yargı kararlarında; alt işveren, tali işveren, taşeron, alt müteahhit, alt ısmarlanan gibi adlarla anılmaktadır. Aracı kavramı, her şeyden önce, asıl işverenin varlığını, bir başka işverenin asıl işverene ait işin bir bölümünü yapmayı üstlenmesini ve asıl işverene ait iş yerinde veya iş yerinin bir bölümünde iş alanın kendi adına sigortalı çalıştırmasını gerektirir. Asıl işverenle aracı arasındaki ilişki taşıma, eser ve benzeri sözleşmelere dayanabilir ise de, hiç bir şekilde hizmet akdi unsurları bulunmamalıdır. Burada önemli olan yön, asıl işverene ait işin bir bölümünün aracı tarafından görülmesidir. Aracı kavramının belirleyici özelliği, asıl işverene ait işten bir bölüm iş alınması ve bu işte kendi adına sigortalı çalıştırılmasıdır.
Dava dosyası incelendiğinde, Yeşilyurt köyü elektrik tesisatının yenilenmesi işi gereği, sigortalının değiştirilecek elektrik direğine çıktıktan sonra içten çürümüş olan direğin devrilmesi sonucu iş kazasının meydana geldiği... ile davalı arasında 01.10.2001 tarihinde... Hat ve Şebekeleri Tesis Sözleşmesi yapıldığı, sözleşme gereğince meydana gelebilecek kazalardan dolayı bütün sorumluluğun davacıya ait olduğunun belirlendiği anlaşılmış ise de, yukarıda anlatılanlar ışığında söz konusu işi...’a ait işin bir bölümü olduğu ve buna göre..."ın asıl işveren olduğu tüm dosya kapsamına göre sabit olmakla, iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden belirtilen husus gözetilmek suretiyle kusur raporu alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2-506 sayılı Yasanın 26. maddesinde düzenlenen halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, ... Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26. maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptaline karar verilmiş olması karşısında, ilk peşin değerli gelirlerin, tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarıyla sınırlı şekilde belirlenmesi gerekir. Dosya kapsamına göre ilk peşin sermaye değerli gelir miktarını gösteren hesap tablosunda bu miktar tam olarak belli olmadığından, mahkemece peşin sermaye değerli hesap tablosu getirtilip ilk peşin sermaye değeri belirlenerek, alınacak kusur raporu sonucundaki oranlara göre karar verilmesi gerekmektedir.
Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davalıya iadesine, 07.06.2016 gününde oybirliği ile karar verildi