Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi, dava dilekçesinde ... Köyünde 2008 yılında yapılan orman kadastro çalışmalarında 123 ada 5 sayılı parselin tamamı ile 128 ada 1 sayılı parselin 295 m2"lik kısmının kesinleşmiş orman sınırları içerisinde kaldığını belirterek, taşınmazların orman sınırları içinde kalan kısımlarının tapusunun iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, davalı tarafından taşınmaza elatmanın önlenmesine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece 128 ada 1 sayılı parsele yönelik davanın reddine, 123 ada 5 parsel sayılı taşınamzın harita mühendisi bilirkişi A.. A..ile orman bilirkişi M.. Ö.."nin 26.11.2012 havale tarihli müşterek raporlarında ve ziraat bilirkişi İ.. A."ın 17.12.2012 havale tarihli raporlarında (C) harfi ile gösterilen 4958.63 m² kısmın tefriki ile bu kısmın tapusunun iptaline, davacı kurum adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan kısmın davalı uhdesinde bırakılmasına karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından 128 ada 1 sayılı parselin reddedilen bölümü ile 123 ada 5 sayılı parselin fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfiyle gösterilen bölümlerine yönelik temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir. Dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde 2008 yılında 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. Madde hükmüne göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 6831 sayılı Orman Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B maddesine göre yapılan ve 17.02.2010 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu bulunmaktadır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; ulaşılan sonuç doğru olmamıştır. Şöyle ki, davalılar kimlik tespiti yapılarak vermiş oldukları 21/03/2012 tarihli dilekçelerinde, “Mahkemeniz huzurunda görülmekte olan tapu iptali ve tescil davasına konu taşınmazlar üzerinde herhangi bir tasarrufumuz bulunmamaktadır. Bu bağlamda taşınmazların orman vasfıyla Hazine adına teciline herhangi bir itirazımız yoktur. Davayı kabul etmekteyiz. Ancak, davanın açılmasında herhangi bir kusurumuz bulunmaması nedeniyle mahkeme masraflarını ve vekalet ücretinin tarafımıza yüklenmesine itiraz etmekteyiz” şeklinde davayı kabul bayanlarını mahkemeye bildirmişlerdir. Kabul beyanı dayaya son veren taraf işlemlerinden olup, kesin hüküm gibi hukukî sonuç doğurur. Sonuç doğurabilmesi için kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Davalıların yargılama giderlerini kabul etmemeleri beyanlarında bir şart olarak kabul edilebilir ise de, 3402 sayılı Kanunun 36/A maddesi uyarınca yargılama sonucunda davanın kabulü halinde davalı aleyhine yargılama gideri hükmedilemeyeceğinden davalıların kabulünün şartlı olarak yapıldığı kabul edilemez. Mahkemece davalıların kabulü dikkate alınarak, 6100 sayılı HMK"nun 307-311. maddeleri uyarınca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır. Kabule göre de, kabul edilen bölümün niteliğinin kararda gösterilmemesi ve ormanların Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken "davacı kurum adına tapuya tesciline" şeklinde hüküm kurulması da doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/03/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.