Esas No: 2016/14136
Karar No: 2020/6352
Karar Tarihi: 31.12.2020
Danıştay 8. Daire 2016/14136 Esas 2020/6352 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/14136
Karar No : 2020/6352
Kararın Düzeltilmesi İsteminde Bulunanlar : 1- (Davalı) … Başkanlığı
Vekili : Av. …
2- Davalı Yanında Davaya Katılan
… Barosu Başkanlığı
Vekili : Av. …
3- (Davalı Yanında Davaya Katılan) :...
Vekili : Av. …
Karşı Taraf (Davacı) : …Bakanlığı
İstemin Özeti : Danıştay Sekizinci Dairesinin 09/06/2016 tarih ve E:2016/2234, K:2016/6609 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, ... Barosu levhasına kayıtlı avukat olarak görev yapmakta iken, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 5/1-a ve 135/5. maddeleri uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılan ve anılan Kanunun 74. maddesi gereğince ruhsatnamesi iptal edilerek adı bir daha yazılmamak üzere baro levhasından silinen …'un, yasaklanmış haklarının geri verildiğinden bahisle 11/12/2014 tarihli dilekçe ile baro levhasına yeniden yazılmak üzere yapmış olduğu başvurunun kabul edilerek baro levhasına yeniden yazılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu kararının uygun bulunmasına ilişkin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararının, Adalet Bakanlığınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilmesi üzerine Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nun önceki kararda ısrar edilmesine ilişkin … tarih ve .. sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, müdahilin baro levhasından silinmesine neden olan suç sebebiyle hakkında sonradan verilen memnu hakların iadesi kararı nedeniyle Avukatlık Kanunu'nun 5/1-a maddesi uyarınca levhaya yazılmasına engel bir durum bulunmadığı, bunun yanında aynı Kanun'un 5/1-c maddesinin de Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olması nedeniyle bu madde yönünden de bir engel bulunmadığı görülmekte ise de; aldığı kesinleşmiş "meslekten çıkarma" disiplin cezası nedeniyle Kanunun 5/1-b maddesi ve 74. maddesi uyarınca yeniden levhaya yazılması olanaksız olduğundan dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Temyiz istemi üzerine Dairemizce onanan bu karara karşı davalı Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı ve davalı yanında davaya katılanlar tarafından kararın düzeltilmesi isteminde bulunulmaktadır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 5. maddesinde; "Aşağıda yazılı durumlardan birinin varlığı halinde, avukatlık mesleğine kabul istemi reddolunur:
(a) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmak,
b) Kesinleşmiş bir disiplin kararı sonucunda hakim, memur veya avukat olma niteliğini kaybetmiş olmak,
(c) Avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmak.."(İptal bent: Anayasa Mah. 28.02.2013 tarih ve 2012/116 E. ve 2013/32 K.).,
72. maddesinde; "avukatlığa kabul için kanunun aradığı şartların sonradan kaybedilmiş olması" levhadan silinmeyi gerektiren haller arasında sayılmış, 73. maddesinde; "72'nci maddeye göre levhadan silinmeyi gerektiren hallerin sona erdiğini ispat eden avukat, levhaya yeniden yazılmak hakkını kazanır.(...)", 74. maddesinde; "Cezai veya disipline ilişkin bir karar sonunda meslekten çıkarılanlarla 5'inci maddenin (a) bendinde yazılı suçlardan kesin olarak hüküm giyenlerin ruhsatnamesi baro yönetim kurulunca geri alınarak iptal edilir ve adları bir daha yazılmamak üzere levhadan silinir...." düzenlemesine, 135/5. maddesinde; "Meslekten çıkarma; avukatlık ruhsatnamesinin geri alınarak avukatın adının baro levhasından silinmesi ve avukatlık unvanının kaldırılmasıdır. Avukatlık ortaklığı için de baro avukatlık ortaklığı sicilinden silinmesidir." düzenlemesine, 136. maddesinde ise; "Bu kanunun avukatların hak ve ödevleri ile ilgili altıncı kısmında yazılı esaslara uymayanlar hakkında ilk defasında en az kınama, tekrarında, davranışın ağırlığına göre, para veya işten çıkarma cezası ve 5 inci maddenin (a) bendinde yazılı bir suçtan kesin olarak hüküm giyme halinde meslekten çıkarma cezası uygulanır" hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; … Barosu levhasına kayıtlı avukat olarak görev yapmakta iken, … Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin … tarih ve E:… K:… sayılı kararı ile "PKK terör örgütüne yardım ve yataklık etmek" suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılan ve mahkumiyeti 20/10/1994 tarihinde kesinleşen müdahilin, mahkumiyetine konu eylemi sebebiyle … Barosu Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararıyla, Avukatlık Kanunu'nun 5/1-a ve 74. maddeleri uyarınca ruhsatnamesinin geri alınarak iptaline ve adının bir daha yazılmamak üzere baro levhasından silinmesine, …Barosu Disiplin Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararı ile de Avukatlık Kanunu'nun 5/1-a ve 135/5., 136/1. maddeleri uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, anılan kararların kesinleştiği, öte yandan müdahilin … Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin .. tarih ve E:… K:… sayılı kararı ile "PKK Terör örgütünde yönetici olmak" suçundan 18 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, ancak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmesiyle hakkında uyarlama yargılaması yapılarak … Ağır Ceza Mahkemesi'nin .. tarih ve … D.İş sayılı kararı ile "yöneticilik" yönünden suç vasfının değişmesi, eylemin "üyelik" boyutunda kalması üzerine neticeten 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırıldığı, müdahilin 24/03/2011 tarihli dilekçe ile levhadan kaydının silinmesine ilişkin işlem ile meslekten çıkarma cezalarının kendisine tebliğ edilmediği, hakkında verilen hapis cezalarının infazının tamamlandığını belirterek baro levhasına yeniden yazılma talebinde bulunduğu, bunun üzerine …Barosu Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararı ile istemin kabulü ile müdahilin baro levhasına kaydının yapıldığı ancak Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nun … tarih ve …. sayılı kararı ile Baro Yönetim Kurulu kararının uygun bulunmadığı, bu kararın Adalet Bakanlığı'nca … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanması üzerine kararın kesinleştiği, bu kararın iptali istemiyle … İdare Mahkemesi'nin … esasına kayden açılan davanın, … İdare Mahkemesi'nin .. tarih ve E:.. K:.. sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, bilahare müdahil hakkında … Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin .. tarih ve E:… K:… sayılı kararı ile verilen 3 yıl 9 ay hapis cezasına ilişkin mahkumiyet kararı yönünden, … Ağır Ceza Mahkemesi'nin … tarih ve … D.İş sayılı kararı ile yasaklanmış hakların geri verilmesine kesin olarak karar verildiği, öte yandan …Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin .. tarih ve E:… K:… sayılı kararı ile verilen ancak yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri uyarınca yapılan uyarlamayla … Ağır Ceza Mahkemesi'nin … tarih ve E:… K:., (… D.İş) sayılı kararı ile 6 yıl 3 ay hapis cezasına ilişkin mahkumiyet kararı yönünden, … Ağır Ceza Mahkemesi'nin … tarih ve … D. İş sayılı kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53/2. maddesi gereği yasaklanmış haklarının geri verilmesine karar verildiği, bunun üzerine müdahil tarafından 11/12/2014 tarihli dilekçe ile baro levhasına yeniden kaydının yapılması isteminde bulunulması üzerine, hakkında daha önce verilip kesinleşen bir mahkumiyet kararına bağlı kısıtlılık durumunun başka bir mahkemenin yaptığı değerlendirme ve yargılama sonunda iadesine karar verilmesi karşısında, bu kararın "yeni bir hukuki durum" ortaya çıkardığı ve kişinin daha önceki mahkumiyet kararına bağlı kısıtlamalardan kurtulduğunun kabulü gerektiği, aksi düşüncenin süresiz hak yoksunluğu doğuracağı ve hukukun evrensel ilkeleriyle bağdaşmayacağı gerekçeleriyle …Barosu Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararı ile müdahilin baro levhasına yeniden yazılmasına karar verildiği, kararın Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararı ile uygun bulunduğu, kararın onaylanmak üzere Adalet Bakanlığı'na gönderilmesi üzerine, Adalet Bakanlığı'nın … Olur tarihli ve …sayılı yazısı ile adı geçenin … nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin mahkumiyet kararına konu eylemi nedeniyle 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesi uyarınca memnu haklarının iadesine karar verilmesi karşısında Avukatlık Kanunu'nu 5/1-a maddesindeki engeli ortadan kalkmış ise de; bu eylem sebebiyle hakkında verilen "meslekten çıkarma" cezası hukuken varlığını koruduğu sürece Avukatlık Kanunu'nun 5/1-b bendinden kaynaklı ehliyetsizliğinin devam ettiği, diğer taraftan … Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin mahkumiyet kararına konu eylemi sebebiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinde belirtilen hak yoksunluklarının cezanın infaz süresi ile sınırlı olarak sonuç doğurduğu, Avukatlık Kanununda öngörülen hak yoksunluğunun ise süresiz olduğu nazara alındığında, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesi uyarınca memnu hakların iadesine karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmiş olması halinde Avukatlık Kanunu'nun 5/1-a maddesindeki engelinin ortadan kalkacağı, buna göre adı geçenin avukatlığa kabul için Avukatlık Kanunu'nun 5/1-a ve 5/1-b bentlerindeki engel hali devam ettiğinden, baro levhasına avukat olarak yeniden yazılmasının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle kararın bir daha görüşülmek üzere geri gönderilmesi üzerine Türkiye Barolar Birliği'nin … tarih ve … sayılı kararı ile önceki kararda ısrar edilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı … Birliği ve davalı yanında davaya katılanlar tarafından, memnu hakların iadesi kararı ile birlikte müdahil avukatın mahkumiyet hükmüne dayalı olarak verilen meslekten çıkarma cezasının dayanağının da ortadan kalktığından bahisle Avukatlık Kanunu'nun 5/1-b bendi yönünden ehliyetsizliğinin bulunmadığı ileri sürülerek kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
Buna göre, müdahil avukat hakkında verilen mahkumiyet kararından kaynaklı hak yoksunluklarının giderilmesine yönelik "yasaklanmış hakların geri verilmesi" kararlarının hukuki mahiyeti ile Avukatlık Kanunu'nun 5/1-b bendinde belirtilen engel hal yönünden etki ve sonuçlarının incelenmesi gerekmektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Güvenlik Tedbirleri" ana başlığı altında "Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma" başlıklı 53/1. maddesinde, "Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;
a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,
b) Seçme ve seçilme ehliyetinden (…) ,
c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,
d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,
e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten yoksun bırakılır."; aynı maddenin 2. fıkrasında, "Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz." hükümlerine yer verilmiştir.
01.06.2005 tarih ve 25832 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Adli Sicil Kanunu'na 19.12.2006 tarih ve 26381 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 38. maddesiyle eklenen 13/A maddesinin 1. fıkrasında, "5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,
a) Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,
b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması gerekir." hükmü; aynı maddenin 3. fıkrasında ise, "Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir." hükümleri yer almaktadır.
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun hak yoksunluklarını içeren 53. maddesinin de içinde yer aldığı genel hükümlerinin, özel ceza kanunları ve ceza içeren diğer kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağını belirten 5. maddesinin, Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un Geçici 1. maddesi gereği, diger kanunlarda buna uygun değişiklikler yapılması amacıyla 31 Aralık 2008 tarihinde yürürlüğe girmesi kabul edilmiştir. Türk Ceza Kanununun yürürlüğe girdigi 1 Haziran 2005 tarihi itibariyle, bu Kanunun 53. maddesinde öngörülen hak yoksunlukları, cezanın infaz süresi ile sınırlı olarak sonuç doğurmakta iken, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48., 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 8/h, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 5/1-a, 1512 sayılı Noterlik Kanununun 7., 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanununun 2/b, 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik Serbest Muhasebeci Mali Müsavirlik ve Yeminli Mali Müsavirlik Kanununun 4/d, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun 10/d, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Kanunun 7/son maddeleri ile Anayasa’nın 76/2. maddesinde aynı mahkumiyete bağlanan hak yoksunlukları ise süresizdir. Uyum yasalarının çıkarılacağı sonraki süreçte, anılan kanun maddelerinde birtakım değişiklikler yapılmış ise de; “affa uğramış olsa bile” ibareleri muhafaza edilmiş veya aynı sonucu doğuracak biçimde “Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmis olsa bile” ifadesi getirilmiştir. Bütün bu yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Türk Ceza Kanununda düzenlenen hak yoksunlukları infaz süresi ile sınırlı olmasına karşın, yukarıda belirtilen ayrıksı düzenlemeler nedeniyle, gerek Türk Ceza Kanununda düzenlenen suçlara gerekse diğer kanunlarda öngörülen suçlara ilişkin mahkûmiyetlerden doğan süresiz hak yoksunlukları halen dahi bazı özel yasalarda bulunmaktadır. Bu kapsamda, 08/02/2008 tarih ve 26781 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 326. maddesiyle Avukatlık Kanunu'nun 5/1-a bendine eklenen "Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile" ibaresi ile aynı Kanunun 5/2. maddesinde yer alan "affa uğramış olsa da avukatlığa kabul edilmezler." ibareleri, Avukatlık Kanununda belirtilen katalog suçlardan mahkumiyet halinde süresiz hak yoksunluğu doğuran hükümlerdir.
Öte yandan memnu hakların iadesi kurumu, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 121 ilâ 124 ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 416 ve 420. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda memnu hakların iadesi kurumuna yer verilmemiş, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53. maddesinde güvenlik tedbiri olarak düzenlenmekle beraber, bu hak yoksunluklarının cezanın infazının tamamlanmasıyla birlikte sona ereceği kabul edilmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun benimsediği yaptırım teorisi gereği sürekli hak yoksunluğu kabul edilmediği için ne bu kanunda ne de 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda sürekli hak yoksunluğu ile ilgili herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Ancak bazı özel kanunlarda öngörülen sürekli hak yoksunluklarının hüküm ifade etmeye devam etmeleri nedeniyle, bu konuda tekrar bir düzenleme yapılması ihtiyacı ortaya çıkmış ve 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'na 06.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Kanunu ile 13/A maddesi eklenmek suretiyle özel kanunlarda düzenlenen bu hak yoksunluklarının ortadan kaldırılması için yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna başvurulması, eski ifadesiyle memnu hakların iadesi müessesesi getirilmiştir.
Danıştay, kararlarında "Memnu hakların iadesi kararı", ister Türk Ceza Kanunundan, ister özel bir yasadan kaynaklansın kamu hizmetlerinden yasaklanma, memuriyetten mahrumiyet, seçme ve seçilme hakkından yoksun kılınma gibi temel hak ve özgürlükler alanındaki ehliyetsizlikleri gelecek için ortadan kaldıran bir karar olarak tanımlanmış ve memnu hakların iadesinin ilgiliye kullanılması menedilen hakları kullanma yetkisi verdiği kabul edilmiştir.
O halde, Avukatlık Kanunu bakımından süresiz hak yoksunluğu doğuran 08/02/2008 tarih ve 26781 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 326. maddesiyle 1136 sayılı Kanunun 5/1. maddesinin (a) bendine eklenen, "Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçirilmiş olsa bile" değişikliği ile aynı Kanunun 5/2. maddesinde yer alan "affa uğramış olsa da avukatlığa kabul edilmezler." ibareleri nedeniyle maddede belirtilen suçlardan dolayı mahkumiyet halinde mesleğe süresiz olarak girilemeyeceği açık olup; ancak yasaklanmış hakların iadesi kararı alınması durumunda madde hükmünde düzenlenen ehliyetsizliğin ortadan kalkacağı anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesinde iade istemine konu hakkın ise, ceza mahkemelerinin Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesi uyarınca mahkumiyet kararına bağlı olarak yasakladığı haklar olmayıp; söz konusu mahkumiyet kararı nedeniyle yukarıda ayrıntısına yer verilen bazı özel kanunlardan kaynaklı kısıtlanan haklar olduğu açıktır.
Bu durumda, daha önce Avukatlık Kanunun 5/1. maddesinin (a) bendi kapsamında mahkumiyet hükmü bulunan müdahil avukatın, Kanunun 135/5. ve 136/1. maddeleri uyarınca kesinleşmiş meslekten çıkarma cezası bulunduğundan, Kanunun 5/1. maddesinin (b) bendi yönünden ehliyetsizlik halinin devam ettiği, yargı merciince yasaklanmış hakların geri verilmesi kararının daha önce verilmiş olan meslekten çıkarma cezasını (kesinleşmiş disiplin cezasını) ortadan kaldırıcı mahiyette olmadığı, bununla birlikte müdahil avukat hakkında tesis edilen disiplin cezasından sonra, hakkında yeni bir hukuki durum yaratan yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı verildiğinden, bu karar ile birlikte 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında, daha önce hakkında verilmiş meslekten çıkarma cezasının kaldırılması için ilgili baroya başvuru yapılması halinde yetki ve usulde paralellik ilkesi uyarınca, işlemi tesis eden mercii tarafından (meslekten çıkarma cezası için Baro Disiplin Kurulu) yasaklanmış hakların geri verilmesi kurumunun düzenleniş şekli ve Kanun maddesinin gerekçesi de dikkate alınarak bir değerlendirme yapılacağı tabidir.
Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından verilen kararlar hakkında karar düzeltilmesi yoluna başvurulabilmesi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesinde yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
İstemde bulunanlar tarafından öne sürülen düzeltme nedenleri sözü edilen maddede belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığından karar düzeltme isteminin yukarıda belirtilen gerekçe ile reddine, karar düzeltme giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, 31/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.